DURAK: ZEYREK

PROJENİN ADI
ADIM ADIM TARİHİ YARIMADA
1.DURAK
ZEYREK
YAZAN
Tayfun NASUHBEYOĞLU
TARİH VE SAAT
18 Eylül 2021 Cumartesi (…. – …..)
HANGİ MAHALLELERDEN GEÇTİK?
ZEYREK, CİBALİ, HAYDAR
GEZİ GÜZERGAHI
SAYFANIN EN ALTINDA VERİLMİŞTİR

İstanbul dünya başkenti bir şehir. Uzun yıllardır özellikle adım adım, sokak sokak Fatih ilçesini, yeni dönem adlandırmasıyla “Tarihi Yarımada” veya “Suriçi” denilen bölgeyi gezmek istemişimdir. Tarihi Yarımada -herkesin bildiği üzere- surlar içerisinde kalan bölüme deniliyor. Bir çok yerini biliyoruz. Bir kaç kez de gurup halinde bazı bölgelerini gezdik. Buna rağmen görmediğimiz, gezmediğimiz bir çok yeri var. Bu sebeple Tarihi Yarımayı gezdik diyebilmek için adım adım ilerlemek lazım. Tarihi Yarımada bölgesinin özel olarak korunması gerekirdi. Ancak İstanbul Üniversitesi ana kapısı üzerindeki tuğrayı dahi sökecek kadar İslam’a, tarihe, coğrafya ve halkına uzak zihniyetten bunu beklemek abesle iştigal olurdu.

Tarihi Yarımadanın tamamını gezmeye, fotoğraflamaya ve hatta yazmağa bu kez kararlıyız, Allah’ın izniyle… Gezi için cumartesi günlerini seçtik. Artık her hafta sabah erkenden hanım, Zeynep ve ben yollara düşecek, öğlen saatine kadar tarihin izini sürecektik. Tarihi yarımada gezisine ilk olarak Zeyrekten başladık. Zeyrekten başlamamızın özel bir sebebi yok.

Aracımızla Eyüp-Eminönü güzergahını izleyerek İMÇ bloklarının olduğu Unkapanı kavşağından sağa doğru dönüyoruz. Molla Zeyrek tabelasını izleyerek sağa yokuş yukarı çıkıyoruz. Aracımızı uygun bir yere park ettikten sonra yürüyerek bölgeyi gezmeye başlıyoruz.

-MOLLA ZEYREK CAMİİ
-MOLLA ZEYREK CAMİİ HÜNKAR MAHFİLİ
-ZEYREK AKADEMİ (Fatih Belediyesi)
ZEYREK AKADEMİ KUŞEVİ

Molla Zeyrek Cami kiliseden dönüştürülmüş. Doğu Roma döneminde kilise eğitim kompleksi olarak yapılmış. Sultan Fatih Mehmet Han İstanbul’u fethettiğinde ilk külliye olarak bu yapıları kullanmış. Külliye camii, derslikler, şifahane ve aşevi gibi unsurları içine almış. Fatih Camii ve Külliyesi yapıldıktan sonra Molla Zeyrek Camii sadece camii hizmeti vermeye devam etmiş. Cami ismini Külliyenin baş muallimi Molla Zeyrek‘ten almış.

Sabah erken saatler olduğundan ortam sakin. Zeyrek Camii uzun yıllar kapalı kalmıştı. Restore edildikten sonra ibadete açıldı. Çevre düzenlemesi yapıldı. Hemen caminin yanında Unkapanı caddesine bakan tarafta Fatih Belediyesi Zeyrek Sosyal Tesisleri bulunmaktadır. Nezih bir ortamda çayınızı yudumlayabilirsiniz.

Cami dış kısmı ve iç kısımları bakımlı. Cami içi klasik kilise kubbeleri olan bir yapı. Mihrap ve Minber ilavesi yapılmış. Kubbeler klasik cami süslemesi ile işlenmiş. Hüsnü Hat yazıları camiye güçlü bir İslami hava katıyor. Cami deki sütunları Doğu Roma (Bizans) mimarisi. Mekan dışarıdan yeterince ışık alıyor. Üst kata çıkıyoruz. Üstten fotoğraf çekiyoruz. Cami girişinde bulunan prizma tabelada Molla Zeyrek Camii (Pantokrator Manastırı) başlığı altında özetle şu bilgilere yer verilmiş: “Cami, Pantokrator Manastırı’nın kiliseleri olup Haliç’e hakim bir tepenin üstünde geniş bir arazi üzerinde kurulmuştur. İmparator II. Ioannes Komnenos’un (1118-1143) eşi Eirene tarafından inşa edilmeye başlanmış ancak bitirilmeden öldüğü için kalan kısım kocası tarafından tamamlanmıştır. Yapıların mimarı Nikeforos’tur. Manastır külliye şeklinde inşa edilmiştir. (Hastane, kütüphane, yaşlılar yurdu, tıp mektebi, eczane ve ayazma vs) Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra medrese haline getirilmiştir. İstanbul’un Osmanlı Dönemine ait ilk eğitim kurumu olmuştur. Molla Zeyrek ismini medresenin müderrislerinden Zeyrek lakaplı Molla Mehmet Efendi’den almıştır. Fatih Camii Külliyesi’nin medreseleri inşa edildikten sonra yapı zaviye şeklinde faaliyetini sürdürmüştür. Osmanlı devri boyunca kullanılan ve korunan yapı 1766 depreminde büyük zarar görmüş, o dönemde yapılan esaslı onarımla günümüzdeki halini almıştır. Molla Zeyrek Cami’nin son restorasyonu, 2009-2017 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilmiştir.”

