16. DURAK: ALİ KUŞÇU – CİBALİ

PROJENİN ADI
ADIM ADIM TARİHİ YARIMADA
16. DURAK
ALİ KUŞÇU – CİBALİ
YAZAN
Tayfun NASUHBEYOĞLU
TARİH VE SAAT
12 Şubat 2022 Cumartesi (10:39 – 15:12)
HANGİ MAHALLELERDEN GEÇTİK?
-ALİ KUŞCU, ZEYREK, -YAVUZ SULTAN SELİM, 
-CİBALİ
GEZİ GÜZERGAHI
SAYFANIN EN ALTINDA VERİLMİŞTİR
EKLEMELER:
19 Şubat 2022 / 5 Mart 2022 / 16 Nisan 2022

Bugünkü durağımız Fatih Camisinin de içerisinde bulunduğu bölge olacak. Aracımızı Vatan – Akdeniz – Fevzipaşa – Başimam Sk – Hafızpaşa Sk – Yavuz Selim Caddesi güzergahını izleyerek Darüşşafaka Caddesine park ediyoruz. Bu caddelere aşinayız. Ancak ara sokaklara girdikçe durum değişiyor. Ali Kuşçu Mahallesini gezerken bir taraftan yarım kalan Zeyrek, bir taraftan Cibali az da olsa Yavuz Sultan Selim Mahallelerine yolumuz düştü. Çok sayıda onarılmayı bekleyen, bazen yapı bütünlüğünü kaybetmiş, kalıntıları kalmış çokça tarihi yapı görüyoruz. Her durakta yazdığım gibi yapacak iş çok. Sırf restorasyon değil. Bütünlüğü koruyacak daha kapsamlı projeler ve de yapıları canlandıracak faaliyetler olmalı. Bu durakta belirgin bilinen yerler hakkında bilgi vermeden geçeceğim. Fatih Külliyesi gibi.

ŞEYH RESMİ CAMİİ
(Şeyhülislam Mehmed Cemaleddin Efendi Camii)
ŞEYHÜLİSLAM MEHMED CEMALEDDİN EFENDİ CAMİİ ÇEŞMESİ
YENİÇEŞME MEDRESESİ (Restorasyon)

Aracımızı Darüşşafaka Caddesine park ettikten sonra Otlukçu Yokuşu Sokağına girerek gezimize başlıyoruz. Sokakta yokuş aşağı iniyoruz. Sağ tarafımızda avlu kapısı dahi kapalı küçük yeni restore olduğunu düşündüğümüz bir camiye rastlıyoruz. Cami kapalı olduğundan içerisini göremiyoruz. Caminin avlu giriş kapısında Şeyhülislam Mehmed Cemaleddin Efendi Camii yazısını okuyoruz. Ancak cami duvarında müftülük tabelasında “Şeyh Resmi Camii” yazıyordu. Caminin avlu kapısının hemen yanında kesme taştan çeşme dikkati çekiyor. Sonradan yapılmış. Çeşmenin kitabesi ve musluğu bulunmuyor. Çeşmenin isminin caminin ismi ile aynı olabileceğini düşünüyoruz. Ki öyle de çıkıyor. Mehmet Cemaleddin Efendi Çeşmesi. Caminin üst kısmında park sandığımız yeşil alanlar görülüyor. Parkı ve camiye giriş olabilir umuduyla üstte kalan sokağa geçmeyi düşünüyoruz. Ancak düşüncede kalıyor. Aşağı doğru yolumuza devam ediyoruz. Hemen sağımızda köşede restorasyon amacıyla etrafı Fatih Belediyesince çevrelenmiş Yeniçeşme Medresesini görüyoruz. (Hüseyin Remzibey Sokağı) İnşaallah restorasyonu yapıldığında ortama değer katacaktır. Harabe haldeki medreseyi bir çok yönden fotoğraflıyoruz. Pencere gibi bir bölümünden Şeyh Resmi Camiini çekiyoruz. Camiyle yapı iyi bir kompozisyon oluşturuyor.

HACE-İ RAKIM EFENDİ CAMİİ
(Perşembe Tekkesi Camii)

KADIÇEŞME PARKI
FATİH BELEDİYESİ MÜFTÜALİ SEMT KONAĞI

Tekrar Otlukçu yokuşu Sokağından Haliç Caddesine kadar inerek caddede Fatih Cami yönüne doğru ilerliyoruz. Biraz ilerledikten sonra caddenin sol tarafında köşede küçük bir camii dikkatimizi çekiyor. Caminin girişi Hattat İzzet Sokaktan yapılıyor. Haliç caddesi tarafından camii yol seviyesinin altında kalıyor. Avlu giriş kapısının hemen üzerinde bulunan kitabede Hace-i Rakım Mustafa Efendi Camii hakkında şu bilgi verilmiş: “Hocazade Mustafa Efendi tarafından H. 994 / 1585 yılında Mimar Sinan’a yaptırılmıştı. Banisinin adıyla anılan mescid sonradan “Perşembe Tekkesi Camii” olarak meşhur olmuştur. 1919 yılındaki yangında harab olmuştur. Minaresinin bir kısmı ve duvar bakiyeleri mevcut iken 1980 yılında hayırsever halkın yardımlarıyla ihyasına başlanmış ve 1984 yılında ibadete açılmıştır. Kare planlı, kesme taş ve tuğla örgülü duvara sahip camiyi tek kubbe örtmektedir.” Cami Zeyrek  Mahallesi sınırlarında kalıyor. Hattat İzzet Sokağına girmiş iken devam ediyoruz. İlk sola Haliç Gören Sokağına giriyoruz. Sokak bitiminde 3 kola ayrılıyor. Karşımızda tam köşede halk ekmek bayii bulunuyor. Haliç Gören Sokağı sola doğru kıvrılarak aşağıya doğru iniyor. İhvan Sokakla kesiştiği noktada bulunan park dikkatimizi çekiyor. Kadı çeşme Parkı. Küçük bir park. Girişi Haliç Gören Sokağı tarafından. Parkta çocuk oyun gurubu ve kafe bulunuyor. Parkın hemen bitişiğinde Fatih Belediyesine ait 3 katlı Müftüali Semt Konağı bulunuyor.