Molla Zeyrek Camiini ziyaret ettikten sonra cami avlusunu geziyoruz. Cami girişinde sol köşede Fatih Belediyesine ait Zeyrek Akademi bulunmaktadır. Zeyrek Akademide bir çok tanınmış akademisyen bir çok üst başlıkta okumalar yapmaktadır. Ayrıntıyı merak edenler Zeyrek Akademinin web sitesini ziyaret edebilirler. (https://www.zeyrekakademi.com/). Zeyrek Akademinin cephesinde Kuşevi bütün inceliği ile yer almış. Kuş evi tabelasından öğrendiğimize göre 2021 yılında Fatih Belediyesince yaptırılmıştır. Tabelada Kuşevleri hakkında Türkçe ve İngilizce bilgi verilmiş. Caminin etrafını gezerken sonradan eklenen Hünkar Mahfilini görüyoruz.

FATİH BELEDİYESİ ZEYREK SOSYAL TESİSLERİ
ZEMBİLLİ ALİ CEMALİ EFENDİ TÜRBESİ
-ZEMBİLLİ ALİ CEMALİ EFENDİ SIBYAN MEKTEBİ

Camii girişinin tam arka kısmında bulunan Fatih Belediyesi Zeyrek Sosyal Tesisi bulunuyor. Tesiste eşimle ben çayımızı yudumlarken Zeynep ise limonatasını içiyordu. Çay faslından sonra tesisin bahçesinden çevreyi inceliyoruz. Bahçenin köşesinde 1-TL ile çalışan dürbünden Zeynep etrafı bakıyor. Ancak çocuklar ve boyu kısa olanlar için dürbün yüksekte kalıyor. Aşağı doğru indirdiğinizde sadece gökyüzünü görebiliyorsunuz. Bu sebeple Zeynebi yukarı kaldırdık. Ne kadar görebildiyse artık… Dürbünün yanında büyükçe bir harita bulunuyor. Sırtınızı sosyal tesise döndüğünüzde gördüğünüz alanın birebir aynısı fotoğrafı bulunuyor. Üzerinde tarihi yapıların ve diğer bazı yapıların isimleri yer alıyor. Çok güzel düşünülmüş. Sosyal tesis bahçesinden Zeyrek Camiinin fotoğrafını çekebilirsiniz. Çok güzel görünüyor. Sosyal Tesisten çıkıp sola döndüğümüzde İbadethane Arkası Sokağında 50 metre ilerleyip sola İbadethane Sokağına dönerek yokuş aşağı ilerliyoruz. Sokağın sağında köşede Şeyhülüslam Zenbilli Ali Cemali Efendi‘nin Türbesi bulunmaktadır. Türbenin penceresinde yatan yavru kedilerin fotoğrafını çekip türbenin bahçesine girdik. Avluda kabirler ve bir vakfın kullandığı Şeyhülüslam Zenbilli Ali Cemali Efendi Sıbyan Mektebi bulunuyor. Şeyhülislamın kabri avluya girişte hemen sağda bulunuyor. Bina kapısının sol yanında Şeyhülislam Zenbilli Ali Cemali Hazretleri hakkında bilgilendirici tabela bulunmaktadır. Zenbilli Ali Cemali Hazretleri, Bayezid, Yavuz ve Kanuni dönemlerinde 23 yıl süreyle kesintisiz şeyhülislamlık yapmış ünlü bir alimdir. Zenbilli lakabı insanlar sorularını rahat sorabilsinler diye evinin penceresinden zembil sarkıtırmış. İnsanlarda sorularını yazıp bu zenbile korlarmış. Bu sebeple Zenbilli lakabı ile anılmış. Mekanı cennet olsun. Dua edip çıkıyoruz.

SEYYİD EŞREFZADE PİR MUHAMMED KABRİ
NEVRES AĞA KABRİ
PİRİ MEHMET PAŞA CAMİİ
-PİRİ MEHMET PAŞA SIBYAN MEKTEBİ
PİRİ MEHMET PAŞA SIBYAN MEKTEBİ HAZİRESİ
-PİRİ MEHMET PAŞA CAMİ HAZİRESİ
MEHMET EMİN TOKADİ HAZRETLERİ KABRİ
-MÜSTAKİMZADE SÜLEYMAN SADEDDİN KABRİ
SEYYİD EŞREFZADE PİR MUHAMMED HAZRETLERİ KABRİ
-SU HAZNESİ

Yokuşun sonundan sola dönüyoruz. Aşağı doğru iniyoruz. İtfaiye Caddesinde sol yanımızda birkaç basamak merdivenle çıkılan duvarın hemen dibinde yeşile boyalı garip kalmış bir mezarlık görüyoruz. Tabelasında “Medine-i Münevvere de Es-seyit Eşrefzade Pir Muhammed Hz. Ruhuna el fatiha” yazıyordu. Ancak aynı mezarın diğer ucuna asılan başka bir tabelada ise “Medine-i Münevvereden Seyyid Hasan Efendi” yazıyordu. Yazı da ismi geçen zatın Yavuz döneminde Eşrefzade ünvanını aldığını asıl mezarının Piri Mehmet Paşa Camii bahçesinde olduğunu burasının “makam” olduğunu öğreniyoruz. İtfaiye Caddesinden yokuş aşağı inmeye devam ediyoruz. Bu kez rotamızı sola çevirerek Zeyrek Mehmet Paşa Sokağına giriyoruz. Sokağa girer girmez hemen sağımızda bir kabir gözümüze çarpıyor. Tabelasında Nevres Ağa ibaresi bulunuyor. Okuduğumuz kadarıyla kabirde hangi zatın medfun olduğu kesinlik kazanmış değil. Solumuzda restore edilmiş ahşap görünümlü 2-3 katlı binalar güzel gözüküyor. Zeyrek Mehmet Paşa Sokakta ilerliyoruz. 100-150 metre sonra Piri Mehmet Camii ve Tokadi Hazretlerinin de mezarının bulunduğu avluya giriyoruz. Girişte solda diğer mezarlıklardan daha gösterişli Mehmet Emin Tokadi Hazretlerinin Haziresi sizleri karşılıyor. Piri Mehmet Paşa Kabristanında metfun olan Tokadi Hazretleri isminden de anlaşılacağı üzere Tokat’ta doğmuş 1689 yılında İstanbul’a gelerek Piri Paşa Medresesine yerleşmiş müderris, şair, hattat alim bir şahsiyettir. Piri Mehmet Paşa Camii küçük, şirin, kısa minareli bir camii. Tavanı, mihrap ve minberi ahşaptan yapılmış. Bahçesi geniş, önü açık manzaralı. Ancak bir kısım küçük camilerde duvarlarda jiletli tel kullanımı yaygın. Hatta bu camide ağacın etrafını jiletli tel ile çevirmişler. Allah korusun kazayla düşseniz ya da görmeseniz vay halinize. 10 mart 2024 tarihinde bölgeyi gezerken Piri Mehmet Paşa Camiine Zeyrek Camii içerisinden geçip, Zeyrek Mehmet Paşa Sokaktan hafif aşağı doğru inerek ulaşıyoruz. Buradan Zeyrek Sosyal Tesisleri gözüküyor. Alt katında -ki sosyal Tesisin avlusundan merdivenle iniliyor- iki katlı küçük bir yapı ve önünde kabirler dikkatimizi çekiyor. Araştırdığımız kadarıyla yapı Piri Mehmet Paşa Sıbyan Mektebi olarak biliniyor. Kabirlerde Mektebin Haziresi olarak isimlendirilmiş. Muhtemel eskiden Piri Mehmet Paşa Camii Haziresi ile bitişikti. Sonradan yol geçmesiyle ayrılmış olabilir. Piri Mehmet Paşa avlu kapısına yakın bir yerde demir korkuluklara asılı bir fotoblok tabeladan 1202/1788 tarihinde vefat eden Biyografi alimi, mutasavvıf ve hattat Hz. Müstakimzade Süleyman Sadeddin başlığını okuyoruz. Piri Mehmet Paşa Cami avlusunda etrafı korkulukla çevrelenmiş iki kabir dikkatimizi çekiyor. Kabir taşında Medine-i Münavvere Es-Seyyid Eşrafzade Pir Muhammed Hazretleri yazmaktadır. 200 metre aşağıda aynı isimli Makamını daha önce görmüştük. Yine Piri Mehmet Paşa Camii avlusunda daha önce dikkatimi çekmeyen kare küçük bir yapı dikkatimizi çekti. Araştırdığımızda burasının Su haznesi olduğunu öğrendik.

KASAP DEMİRHUN CAMİİ
ABDULKADİR DEDE KABRİ
ŞEYH ŞEMSETTİN EFENDİ KABRİ
HACI HASAN CAMİİ ÇEŞMESİ
-HACI HASAN CAMİİ

Piri Mehmet Efendi Camiinden ayrılarak Zeyrek Mehmet Paşa Sokaktan yukarı doğru çıkıyoruz. Oldukça dar bir sokak. Sokaklardan geçtikten sonra Cami Sokağın köşesinde küçük bir cami, Kasap Demirhun Camii yer alıyor. Cami öğleden önce olduğu için kapalı idi. Tabelasında: “Fatih döneminde kasapbaşı olan ni’me’l ceyşten Timurhan oğlu Hacı Ali Ağa tarafından H.867 / M.1462 tarihinde yaptırılmıştır. 1900 ve 1908 yıllarında tamirat geçiren cami, 1964 yılında halkın yardımıyla yeniden yapılmıştır. Duvarları kâgir çatısı ahşap caminin banisi hazirede medfundur” yazmaktadır. Cami avlu duvarları yüksek, demir korluklar ve üzeri jiletli tel ile çevrilmiş. Bu gezimizde merkez Molla Zeyrek Cami almış olacağız ki tekrar döndük dolaştık yine Molla Zeyrek Camii önüne çıktık. Aracımız park ettiğimiz noktaya doğru hareket ettik. Yolda restore edilmiş ahşap binalar güzel görüntü oluşturuyor. Yine İstanbul Hazireleri çalışması kapsamında kabirlerin yanına tabelalar konmuş. Estetik bir çalışma. İbadethane Sokaktan aşağı doğru inerken sağda bu kabirlerden Abdulkadir Dede Kabrine rastlıyoruz. Yine Fatih’in Hocalarından Eş şeyh Şemseddiyn yazılı kabrini Çırçır Caddesine açılan Hacı Hasan Sokağının köşesinde görüyoruz. Hacı Hasan Cami köşesinde mahzun kalmış çeşmemiz fotoğraf karemize takılıyor Hacı Hasan Camii Çeşmesi. Çeşmenin üzerinde ayetten bir bölüm yer alıyor: “ve cealna minel mai kulle şey’in hayy”. Çeşmenin musluğu bulunmuyor. Sokaktan sola döndüğümüzde Parmaklık Sokak üzerinde bulunan girişten girerek Sinan Ağa Hacı Hasan Camiine ulaşıyoruz. Diğer mahalle mescitlerine göre daha büyük, bahçesi de daha geniş. Cami minaresi uzun kiremit renkli ve beyaz taşlarla baklava örgülü desen verilmiş. Cami duvarında bulunan tabelada cami hakkında bilgi verilmiş. (Bahçe kapısında yazılı olan Sinan Ağa ifadesi başka tabelalarda geçmiyor. Google Earth da da Hacı Hasan Camii olarak kayıtlı) Tabelada, “Hacı Hasan’ın oğlu Rumeli Kazaskeri Mehmet Efendi tarafından yaptırılan caminin yapım tarihinin kesin olarak bilinmediği, 1505 tarihine ait vakfiyesi mevcut olduğu, Evliya Çelebi mimarının Mimar Sinan olduğunu yazmaktadır. Günümüze ulaşmayan bir mektebi ve medresesi olduğu bilinmektedir.” Yazmaktadır. (TDV İslam Ansiklopedisinde bu cami, HACIHASANZÂDE MESCİDİ maddesinde ayrıntılı bir şekilde ele alınmış. E.T.28.2.2022) Bu günlük gezimizi Hacı Hasan Caminin karşısında onarılmış tarihi dokuya uygun binaları fotoğraflayarak bitiriyoruz. (Hasan Baba Sk -Küçük Mektepli Sk kesişim)