MUSTAFA MUSLİHİDDİN CAMİİ (Yarhisar Camii)
FATİH BELEDİYESİ KADIÇEŞME EĞİTİM BİRİMİ
KADI ÇEŞMESİ HAZİRESİ
KADI ÇEŞMESİ
ŞEYHÜLİSLAM MUİD AHMED EFENDİ MEDRESESİ (Harabe)

Semt konağı sağımızda kalacak şekilde aşağı doğru yürüyoruz. İlk sağda bulunan Şebnem Sokağa dönerek Yarhisar Camiine ulaşıyoruz. Mustafa Muslihiddin Camii (Yarhisar Camii) avlusu dahi kapalı olduğunda içeri giremedik. Cami, Şebnem Sokak ile Kadı çeşmesi sokağının kesiştiği köşede bulunuyor. Caminin kitabesini arıyoruz. Kitabesi Kadı Çeşmesi Sokakta minarenin kaidesine konulmuş. Kitabesini uzaktan fotoğraflamaya çalıştık, lakin net çekim yapamadık. Cami hakkındaki bilgiyi, Fatih Belediyesi tarafından Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan tabeladan ediniyoruz.:  “1461 yılında, Fatih Sultan Mehmed zamanında İstanbul kadısı olan devrin alimlerinden Yarhisarlı Mustafa Muslihiddin Efendi tarafından yaptırılmıştır. Minberi Kara Halilzade Abdurrahim Efendi’nin validesi Saliha hanım tarafından koydurulmuştur. Büyük İstanbul yangınında harap olup bir yıkıntı haline gelen cami, hayırseverler tarafından 1954-56 yılları arasında tamir  edilmiştir. Caminin yakınındaki  çeşme Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır ve Mustafa Muslihidddin Efendi’den dolayı Kadı Çeşmesi olarak anılmaktadır.  Caminin bitişiğinde Şeyhülislam Muid Ahmed Efendi’nin yaptırdığı medrese vardı. Günümüzde yıkıntı halindedir. 1500 yılında İstanbul kadılığından azledilerek vefat eden Mustafa Muslihiddin Efendi caminin civarında medfundur” Kadı Çeşmesi Sokağında yokuşu çıkmışken biraz daha yukarı doğru ilerlediğimde yine belediyeye ait 2 katlı Kadıçeşme Eğitim Birimi tabelasını görüyoruz. Park, Semt Konağı ve Eğitim Birimi üçlü oluşturmuş. Kadıçeşmesi Sokağında tekrar geriye dönüyorum. Sokağın karşısına geçiyorum. Sol köşede Kadı Çeşme Haziresi ve Kadıçeşmesi bulunuyor. Hazirede medfun bazı zatların isimleri fotoblok tabelada verilmiş. (Müderrisi Kiramdan Osman Efendi, Es-seyyid İlyas ağanın oğlu, Es-seyyid Numan Efendi). Hazirenin hemen bitişiğinde Kadı Çeşmesi bulunuyor. Çeşme döneminin  özelliğini  gösteriyor. Çeşmenin kitabesi ve musluğu bulunmamaktadır. Camiyi sağımıza alarak Şebnem Sokakta ilerliyoruz. Caminin yüksekçe olan avlu duvarından mezar taşlarını görüyoruz. Caminin hemen yanında bir çok yerden yıkıntı halinde gelmiş bir yapı görüyoruz. Araştırmalarımızda bu yapının Şeyhülislam Muid Ahmed Efendi Medresesi olduğunu öğreniyoruz. Medrese restore edileceği günleri bekliyor. (MUÎD AHMED EFENDİ hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için Diyanet İslam Ansiklopedisine bakılabilir E.T:18.2.2022)

Damad Mehmed Efendi Medresesi
Fatih semtinde, Karadeniz caddesi üzerindeki
Sinan Ağa Caminin karşı köşesinde, set üzerinde
yapılmış bu medresenin kurucusu Padişah
III. Murad’ın (1574-1595) müsahibelerinden,
Raaziu’ye kadının damadı “Damad Mehmed
Efendi”olarak ünlenmiş, Müderris Mudurnulu
Mehmed Efendidir. 1869 yılında 15 öğrencisi
ve 5 odası olduğu yazılı belgede, 1918’de
burasının arsa durumunda olduğu yazılıdır.
(Kaynak: Türk Dünyası Araştırmaları
İstanbul Medreseleri Ali Cengiz Üstüner
Sayı 142 Şubat 2003 pdf (E.T.23.2.2022)
-GELENBEVİ ANADOLU LİSESİ
PİRİ MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ (Kalıntı)
PİRİ MUSTAFA PAŞA HAMAMI (Kalıntı)
SİNAN AĞA CAMİİ
ÇAYIRLI KÜTÜPHANESİ (Restorasyon Bekliyor)
—ÇAYIRLI MEDRESESİ (Kalıntı yok)
—DAMAD MEHMET EFENDİ MEDRESESİ (Kalıntı yok)