EK: ZEYREK (30 Mart 2023 Perşembe)

Bugün Ramazan ayının 8.günü. Güzide bir STK’mızın depremzedeler için verdiği iftara davetliyiz. İftara işyerinden geçtiğimden erken yola çıktık. Vatan Caddesi güzergahından Sofular Caddesi yönüne dönüp, biraz ilerledikten sonra cadde üzerinde bulduğum ilk boş yere aracımı park ediyorum. Sofular caddesindeki Kanuni Sultan Süleyman Çeşmesi ve Hammal Dede Kabristanını fotoğrafladıktan sonra Zeyrek’te eksik kalan bölümleri tamamlamak üzere yokuş yukarı çıkmağa başlıyoruz.

TEZGAHÇILAR CAMİİ
-TEZGAHÇILAR CAMİİ HAZİRESİ
ŞEYHÜLİSLAM SUNULLAH EFENDİ TÜRBESİ

Daha önce Unkapanı Kemerinden Aksaray yönüne doğru çıkarken sağda bir külliye görmüştük. Bir türlü gezmek nasip olmamıştı. Şimdi rotamız bu külliye. İtfaiye Caddesini devam ederek bozdoğan kemerinden geçip ilk sağa Serdab Sokağına giriyoruz. Sokak çıkmaz sokak. Sokağın sonunda kubbeli bir yapı gözüküyor. Muhtemel bahsettiğimiz külliyenin kubbesi. Sokaktan geri dönüp tekrar caddeye çıkıyoruz. Bu kez Kovacılar Sokaktan aşağı doğru iniyoruz. İtfaiye Caddesi ile Kovacılar Sokağın köşesinde Tezgahçılar Camii bulunuyor. (10 Mart 2024 Cami “Kadınlar Pazarı” olarak bilinen dükkanların bulunduğu bölgede. Bölge oldukça kalabalık. Minaresinin yarı parçası bulunmuyor her nedense. Cami duvarında bulunan mermer tabeladan şu bilgileri okuyoruz: “Şeyhülislam Sun’ullah Efendi tarafından yaptırılmıştır. Sun’ullah Efendi 1612 senesinde vefat ettiğine göre cami bu tarihten önce yapılmış olmalıdır. Bazı kaynaklarda banisinin Kaptan Paşa Ali Bey’in babası Hüsameddin Hasan Bey olduğu geçmekte ise de onun, minber koydurmuş olması veya camiyi ihya etmiş olması muhtemeldir. Giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre cami yandığından H.1329/1911’de Halil Efendi tarafından yeniden yaptırılmıştır. Kare planlı kâgir duvarlı ve ahşap çatılı caminin yanındaki mekteb, meşruta olarak kullanılmaktadır. Şeyhülislam Sun’ullah Efendi hazirede medfundur” Caminin bu yönde bahçesi bulunmuyor. Son cemaat yerinden direk sokağa açılıyor. Caminin iç kısmı güzel. Tavana kadar çinilerle kaplı). Caminin hazire ve türbe girişi ise Kovacılar Sokağı cephesinden yapılıyor. Tezgahçılar Camii Haziresi ve Şeyhülislam Sunullah Efendi Türbesi önüne geliyoruz. Avlu duvarında fotoblok tabelada hazirede medfun zatların ismi yazılmış (Şeyhülislam Sunullah Efendi, Cafer Çelebi Efendi, Seyyid Hacı Halil Rıfkı Efendi, İbrahim Ağa, Veli Efendi, ve Fatıma Hatun). avludan içeri girdiğimizde kabirler ve acil restore edilmeyi bekleyen Şeyhülislam Türbe Sunullah Efendi Türbesi yer alıyor. Türbe kapısı kapalıydı. Peki, Şeyhülislam Sunullah Efendi kimdir diye merak ediyoruz. Araştırdığımız kadarıyla Cafer Mustafa Sunullah Efendi 960 (1553) yılında İstanbul’da doğdu. Babası Kanûnî Sultan Süleyman devri kazaskerlerinden İskilipli Molla Câfer Çelebi’dir. Müderris, Kazasker ve Şeyhülislam görevlerinde bulunmuştur. Hayatı hakkında ayrıntılı bilgi için Diyanet İslam Ansiklopedisinin SU’NULLAH EFENDİ maddesine bakılabilir.