Şebnem Sokakta kalıntılar bitinceye kadar ilerliyoruz. Karşımızda okul binasını görüyoruz. (Gelenbevi Anadolu Lisesi) Solumuzda ise Müftü Hamamı Sokağı… Sokağın başında sağlı sollu olarak tarihi kalıntılar yer alıyor. Büyük ihtimal yol geçmiş. Sol tarafımızdaki kalıntı iyice küçülmüş, penceresinden fotoğraf çekiyoruz (Piri Mustafa Paşa Çeşmesi). Diğer duvarın kalıntısı apartmanın istinat duvarı gibi yanında yer alıyor. Bu sokak Yavuz Sultan Selim Mahallesinde kalıyor. Araştırmalarımıza göre burasının, 17. yüzyılda yapılmış Piri Mustafa Paşa Çeşmesi ve Piri Mustafa Paşa Hamamı Kalıntıları olduğunu öğreniyoruz. Müftü Hamamı Sokakta devam ederek, sağdan ilk sokağa dönüyoruz. Hanedan Sokakta ilerliyoruz. Karşımızda  Sinan Ağa Camii görünüyor. Sinan Ağa Camii Cibali Mahallesinde yer alıyor. Camiye girmeden caminin hemen karşısındaki arsada etrafı sacla çevrelenmiş, tarihi bir kalıntı dikkatimizi çekiyor. Önce oraya yöneliyoruz. Burası bir yapının kalan parçası mı, -ki öyle olduğunu düşünüyorum- yoksa bağımsız bir küçük yapı mı? Sonradan yaptığımız araştırmalarımızda eski haritalarda bu yapının Çayırlı Kütüphanesi olduğu, yakınında -kalıntıları olmayan- aynı isimli Çayırlı Medresesinin olduğu görülüyor. (İlave Bilgi: Bir kaynakta Çayırlı kütüphanesinin yanında Damat Mehmet Efendi Medresesi gösterilirken, başka bir kaynakta Sinanağa Caminin diğer yanında Damat Mehmet Efendi Medresesi gösterilmiş. Her ikisinde de kalıntılar dahi bulunmamaktadır.) Medrese / Kütüphane Hanedan Sokak ile Karadeniz Sokak kesiştiği köşede yer alıyor. Muhtemelen sadece kütüphane bölümü ayakta kalmış. Çünkü arsa da başka kalıntı yoktu. Fatih Belediyesince hazırlanan Sinan Ağa Camii tabelasındaki bilgilerde de bir zamanlar bu arsa da Damat Mehmet Efendi Medresesi ve Hamamının bulunduğunu okuyoruz. Birçok yönden kalıntıları fotoğrafladıktan sonra Sinan Ağa Camiine geçiyoruz. Camii kitabesinde: “Fatih Camii bina emini ve Ni’me’l ceyşten Sinan Ağa tarafından yaptırılmıştır. Fatih devri eseridir. Zamanla harap olmuştur. günümüze temel kalıntıları ve mezarlığın bir kısmı ulaşmıştır. 1995 yılında hayırsever vatandaşlar tarafından yeniden yaptırılmıştır.” Caminin avlusunda kabirler bulunmaktadır. Kabir kısmı bakımsız maalesef. Cami açıktı. Tavanın orta kısmında avizeyi kare şeklinde çevrelemiş süsleme ve dört bir yanına ayetel kürsi yazılmış değişik bir motifle çerçevelenmiş olarak görüyoruz.

HACI FERHAD AĞA CAMİİ
-HACI SÜLEYMAN BEY İLKOKULU
HACI FERHAD AĞA TÜRBESİ
HACI FERHAD AĞA SIBYAN MEKTEBİ
(Restorasyon Bekliyor)
HACI ARİF AĞA ÇEŞMESİ
HAYDAR PAŞA MEDRESESİ
(Harabe – Restorasyon Bekliyor)
HAYDAR PAŞA HAMAMI
(Harabe – Restorasyon Bekliyor)
Hacı Arif Ağa Çeşmesi
Yapılış Tarihi: H. 1269 / M. 1852-53
Kitabesi;
“ve cealna minel mai kulle şey’in hayy”
Etmişdi Hacı Ârif Ağa rıhlet-i bekâ
Rûhu için oldu bunda revân âb-ı can-fezâ
Dil-teşnegâna söyledi târîhini Senîh
Âb iç bu çeşmeden gel et o merhûma duʽâ

(Kaynak: https://kulturenvanteri.com/ E.T:28.2.2022)

Karadeniz Sokak ve İrfan Ahmet Sokak bizi Hacı Ferhad Ağa Camiine ulaştırıyor. Cami, İrfan Ahmet Sokağı ile Müstakbel Şair Baki Sokağı köşesinde bulunuyor. Cami kapalı olduğundan içeri giremedik. Avlu kapısının solunda bulunan kitabesinde: “Cami, Ferhad Ağa tarafından 939 / 1532 tarihinde yaptırılmıştır. Yangında harap olan cami, 1968 yılında tamir edilmiştir. Banisinin kabri mihrab duvarı önündedir.” yazısını okuyoruz. Ferhad Paşa veziriazamlık yapmış bir zattır. Aslen Arnavut olup, Enderun’da yetişmiştir. Minaresi kesme taştan yapılmış caminin hemen yanında Müstakbel Şair Baki Sokağında Hacı Süleyman Bey İlkokulu yer alıyor. İrfan Ahmet Sokağı caminin köşesinden yokuş aşağı sola doğru kıvrılarak devam ediyor. Caminin kıble kısmında mütevazi yalnız kalmış, cırtlak bir yeşile boyanmış bir kabir görüyoruz. Üzerinde Hacı Ferhad Ağa Türbesi yazısını okuyoruz. Kabrin hemen yanında mekteb olduğunu tahmin ettiğimiz Hacı Ferhad Ağa Sıbyan Mektebinin kalıntılarını görüyoruz. Mektep kalıntılarının tam karşısında bir sivil toplum kuruluşunun merkezi yer alıyor. Hacı Ferhat Ağa Türbesini sağımıza alarak Mekteb ile Cami arasında kalan yaya yolundan ilerleyerek Hacı Ferhat Cami Sokağına giriş yapıyoruz. içeri girdiğimizde sokak genişliyor. Sağ tarafımızda caminin yüksekçe avlu duvarı olduğu halde sokağın sonuna kadar yürüyoruz. Hacı Ferhat Camii Sokağını kesen Haydar Caddesine ulaşıyoruz. Sağa doğru yürüyüşümüze devam ediyoruz. 100 metre kadar ileride sağda ismini daha sonra öğrendiğimiz Hacı Arif Ağa Çeşmesini görüyoruz. Çeşme, Hicri 1269 yılında yaptırılmış olup, kare yapılıdır. Zaman içerisinde gelişigüzel sıvanmış duvarlarındaki sıvalar düşmüş alttaki kırmızı kiremit tuğlalar açığa çıkmış. Aslı nasıldı bilmiyoruz. Çeşmenin mermer kısmı restore edilmiş gibi duruyor. Ancak diğer kısımlar restore olmayı bekliyor. Kitabesinde enbiya suresi 30.ayettinden “ve cealna minel mai kulle şey’in hayy” bölümü yer alıyor. Ayetin tamamının meali şöyle: “İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hala inanmayacaklar mı?”. Ayetin hemen altında 2 satır 2 sütun kitabesi bulunuyor. Çeşmenin musluğu bulunmuyor. Yine aynı caddede çeşmenin hemen çapraz karşısında yaya yolu ile ayrılmış Haydar Hamamı Sokağında sağlı sollu iki parça harabe haline gelmiş, restore edilmeyi bekleyen tarihi yapıları görüyoruz. Yapıların araştırdığımızda isminin Haydar Paşa Medresesi ve Haydar Paşa Hamamı olduğunu öğreniyoruz. Tarihi yapıların etrafı ve bazı yerlerde ise pencereleri saclarla çevrelenerek korumaya alınmış. Sokağın isminde ve görüntüden de anlaşılacağı üzere Haydar Caddesi üzerinde solda kalan kubbeli yapısı görünen bölüm hamam olarak kullanılıyormuş. “Medrese Kanuni Sultan Süleyman’ın nazırlarından Hadım Haydar Paşa tarafından 1563-1564 yıllarında yaptırılmıştır. Araştırmalar bu medresenin içinde hamam, cami ve sebilden oluşan büyük bir külliyenin parçası olduğunu göstermektedir. Tarihi kaynaklarda hamam, cami ve sebilin mimarının Mimar Sinan olduğu belirtilmekle birlikte bu medresenin mimarı bilinmemektedir. Dolayısıyla aynı dönemde aynı külliyenin bir parçası olarak yapıldığı için bu medresenin mimarının Mimar Sinan olması kuvvetle muhtemeldir.” (Kaynak: http://acikerisim.fsm.edu.tr:8080/xmlui/handle/11352/2688 E.T:26.2.2022) Hamamın caddeye bakan birazı yol seviyesinin altında kalmış kısmında kırmızı kiremit tuğladan 2 kemer bulunuyor. Belki de çeşme idi. Bu kısmı da fotoğrafladıktan sonra Haydar Hamamı Sokağından içeri giriyoruz. Sağımızda hamam, solumuzda medrese duvarları arasında ilerleyerek sağlı sollu bir çok çıkmaz sokağa girdik. Etrafta yenilenmiş bir kaç ahşap bina gördük. Lakin yıkılmış binalarda gördük. Büyük ihtimalle medresenin etrafında sonradan oluşmuş çarpık yapılar yıkılarak medrese restore edilecek. (Haydar Hamamı1 Çıkmazı- Aksak Çıkmazı – Kaşıkçı1. Sokağı – Kaşıkçı Çıkmazı – Araplar Sokak – Bıçakçı Çeşmesi Sokağı)

BIÇAKÇI ALAADDİN CAMİİ ÇEŞMESİ (5 Yüzlü)
(Restorasyon Bekliyor)
BIÇAKÇI ALÂADDİN CAMİİ
HAYDAR PAŞA ÇEŞMESİ (Restorasyon Bekliyor)
Bıçakcı Çeşmesi
Yapılış Tarihi: H. 1312 / M. 1896-97
Kitabesi;
“Ve sekahüm Rabbühüm şerâben tahûra”
Bânî-i sânî Hacı Şevki

Haydar Paşa Çeşmesi
Yapılış Tarihi: H. 977 / M. 1569-1570
Kitabesi;
Âsaf-i sânî vü Haydar Paşa
Yapdı bir çeşme nîk-pervâz ol cû
Önüne gelene der târîh-ci
Mâ’ Hasan ile Hüseyin aşkına su
(Kaynak: https://kulturenvanteri.com/ E.T:28.2.2022)

O kadar çıkmaz sokak dolaştıktan sonra Arap Sokağından tekrar başladığımız sokağın, Haydar Hamamı Sokağının alt kısmına ulaşıyoruz. Aşağı doğru henüz yürümeye başlamıştık ki sağımızda kalan Bıçakçı Çeşmesi Sokağına dönüyoruz. Sokakta 50 metre kadar ilerledikten sonra sağımızda Bıçakçı Alaaddin Cami ve Çeşmesini görüyoruz. Caminin avlusunda camiye ismini veren Bıçakçı Alaaddin Dede kabri bulunmaktadır. Cami ve Çeşme Bıçakçı Çeşmesi Sokağı ile Çağa Sokak köşesinde yer alıyor. Caminin girişi Çağa Sokaktan yapılıyor. Çeşme, camiye bitişik, üç yüzü olan çatısı yarım kubbeli bir yapı. Hiçbirisinde musluk bulunmuyor. Ortadaki bölümün teknesi sağlam sayılır. Diğerlerinin tekneleri kırılmış. Onarılmayı bekleyen bir çeşme. Orta bölümdeki kitabesinde bazı çeşmelerde yazan İnsan Suresi 21.ayeti yer alıyor. Ayrıca kitabede çeşmeyi ikinci kez tamir ettiren kişinin ismi Hacı Şevki yazıyor. Çeşmenin kubbesinin hemen üstünde cami duvarında ikinci bir kitabe daha yer alıyor. Kitabe mavi zemin üzerine 2 satır, 2 sütun olarak yazılmış. Caminin Çağa Sokakta bulunan avlu giriş kapısında bulunan kitabede ise: “Ni’me’l-ceyşten Bıçakçı Alâaddin Ali tarafından yaptırılan caminin vakfiyesi H. 909 / M 1503 tarihlidir. Mescid, İsmail Efendi tarafından 1868’de ve Hacı Şevki Efendi tarafından 1893’de yenilenmiştir. Cami dikdörtgen planlı, duvarları taş-tuğla örgülü, çatısı ahşaptır. Mihrab dış yüzeyinin dışındaki kitabe 1868 tamirine aittir. Yine mihrab cephesine bitişik bulunan beş köşeli çeşme 1893 tarihini taşımaktadır.” Kitabede çeşmenin 5 yüzü olduğunu yazıyor. Dikkat edildiğinde 2 yüzün caminin avlu duvarı ile çevrili olduğu, sokağa bakan açıkta kalan 3 yüzü olduğu anlaşılıyor. Cami kapalı olduğundan içerisini göremedik. Çağa Sokağında yokuş yukarı yol almaya devam ettik. Tekrar biraz önce geçtiğimiz Haydar Caddesine çıkıyoruz. Sola dönüyoruz. Yani Haydar Paşa Hamamının bitim noktasından tekrar yukarı doğru devam etmiş oluyoruz. Yokuş yukarı yüz metre kadar ilerledikten sonra sağımızda tarihi bir çeşme, Haydar Paşa Çeşmesi, solumuzda ise Divitdar Keklik Mehmed Efendi Camiini görüyoruz. Çeşmenin 2 satır 2 sütunluk kitabesi bulunuyor. Kitabeden yaptıranın Haydar Paşa olduğu anlaşılıyor. Haydar Paşa Çeşmesi restore edilmeyi bekliyor. Çeşmenin mermer olan aynasının bir kısmı kırılmış, musluğu bulunmamaktadır. Çeşmenin arkasından merdivenle yukarı doğru çıkılıyor (Haydar yokuşu).