-GAZANFER AĞA KÜLLİYESİ
GAZANFER AĞA MEDRESESİ
GAZANFER AĞA TÜRBESİ
GAZANFER AĞA SEBİLİ

Kovacılar Sokağında Unkapanı yönüne doğru hafif yokuş aşağı ilerliyoruz. Nihayet sokağın bitiminde sağda köşede Gazanfer Ağa Medresesine ulaşıyoruz. Medresede halen bir STK’mız tarafından hizmet veriliyor. Medrese veya külliyenin günümüzde üç parçası bulunuyor. Medrese, Sebil ve Türbe kısımları olmak üzere… Medrese açıktı. Avlu kapısından girdiğimizde birinci avlu bahçesinde sol tarafta hazire ve sebilin avluya açılan kapısı, sağ tarafta ise Gazanfer Ağa Türbesi yer alıyor. Gazanfer Ağa Türbesi dıştan güzel görünüyor. Onikigen planlı olan türbe kapalıydı. Türbe önünde Kültür ve Turizm Bakanlığına ait tabelada Gazanfer Ağa ve türbe hakkında bilgiler yer almış: “Aslen Venedikli olan Gazanfer Ağa’nın doğum tarihi bilinmemektedir. 1559 yılında esir alınmış, Şehzade Selim’in maiyetinde bulunmuştur. Selim’e taht yolu açılınca, onunla birlikte İstanbul’a gelip saraya giriştir. Sultan III. Murad ve III. Mehmed zamanında dülbend gulamlığı, hasodabaşılık, bâbüssaâde ağalığı gibi önemli görevlerde bulunan Gazanfer Ağa, nezaretinde bir çok vakfı da idare etmiştir. Siyasi kimliğinin yanı sıra kitap tercümeleri yaptırmış, bazı minyatürlü kitapların hamiliğini üstlenmiş, dönemin şair ve alimlerini de himaye etmiştir. Gazanfer Ağa 1603 yılında idam edilerek bu türbeye defnedilmiştir. Türbe, kesme taştan yapılmıştır. Yapı onikigen planlı olup kasnaksız bir kubbeyle örtülüdür. Önünde tek gözlü bir girişi vardır. İki sıra pencereyle aydınlanmaktadır. Medreseye bitişik olan batı yönünde alt sıra pencereler yerine altı dolap nişi yerleştirilmiştir. Üst sıra pencerelerin üzerinde rûmilerden oluşan kalemişleri yer almaktadır. Türbede Gazanfer Ağa ve kimliği bilinmeyen iki kadın medfundur.” Dış avludan iç avluya giriyoruz. İç avlu ortasında küçükte olsa bir süs havuzu, cümle kapısının tam karşısında diğer hücrelerden büyükçe kubbeli mescid-dersane yer alıyor. Avlunun üç yanı hücrelerle çevrilidir. Toplam 15 adet küçük oda ve bir adet büyük oda /salon yer almaktadır. Her bir hücrede / odada çeşitli branşlarda atölyeler bulunmaktadır. Her bir odaya atölye ismine göre değil de Dersaadet, Fatihan, Hamidiye, Muradiye, Süleymaniye, ve Mahmud Sami Ramazanoğlu Kütüphanesi gibi isimler verilmiş. Odalardan birinin ışığı yanıyordu. Camdan gördüğüm kadarıyla içeride hüsni hat yazıyor zannettiğim zata, kapıyı aralayarak kapısı kapalı olan Dersaneye girilip girilmediğini soruyorum. O da girebileceğimi söylüyor. Oda 10 kişi alacak büyüklükte ve sandalye konulmuş. Burada haftalık dersler veriliyor. Giriş kapısının tam karşısındaki büyük odaya giriyoruz. Büyükçe salon dört tarafı yer minderiyle kaplandığından daha da geniş gözüküyor. İki sıra pencere ile aydınlık ve ferah bir ortam oluşmuş. Salon oldukça sade. Tek tablo Kabe-i Muazzamanın kapısının küçültülmüş hali. Salondan çıkıp avluda son fotoğraflarımı çektikten sonra külliyeden ayrılıyoruz. Külliyenin bir cephesi Bulvara bakıyor ve Unkapanı / Bozdoğan Kemerine sıfır noktada. Külliyeden çıkışta sağda tam köşede külliyenin parçası olan Gazanfer Ağa Sebili yer almaktadır. Sebilin bir köşesinde bulunan prizma tabelada Gazanfer Ağa Külliyesi hakkında bilgi verilmiş: “Medresenin 1596 tarihli vakfiyesine göre Sultan III. Mehmet’in (1595 – 1603) Kapı Ağalarından, Hasodabaşısı Gazanfer Ağa tarafından Mimarbaşı Davut Ağa’ya yaptırılmıştır. Medrese 1782 yangınında harap olmuş, çeşitli zamanlarda onarılmıştır. Medresenin avlusu kare planlıdır. Kesme küfeki taşı ile yapılmış olup, batı yönündeki duvarları taş ve tuğla dizilerinden oluşturulmuştur. Medresenin doğu cephesinin ortasındaki kapı basık kemerlidir. Baklava başlıklı oniki sütunun taşıdığı revakların üzeri pandatifli geçişlerle 16 kubbe ile örtülmüştür. Revakların arkasındaki giriş dışında medrese U şeklinde 14 hücreden meydana gelmiştir. Güneybatı köşesine ise bir oda daha eklenmiştir. Medrese hücreleri kare planlı, üzerleri de pandatif kubbelerle örtülmüştür. Bu odalar birer kapı ve pencere ile avluya açılmaktadır…” (Külliye hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için Diyanet İslam Ansiklopedisinin GAZANFER AĞA KÜLLİYESİ maddesine bakabilirsiniz). Ansiklopediden konuyu okurken bulvar açılırken yıkılan cami ve tarihi eserlerden bahsetmesi dikkatimi çektiğinden sizlerle ayrıca paylaşıyorum: “Cumhuriyet döneminde medreseler kapatıldıktan sonra yıkılmaya bırakılan külliye, Lütfi Kırdar’ın İstanbul vali ve belediye başkanlığı yıllarında açılan yeni Atatürk Bulvarı’nın tam kenarında kaldığından bütün perişanlığı ile meydana çıkmıştı. Bulvarın iki tarafına rastlayan Sekbanbaşı, Revânî Çelebi, Yahya Güzel mescidleri, Kırkçeşmeler gibi pek çok tarihî eserin arsalarını kazanmak için yıktırılıp ortadan kaldırılmasına karşılık bu külliye kurtulmuş ve 1943-1944 yıllarında Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından tamir edilmiştir. İstanbul Belediyesi burayı Şehir Müzesi olarak düzenlemiş ve İstanbul’a dair çeşitli eserleri teşhir etmiştir. Belediye Başkanı Bedrettin Dalan döneminde bu eserlerin bir kısmı Yıldız Sarayı’ndaki mekânlara taşınmış ve boşalan Gazanfer Ağa Medresesi Karikatür ve Mizah Müzesi olarak yeniden düzenlenmiştir. 1994’te bu müzenin de kapatılmak istenmesi üzerine baş gösteren tartışmalar sonunda burası müze halinde bırakılmıştır…” 2014 yılından itibaren ise STK’ya devredilmiş olup amacı doğrultusunda kullanılmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki katı, baskıcı ideolojik rejimin değerlerimize olan nefretini tarihi eserler üzerinden çıkarmaya çalışması ne kadar üzücü bir durum. Hangi millet tarihini bu kadar hor görmüş ve eserlerin kıymetini bilmemiştir. Her dönemde bazı güzel insanlar ve son yıllarda da hükümet ve yerel yönetimlerce tarihi mekanlara daha fazla önem verilmesi oldukça sevindiricidir. Yolumuz çok uzun, tarihi yarıma özel bir bölge. Her alandaki planlaması çok yönlü, çok paydaşlı olarak ele alınmalıdır.

-ŞEHİT AHMET KARA PARKI (İBB)
-BARBAROS HAYRETTİN PAŞA HAMAMI
(HAYRETTİN PAŞA HAMAMI
ZEYREK ÇİNİLİ HAMAM
KAPTANPAŞA HAMAMI
TEZGAHÇILAR HAMAMI)

-ÇİVİZADE MESCİDİ
(ÜMMÜ GÜLSÜM CAMİİ)

İftar vakti yaklaştıkça Gazanfer Ağa Külliyesi içerisinden ve dışından Unkapanı Kemeri ile aldığım fotoğraf kareleri güzel bir kompozisyon oluşturdu. Külliye girişinin tam karşısında bir cephesi bulvara bakan küçük yeşil bir alan Şehit Ahmet Kara Parkından geçerek Hüsambey Sokaktan ilk sola Piri Sokağa girerek ilerliyoruz. Piri Sokağın sonuna kadar geldiğimizde sokak sola yukarı doğru yeni isimle Kendir Sokaktan yukarı doğru devam edip, sokağın sonunda sağa dönerek bugün üçüncü kez İtfaiye Caddesine çıkıyoruz. Sağ yanımızda sonradan hamam olduğunu öğrendiğimiz Barbaros Hayrettin Paşa Çinili Hamamını görüyoruz. Hamam çinileriyle ünlü olup, Mimar Sinan’ın İstanbul’da yaptığı ilk ve en büyük hamamdır. Araştırmalarımızda, “Çinili Hamam’ın 1540-1546 yılları arasında Barbaros Hayreddin Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılarak Beşiktaş’taki bugün mevcut olmayan medresesine vakfedildiğini öğreniyoruz. Bânisine izâfetle Hayreddin Paşa veya Kaptanpaşa Hamamı, içinde ve yakınında bulunduğu semtlere göre de Tezgâhçılar veya Zeyrek Çinili Hamamı adlarıyla da tanınmaktadır.” Ayrıntılı bilgi için Diyanet İslam Ansiklopedisinin ÇİNİLİ HAMAM maddesine bakılabilir. Haber kaynaklarından 12 yıl aradan sonra restorasyonu biten hamamın açıldığını okuyoruz (10 Kasım 2022). Hamam yol seviyesinin altında kalmış. Hamam sağımızda olduğu halde caddede ilerliyoruz. Hamamın bitişiğinde Ümmü Gülsüm Camii Kur’an Kursu ve yanında Çivizade Mescidi (Ümmü Gülsüm Camii) yer alıyor. Cami avlu kapısının sağında mermer tabelada yapım tarihi olarak 1610 tarihi verilmiş. Hemen altında bulunan tabelada Çivizade Mescidi hakkında şu bilgiler verilmiş: “Cami ilk olarak Sultan Üçüncü Murad (1574 – 1595) zamanı Şeyhülislamı Çivizade Şeyh Mehmed Efendi tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra yıkılan camiyi Kalburcu Mehmed Efendi yeniden inşa ettirmiştir. Bu sebeple adı “Kalburcu Mehmed Paşa Camii” olarak da bilinmektedir. İkinci defa inşa edilen cami, zamanla tamamen harap olmuş, kaidesi kesme taştan, gövdesi tuğladan, gayet yüksek olan minaresinin şerefesinden üstü yıkılmış ve bir sütun halinde kalmıştır. Mescidin arsası ise gecekonducular tarafından işgal edilmiştir. Cami, 1990 yılında hayır sahibi Mehmet Ali Kaya tarafından gecekondulardan temizletilerek üçüncü defa betonarme olarak inşa ettirilmiştir. Minaresi aynen muhafaza edilmiş, son cemaat mahalli ve kadınlar mahfili yaptırılmıştır. 1587 tarihinde vefat eden ilk bani Şeyhülislam Çivizade Şeyh Mehmed Efendi’nin kabri Eyüp’tedir.” Cami açıktı. Duvarları tavana kadar çini ile kaplanmış, tavanı düz, küçük bir mescid. Camiyi dıştan biraz sokak içerisine girerek fotoğraflıyoruz. Ancak camii önden güzel görünmüyor. Minaresi olmasa cami demeğe şahit ister.