DİVİTDAR KEKLİK MEHMED EFENDİ CAMİİ
-OYUN PARKI
-TARİHİ KALINTI
HASAN BABA TÜRBESİ
HASAN BABA PARKI
ESKİ İMARET CAMİİ (Restore ediliyor)

Çeşmenin hemen karşısında bulunan Divitdar Keklik Mehmed Efendi Camii kapısı direk sokağa açılıyor. Avlusu bulunmamaktadır. Cami kapalı olduğun caminin içerisini görmek nasip olmadı. Cami kapısının solunda bulunan kitabeden camii hakkında bilgi ediniyoruz: “Divitdar Keklik Mehmed Efendi tarafından inşa edilen caminin yapım tarihi bilinmemektedir. Zamanla harap olan camii H. 1300 / M 1882′ de Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa tarafından ahşap kubbeli olarak yenilenmiştir. 1950 yılında tamir görmüş, 1972’de beton kubbeli olarak yeniden yapılmıştır.”  Caminin hemen yanındaki aralıktan çocuk oyun gurupları gözüküyor. İçeri doğru girdiğimizde çocuk oyun gurubunun olduğu yerde alan genişliyor. En azından apartmanlar arasında nefes alacak bir alan oluşmuş. Girişte sol tarafımızda camiye ait olduğunu düşündüğümüz bahçe, yüksek duvarla ve jiletli tellerle çevrelenmiş. Parkın içerisinden Camiyi fotoğrafladıktan sonra parktan çıkarak sola dönerek Haydar Caddesinde ilerleyişimizi sürdürüyoruz. Birazdan sağımızda Haydar Caddesi ile Hasan Baba Sokak köşesinde harabeye dönüşmüş tarihi bir yapı ya daha rastlıyoruz. Bu yapının ne olduğunu sonraya bırakarak sağa Hasan Baba Sokağına dönüyoruz. Yokuş yukarı çıkmaya başlıyoruz ki hemen 20 metre sonra sağımızda Fatih Belediyesi Hasan Baba Parkı ve Türbesi tabelasını görüyoruz. Park ve Türbe, Hasan Baba Sokak ile Astar sokak köşesinde. Girişi Astar Sokaktan yapılıyor. Park ve Türbenin etrafı güzel bir şekilde çevrelenmiş. Köşe kısmına çocuk oyun gurubu konmuş. Yanında ise kabirler bulunuyor. Kabir gerçekten bakımlı, pırıl pırıl. Kabirde yatan zatlara ve düzenleme de emeği geçenlere dua ediyoruz. Hasan Baba Sokaktan yokuş yukarı çıktığımızda sol tarafımızda daha önce Zeyrek bölgesini gezerken gördüğümüz Hacı Hasan Camiini görüyoruz. Uğramadan geçiyoruz. Aşağı inip tekrar Park ve Türbenin önündeki Astar Sokakta ilerliyoruz. Parka ve türbelere bakan apartmanların önleri çiçek dolu. Astar Sokakta 50-100 metre ilerledikten sonra solumuzdaki ilk sokağa giriyoruz. Küçük Mektepli Sokak. Buraya daha önce gelmiştik. Dik bir yokuş olan bu sokakta yukarı doğru çıkıyoruz. Tam yukarı çıktığımızda sokak sola kıvrılıyor. Yol düzeliyor. Sola dönerken köşede etrafı çevreli restore edilen bir yapı görüyoruz. Herhangi bir tabela olmadığından ne olduğunu anlayamıyoruz. Yapının arka kısmındayız muhtemelen. Daha sonra araştırdığımızda bu yapının kiliseden camiye çevrilmiş bir yapı olduğunu öğreniyoruz. Eski İmaret Camii (İmâret-i Atîk Camii). “Pentepoptes Manastırı Kilisesi, Doğu Roma İmparatoru Aleksios Komnenos’un annesi Anna Dalassena tarafından 1081- 1087 yılları arasında inşa edildiği tahmin edilmektedir. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet kendi külliyesini yaptırmadan önce medreseye dönüştürülen Molla Zeyrek Camii’nin imareti olarak da kullanılıyordu. Sonradan camiye dönüştürülünce Eski İmaret adını aldı.” (Eski İmâret Camii hakkında ayrıntılı bilgi almak için İslam Ansiklopedisinin ilgili maddesine bakılabilir E.T.28.2.2022)

ŞEYH ALİ HAZRETLERİ KABRİ
SANKİYEDİM CAMİİ

Küçük Mektepli Sokakta devam ediyoruz. Sokağın sonunda karşımızda Hacı Hasan Cami avlu duvarında daha önce fotoğrafladığımız Hacı Hasan Camii Çeşmesini görüyoruz. Gülbahçe Sokağından Nevşehirli İbrahim Paşa Caddesine çıkıyoruz. Yukarı doğru biraz ilerledikten sonra Cadde üzerinde Turşucu Halil Sokağı köşesinde etrafı çevrelenmiş kabirler görüyoruz. Demir korkuluk üzerine asılı fotoblokta “Bu hazirede medfun zatlar içerisinde Şeyh Ali Hazretleri, Muhammed Ağa ve Fayıma Hatun”unda olduğunu okuyoruz. Caddede yolumuza devam ediyoruz. Bir sonraki sokak olan Kırbacı Sokakta uzaktan cami minaresini görünce sokağa giriyoruz. Sokakta biraz ilerledikten sonra sağımızda Sanki Yedim Camiini görüyoruz. Sanki Yedim Camiine daha önce de gelmiştim. Hepimize örnek olacak hikayesini daha önceden biliyordum. Apartmanlar arasında kalmış olan caminin avlusu bulunmuyor. Sokaktan tam görüntü alamadığımdan caminin hemen karşısındaki sokaktan Aktar Yekta Sokağından fotoğraf çekiyorum. Giriş kapısının solundaki kitabede yazanları okuyoruz: “XVII. asırda yapıldığı tahmin edilen caminin banisi Keçeci Hayreddin veya Adanalı Şakir Efendi olduğu ve bu zatın “sanki yedim” diyerek biriktirdiği parayla bu mescidi yaptırdığı bilinmektedir. I. Cihan Harbi’nden önceki Fatih yangının da harap olan eser 1959 – 60 yıllarında halkın yardımıyla aslından farklı biçimde yeniden yaptırılmıştır.” Sonradan yaptırılmış diğer bir kitabede ise, son onarımın 2014 yılında bila bedel bir şirket tarafından yaptırıldığı yazıyordu.  Caminin kapısı kapalı idi. Ancak caminin karşısındaki dükkandan bizim camiye girmek istediğimizi gören bir kardeşimiz hızlıca gelerek kapıyı açtı ve biz böylelikle caminin içerisini görmüş olduk. Kendisine teşekkür ediyoruz. Tek kubbeli çini motifleri özenle seçilmiş küçük şirin bir camii. Cami çıkışında kapıyı kapattık. Uzaktan dükkandaki görevliye teşekkür ederek yola devam ettik.

MANİSALI MEHMED PAŞA CAMİİ
ATPAZARI TEKKE HAZİRESİ

Kırbacı Sokaktan yukarı doğru çıkarak tekrar caddeye çıkıyoruz. Bu noktadan itibaren caddenin ismi değişiyor. (Nevşehirli İbrahim Paşa – Mıhçılar Caddesi) Mıhçılar Caddesinde solumdaki sokağa İmam Niyazi sokağına girerek aşağı doğru ilerliyoruz. Sokağı kesen Eski Mutaflar Caddesinden geçerek yine İmam Niyazi Sokağına devam ediyoruz. Sağ yanımızda Manisalı Mehmed Paşa Camiine rastlıyoruz. Cami girişinde sol tarafında bulunan kitabesinde: “Fatih devri uleması ve devlet ricalinden Manisalı Mehmed Paşa tarafından 15. asırda yaptırılmıştır. Vakfiyesi H. 909 / 1503’te düzenlenen cami, İstanbul’un asayişinden mesul olan on iki yeniçeri çorbacısının nöbet yerlerine dağılmadan önce, topluca akşam namazlarını kıldıkları yer olduğundan “Kul Cami” adı ile de bilinir. 17. yüzyıldan itibaren etrafında tesis  edilen tekkenin tevhithanesi olarak da kullanılan dikdörtgen planlı, kâgir duvarlı, ahşap çatılı cami, çeşitli yangınlardan etkilenmiş ve özellikle 1918  Cibali yangınında harab olmuştur. Dört duvardan ibaret  kalan yapı, dış boyutları korunarak  bazı  değişikliklerle 1960 -64 yılları arasında ihya  edilmiştir. Haziresinde, kazaskerlik ve vezirlik yapmış olan,  caminin banisi  Mehmed Paşa ile devlet ricalinden, ulemadan ve tekke şeyhlerinden zatlar medfundur.” yazmaktadır. Caminin hemen solunda hazire bulunmaktadır. Hazirenin ismi cami ismi ile aynı olurdu genellikle. Bu kez farklı. Atpazarı Tekke Haziresi, Manisalı Mehmed Paşa Caddesinin avlusunda bulunan bir haziredir. Hazire korkuluklarına asılmış fotoblok tabelada cami kitabesi ile benzer bilgiler yer almaktadır. Farklı bilgilerde: “Atpazarı tekkesi Şeyh Osman Efendi’nin (v 1691) XVII. yüzyılın ikinci yarısı içerisinde bu camiye “vaz’ı meşihat etmesinden sonra kurulmuştur. Tekke de medfun zatlar camiye ismini veren Manisalı Mehmed Paşa Hazretleri, Şeyh Ahmed Efendi,…” Cami açıktı. Sade bir cami. Caminin dört yanını süsleyen çerçevelenmiş hüsn-i hat yazıları güzel bir hava katmış.

-AKŞEMSEDDİN İHO
-29 MAYIS İLKOKULU
ŞEYH SÜLEYMAN MESCİDİ
HACI EYÜPZADE ŞÜKRÜ BEY ÇEŞMESİ
-AT PAZARI MEYDANI
Hacı Eyüpzade Çeşmesi
Yapılış Tarihi: H. 1277 / M. 1860-1861
Kitabesi;
Hacı Eyyûb ile el-Hâc Alînin rûh-ı pâkiyçün
Bu vâlâ çeşme-i sârı kılıp vârisleri icrâ
Hacı Eyyübîzâde Şükrü Bey kim vâsi-i sâdık
Ol iki zât için yapdı sebîli eyledi ihyâ
Bu zâtlar yağcıyân içre ne hoş âlî-himemlerdi
Vasiyyetle uluvv-i himmetin hep etdiler îfâ
Zihî âb-ı zülâl-i câvidân kim semt-i Çırçır’da
Letâfetde nazîrin görmemişdir dîde-i dünyâ
İçen içsin Hüseyn-i Kerbelânın rûhu şâd olsun
Dem-â-dem afv kılsın her ikisin Hazret-i Mevlâ
İçip âbın Kerîmî cevher-âsâ yazdı târîhin
Bu raʽnâ çeşme-i anber-safâyı etdiler inşâ

(Kaynak: https://kulturenvanteri.com/

E.T:28.2.2022)

Cami içerisini fotoğrafladıktan sonra İmam Niyazi sokakta aşağı doğru inmeye devam ediyoruz. Sola Ömer Efendi Sokağına dönüyoruz. Biraz ilerledikten sonra Akşemsettin İmam Hatip Ortaokulu ve hemen yanındaki 29 Mayıs İlkokulunu görüyoruz. İlk okulun önünde yol çatallaşıyor. Sağa ayrılan yoldan Ömer Efendi Sokağından giriyoruz. 15-20 metre sonra karşımıza yeni restore edildiği belli olan “Şeyh Süleyman Mescidi karşımıza çıkıyor. Avlu kapısı kapalı idi. Sokaktan sola dönerek dairesel bir şekilde tekrar biraz önce yürüdüğümüz sokağa bu kez ismi Atpazarı sokağa giriyoruz. Dışarıdan avluyu fotoğrafladık. Avlusunda mezar taşları dikkat çekiyordu. Karşımızda yeni restore edilmiş Hacı Eyüpzade Çeşmesini görüyoruz. Çeşme kesme taştan ortasında mermer alınlıklı, küp şeklinde bir yapılmış. Kitabesinin üzerinde dairesel bir alanda Allah lafı yazılmış. lafzın altında 1277 tarihi not düşülmüş. Kitabesi 6 satır 2 sütun üzerine yazılmış. Mermer üzerinde ki motifler, işlemeler çok güzel işlenmiş. Musluğu bulunmuyor. Çeşmenin solundan merdivenle Arifzade sokağından yukarı doğru çıkılıyor. Merdivenlerin bitiminde Zeyrek Muhtarlığını görüyoruz. Tekrar Atpazarı Sokağına Eski Mutaflar Caddesi güzergahı ile At Pazarı Meydanı yazılı takın bulunduğu alana geliyoruz. At Pazarı Meydanı Sokağı belli saatlerde trafiğe kapalı. Sağlı sollu kafeler, ortasına doğru sol ayağını kaldırmış, at heykeli bulunmaktadır. İstikamet Fatih Camii.