ZEYREK YOKUŞU SIRALI ÇEŞMELER
(Restore Bekliyor)
-ZEYREK YOKUŞU ÇEŞMESİ
-ALEMDAR İBRAHİM EFENDİ KABRİ
-KALINTI

Ümmü Gülsüm Cami sağımızda kalacak şekilde İtfaiye Caddesinde yokuş aşağı iniyoruz. Birkaç adım sonra yol çatallaşıyor. Sola yokuş yukarı ve aşağı devam ediyor. Sola Zeyrek Caddesine döner dönmez sağdaki patika (!) yoldan geçerek Şeyhülislam Zenbilli Ali Cemali Efendi’nin Türbesine ulaşıyorsunuz. Bu bölgeyi daha önce gördüğümüz için sadece yokuş yukarı bir kısmı gözüken Molla Zeyrek Camiinin fotoğrafladıktan sonra, patika yolu takip ederek taş döşeli merdivenlerden aşağı doğru iniyoruz. İstinat duvarının dibinde -daha önce fotoğrafladığımız- Es-seyit Eşrefzade Pir Muhammed Kabri bulunuyor. Geriye doğru merdivenlere dönüp baktığımızda karşımızda SGK binası, ve tarihi bir çeşme gözüküyor. Çeşmeye doğru patika hafif yokuş aşağı inerek İtfaiye caddesine ulaşıyoruz. Bu kez yokuş yukarı yürüyoruz. Ara ara bulvarın karşısında bulunan camileri ve Beyazıt Kulesini de fotoğraflamayı ihmal etmiyoruz. Çeşmeye doğru inerken sağımda Zeyrek Yokuşu Sıralı Çeşmeleri yer alıyor. Çeşme dedimse ilk bakışta çeşme mi kemer mi anlaşılmıyor. 4 adet sıralı çeşmeler restore edilirse güzel bir görünüm kazanır. Çeşmelerin üst kısmı bizim biraz önce patika yol dediğimiz kısım. SGK binasının önündeki çeşmenin Zeyrek Yokuşu Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Kesme taştan yapılmış çeşmeye ait kitabe bulunmuyor. Ayna kısmı tahrip olmuş. Dolayısıyla musluğu bulunmayan çeşmenin teknesi sağlam. Yapım tarihi olarak bilgiye rastlamadık. Ancak mimarisi1500- 1600 yıllarına ait gözüküyor. Zeyrek yokuşundaki çeşmeleri fotoğrafladıktan sonra yokuş yukarı geldiğimiz yöne doğru yürüyoruz. Sağımızda kalan Zeyrek Caddesine dönüyoruz. Zeyrek Caddesinde yokuş yukarı yürüyerek solumuzda Zeyrek Caddesi ile Sadreddin Yüksel Sokağı köşesinde bulunan Alemdar İbrahim Efendi Kabrine ulaşıyoruz. Kabir bakımlı, etrafı çevrili. İstanbul Hazireleri tabelası bulunuyor. Tabelada yazılanları okuyoruz: “Kabirde, 1453 yılında İstanbul’un fethine katılıp bu sırada şehit düşen mutlu askerlerden (Ni’mel-Ceyş) Alemdar İbrahim Efendi yatmaktadır. Şehit düştüğü yere gömüldüğü düşünülen zatın kabri 15. yüzyıldan itibaren saygıyla ziyaret edilmektedir.” İbrahim Efendi Fatih Sultan Mehmed’in Alemdarıdır. (Alemdar, Sancaktar, bayrak taşıyan kimse anlamına geliyor). Sokağın ismi dikkatimizi çekiyor. Sadreddin Yüksel. Sadreddin Yüksel, 1979 yılında Fatih Camii avlusunda şehit olan Metin Yüksel’in babası. Alim bir zat. (Ayrıntılı bilgi için https://www.dunyabizim.com/ adresine bakılabilir. E.T.: 11.4.2023)

İftar saatine az kaldı. Biran önce gitmeliyim. Alamdar İbrahim Efendi kabrinin tam karşısında bulunan otopark içerisinde bulunan kalıntı / harabe dikkatimi çekiyor. Otopark içine girerek yakından fotoğraflıyoruz. Zeyrek Caddesinde devam ederek ara ara sokaklardan kareler fotoğraflayarak Akşemsettin İmam Hatip Ortaokulunun önünden geçerek iftar yerine ulaşıyoruz. (17:54-18:53)