FATİH CAMİ KÜLLİYESİ
—TÜRBE KAPISI
—HAZİRE AVLU KAPISI (Fatih Türbesi Sk)
GÜLÜSTÜ SULTAN TÜRBESİ
NAKŞİDİL VALİDE SULTAN SIBYAN MEKTEBİ
NAKŞİDİL VALİDE SULTAN ÇEŞMESİ
(İMARET ÇEŞMESİ)

NAKŞİDİL VALİDE SULTAN TÜRBESİ
NAKŞİDİL VALİDE SULTAN SEBİLİ
RÜŞTİYE MEKTEBİ
(Fatih İmam Hatip Ortaokulu)
—TABHANE
—ÇORBACI KAPISI
Nakşidil Valide Sultan Sebili Kitabesi
1 Kıldı îfâ hakkını Mahmûd Hân
Mâderi çün eyleyip ihyâ sebîl
2 İtmek üzre iken o ümmü’l-mü’minîn
Fî-sebîlillâh cûdun Selsebîl
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!

(Kaynak: Kitabelerin Kitabı Fatih
E.T: 7.8.2023)

Eski şifahane Sokağından Hattat Nazif Efendi Sokağına çıkıyoruz. Bu sokakta Fatih Külliyesinin avlu duvarları yer alıyor. Külliyeye ait Medreseler restore ediliyor. Fatih Külliyesi içerisinde birden çok farklı derecelerde eğitim veren medreseler bulunmaktadır. Hattat Nazif Efendi Sokağı bitiminde 90 derecelik açıyla sokak sola devam ediyor, ismi Fatih Türbesi Sokak olarak. İki sokağın kesişimin de Fatih Külliyesi giriş kapılarından Türbe Kapısı bulunuyor. Namaza 20 dakika daha var. Ben hızlıca avlu etrafında ve bir koşu sokakları dolaştıktan sonra öğlen namazında buluşmak üzere eşim ve Zeynep Türbe kapısından içeri giriyorlar. Fatih külliyesi hakkında bol miktarda yayın olduğundan ayrıntı vermeyeceğiz. Sadece kendimce farklı gördüğüm bir kaç fotoğraf karesini paylaşacağım. Fatih Türbesi Sokağı boyunca sağ tarafımda külliyenin avlu duvarı boyunca yürüyorum. Bu bölümde 2 türbenin yer aldığı hazire yer alıyor. Külliyenin hazire giriş kapısı ve üzerindeki rozet içerisindeki besmeleyi ve altındaki tek satırlık kitabeyi fotoğraflıyorum. Avlu penceresinden Nakşıdil Valide Sultan Türbesi, Gülüstü Sultan Türbesi ve diğer kabirler gözüküyor. Gülüstü Sultan türbesi önündeki tabelada hayatı ve türbenin mimari yapısı hakkında bilgi verilmiş. Sokak bitiminde avlunun köşesinde 2 katlı yapı dikkati çekiyor. Bu yapı Nakşidil Valide Sultan Sıbyan Mektebi. Fatih Külliyesinin bu bölgesindeki yapılar topluluğuna -küçük bir külliye gibi mektep, çeşme, türbe ve sebile- adını veren Nakşidil Hanım kimdir? “Nakşidil Hanım, I. Abdülhamid’in eşi ve II. Mahmud’un annesidir. Oğlunun 1808’de tahta geçmesiyle vâlide sultan olmuş ve 1817 yılında vefat etmiştir.” Avlunun köşesini döndüğümüzde Fevzipaşa Caddesine kadar uzanan avlu duvarı başlıyor. Mıhçılar Sokakta sağımızda avlu duvarı Fevzipaşa Caddesine doğru yürüyoruz. Bu cephede tek bir kapı Nakşidil Valide Sultan Sıbyan Mektebine açılan kapı bulunuyor. Kapının üzerinde daire içerisine alınmış besmele ve hemen altında Alak Suresi 3-5.ayeti kerimelerin yer aldığı kitabesi bulunuyor (Oku, senin Rabbin en büyük kerem sahibidir; ki O kalemle (yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti). Biraz ileride işçiliği ve estetiği güzel bir çeşme, Nakşidil Valide Sultan Çeşmesi diğer adıyla İmaret Çeşmesi dikkati çekiyor. Bu sokaktan geçmişte bir çok kez geçmemize rağmen kapılar ve çeşme hiç dikkatimi çekmemişti. Çeşmede kapılarda olduğu gibi en üstte daire içerinde ve altında kitabesi bulunuyor. En üstte oval şeklindeki madalyonun içerisinde besmele yer almaktadır. Altındaki ayna kemeri içine yerleştirilmiş, her şeyin sudan yaratıldığı ile ilgili âyeti kerimenin bir bölümü (el-Enbiyâ 21/30) nefis bir celî sülüs hatla müsennâ olarak yazılmıştır. Bu kitâbe hattat Mustafa Râkım’ın elinden çıkmıştır. Çeşmeye 3 basamak merdivenle çıkılıyor. Çeşmenin musluğu bulunmamaktadır. Çeşme mimari olarak sonraki dönemlere tekabül ediyor. Mıhçılar Sokağının sonunda külliye avlu duvarı sona eriyor. Cenaze araçlarının da giriş yaptığı Tabhane Sokağa ulaşıyoruz. Tabhane sokağının sağında Nakşidil Valide Sultan Türbesi ve bitişiğinde Nakşidil Valide Sultan Sebili bulunuyor. Türbenin inşa kitâbesini göremedik. Muhtemel Sebil’in inşa tarihi olan 1233’te (1818) inşa edilmiştir. İslam Ansiklopedisinde türbenin mimarisi ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmiş. “Barok üslûbundaki türbelerin İstanbul’daki en gösterişli örneklerinden biri olan türbe, Fâtih Camii’nin güneyindeki avlu kapısının doğusunda iki basamaklı bir kaide ile düzlenmiş zemin üzerine oturtulmuş silindirik gövdeli bir yapıdır. Giriş cephesi kuzeydoğu yönünde olup sekiz adet mermer sütuna dayanan, aynalı tonoz örtülü geniş bir revak halindedir. Caddeye bakan muhteşem cephe ise dalgalı hatları olan kornişler arasına yerleştirilmiş iki sıra pencere ve satıhtan taşarak ön plana çıkan mimari elemanlara sahiptir.”