İSTANBUL FETİH ASKERLERİNDEN ŞEHİT
BEŞİNCİ BÖLÜKTEN SEKBANBAŞININ KABRİ

EK: 14 Ekim 2023 Cumartesi günü Siyonist rejimin Gazze soykırımına ses vermek üzere saat 17.00 de Beyazıt Camiinde buluşup, Ayasofya’ya yürüyüş yapacağız. Öğlen namazını Fatih Camiinde kılacak şekilde ailecek yola çıktık. Aracımı Fatih Cami etrafına park etmek üzere yer arıyorum. Ancak epeyce dolaşıyorum sonunda Zeyrek Mehmet Paşa Sokağında boş arsaya aracımızı park ediyoruz. Aracı bıraktığım yerde korkuluk demirlerine asılı sarı fotoblok dikkatimizi çekiyor. Fotoblok üzerinde “İstanbul Fetih Askerlerinden Şehit” yazısını okuyoruz. Daha önce burayı gezmemişiz. Parmaklıklar arasından kabri fotoğraflıyoruz. Çevremizdeki çocuklar istersen kapıyı açtıralım dediler, ancak zamanım olmadığı için kalsın diyerek yoluma devam ettim. Fatih Camiine ilerlerken bir kabir daha görüyoruz. “Beşinci Bölükten Sekbanbaşının Kabri” yazılı İstanbul Hazireleri tabelasını görüyoruz. Tabeladaki yazılar yer yer silinmiş. Tabelada çok kısa bir bilgiyi bir çırpıda okuyoruz: “İstanbul’un fethine katılmış ….. (nime-l Ceyş) olduğu bilinen Beşinci Sekban Bölüğü’nden Sekbanbaşının burada şehid olduğu kabul etmektedir. Halkın teveccühü ile yapılan kabir, günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.”

BAZI SOKAK İSİMLERİ

GEZİ GÜZERGAHI: -MOLLA ZEYREK CAMİİ, -MOLLA ZEYREK CAMİİ HÜNKAR MAHFİLİ, -ZEYREK AKADEMİ, –ZEYREK AKADEMİ KUŞEVİ, -FATİH BELEDİYESİ ZEYREK SOSYAL TESİSLERİ, -ZEMBİLLİ ALİ CEMALİ EFENDİ TÜRBESİ, -ZEMBİLLİ ALİ CEMALİ EFENDİ SIBYAN MEKTEBİ, -SEYYİD EŞREFZADE PİR MUHAMMED HAZRETLERİ KABRİ, (Seyyid Hasan Efendi Kabri), -NEVRES AĞA KABRİ, -PİRİ MEHMET PAŞA CAMİİ, -MEHMET EMİN TOKADİ HAZRETLERİ KABRİ, -PİRİ MEHMET PAŞA SIBYAN MEKTEBİ, -PİRİ MEHMET PAŞA SIBYAN MEKTEBİ HAZİRESİ, -MÜSTAKİMZADE SÜLEYMAN SADEDDİN KABRİ, -SEYYİD EŞREFZADE PİR MUHAMMED HAZRETLERİ KABRİ, -SU HAZNESİ -KASAP DEMİRHUN CAMİİ, -ABDULKADİR DEDE KABRİ, -ŞEYH ŞEMSETTİN EFENDİ KABRİ, -HACI HASAN CAMİİ ÇEŞMESİ, -HACI HASAN CAMİİ
EK: GEZİ GÜZERGAHI (30.3.2023): -TEZGAHÇILAR CAMİİ, -TEZGAHÇILAR CAMİİ HAZİRESİ, -ŞEYHÜLİSLAM SUNULLAH EFENDİ TÜRBESİ, -GAZANFER AĞA KÜLLİYESİ (GAZANFER AĞA MEDRESESİ, GAZANFER AĞA TÜRBESİ, -GAZANFER AĞA SEBİLİ), -ŞEHİT AHMET KARA PARKI (İBB), -BARBAROS HAYRETTİN PAŞA HAMAMI (HAYRETTİN PAŞA HAMAMI, ZEYREK ÇİNİLİ HAMAM, KAPTANPAŞA HAMAMI, TEZGAHÇILAR HAMAMI), -ÇİVİZADE MESCİDİ
(ÜMMÜ GÜLSÜM CAMİİ) , -ZEYREK YOKUŞU SIRALI ÇEŞMELER, -ZEYREK YOKUŞU ÇEŞME, -ALEMDAR İBRAHİM EFENDİ KABRİ, -KALINTI
EK: 14.10.2023: -İSTANBUL FETİH ASKERLERİNDEN ŞEHİT, -BEŞİNCİ BÖLÜKTEN SEKBANBAŞININ KABRİ

KAYNAKÇA

https://docplayer.biz.tr/53464180-Sunullah-efendi-turbesi.html

https://tr.wikipedia.org/wiki/Sunullah_Efendi

https://islamansiklopedisi.org.tr/sunullah-efendi

https://islamansiklopedisi.org.tr/gazanfer-aga-kulliyesi

https://gazanferagamedresesi.org/tarihce

https://islamansiklopedisi.org.tr/cinili-hamam

https://www.mimarsinan.gen.tr/barbaros-hayrettin-pasa-hamami-cinili-hamam/

https://www.mimarsinan.gen.tr/barbaros-hayrettin-pasa-hamami-cinili-hamam/

https://www.dunyabizim.com/kultur-sanatta-bugun/islm-limi-molla-sadreddin-yuksel-kimdir-h44979.html