Sebil, kitabesinden anlaşıldığı üzere -Yesârîzâde Mustafa İzzet hattı- II. Mahmud tarafından annesinin anısına yaptırılmıştır. “Üç basamakla çıkılan taş kaide üzerine oturan sebil mermer kaplamalı cephesiyle dikkat çekmektedir. Yarım daire biçiminde dışarıya taşan sebilin dikdörtgen şeklinde ve yuvarlak basık kemerli dört büyük penceresi bulunmaktadır…” Sebil üzerinde 4 pencere üzerinde birer kitabe yer alıyor. Her bir kitabe 3 satır 2 sütundan oluşuyor. Sebil H. 1233 tarihinde yaptırılmış (M. 1817-18). Tabhane Sokağın solunda ise, 1869 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Askeri Rüştiye Mektebi olarak yaptırılan Rüştiye Mektebi yer alıyor. Mekteb, halen Fatih İmam Hatip Ortaokulu olarak hizmet vermektedir. Mıhçılar Caddesinden uzaktan okulu fotoğraflayabildik. Okul giriş kapısının üzerinde 4 satır, 2 sütunluk kitabe yer alıyor. Yine solumuzda ortaokulun yanında Fatih Külliyesinin diğer parçası Tabhane yerini almış. (Tabhane iki anlama geliyor. Birincisi, Matbaa anlamında ikinci olarak, İmâretlerin yanında İstanbul’a gelen fakir kimselerin iş buluncaya, zayıf ve güçsüzlerin, hastahâneden çıkanların sağlıklarını kazanıncaya kadar barınmaları için yapılmış hayır kurumu. Kaynak: http://lugatim.com/)

MEHMET ÇELEBİ CAMİ
BOZDOĞAN KEMERİ (Restorasyon)
İTFAİYE ŞEHİTLERİ CAMİİ
SARAÇHANE PARKI (Fatih Anıt Parkı)
HAVA ŞEHİTLİĞİ PARKI
TEYYARE ŞEHİTLERİ ANITI
FATİH ESKİ BELEDİYE BİNASI

Cami yönüne girmiyorum. Ters yöne Büyük Karaman Caddesine yöneliyorum. Reşadiye Hoteli geçtikten sonra soldaki sokağa Taylasan Sokağına dönüyorum. Sağımda kısa kalın minare dikkati çekiyor. Hızlıca cami içerisine girip fotoğrafladıktan sonra yola devam ediyorum. Öğlen namazına Fatih Camiine kavuşmama gerekiyor. Sade bir mescid. Mescide ait herhangi bir isim tabelası görmediğimizden İHH Mescid ismini veriyoruz. (10.9.2023 tarihinde bölgeye yaptığım ziyaret sırasında camiye Mehmet Çelebi Camii tabelasının asıldığını gördüm). Minaresi Mimar Sinan Mescidi ve Derviş Ali Camisinin minaresine benziyor. Sokağın bitiminde sağa dönüyorum. Bozdoğan Kemeri karşıma çıkıyor. Kemer İBB tarafından restore edilmek üzere etrafı çevrelenmiş. Bu sebeple kemerin yukarı kısımlarını fotoğraflıyorum. Kemerin her iki yanında farklı isimli sokaklar uzanıyor. Kemerin sağından Su Yolu Sokağından kemeri soluma alarak aşağı doğru Saraçhane yönünde sonrasında Haydar Bey Caddesine dönerek Fevzipaşa Caddesi yönünde ilerliyorum. Solumda etrafı gayet ferah küçük bir cami görüyoruz. Caminin avlusu kapalı, ismi yazıyorsa bile göremedik. Sonrasında buranın İtfaiye Şehitleri adına yaptırılmış bir İtfaiye Şehitleri Camii olduğunu öğreniyoruz. Dışarıdan güzel gözüküyor. Haydar Paşa Caddesinde ilerlemeden tekrar geriye Suyolu Sokağına girerek kemer boyunca ilerliyoruz. Sağımız da bu kez İBB Hayvan Aşılama ve Tedavi ünitesi tabelasını görüyoruz. Yine sağımızda tarihi İBB İtfaiyesi bulunuyor. Sokak bitiminde sağa İtfaiye Caddesine dönüyoruz. Solumuzda Saraçhane Parkı diye bilinen Fatih Anıt Parkı, sol tarafımızda İtfaiyenin ana girişi bulunuyor. İtfaiye binası bittikten sonra Fatih eski Belediye Binasını görüyoruz. Bina halen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılıyor. Binanın ön cephesi Büyük Karaman Caddesine bakıyor. Büyük Karaman Caddesinin solunda ise Hava Şehitliği Parkı ve parkın içerisindeki Teyyare Şehitleri Anıtı bulunuyor. Teyyare Şehitleri Anıtı yanındaki prizma tabelada şu bilgiler yer alıyor: “Mimarı Vedat Tek olan anıt; beyaz mermer ve bronzdan yapılmıştır…… sütun üzerinde ise bronz  bir defne dalı yer almaktadır.” 

FATİH CAMİİ KÜLLİYESİ (devam)
FATİH CAMİİ
AHMET PAŞA ÇEŞMESİ-1 (cenaze kılınan avluya bakan cephe)
SAHN-I SEMAN MEDRESELERİ
GÜNEŞ SAATİ
SU DEPOSU (YANGIN HAVUZU – MAKSEM) VE ÇEŞMELERİ
FATİH KARAKOLU
(FATİH İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ)
—BÖREKÇİ KAPISI
MEHMET EMİN AĞA ÇEŞMESİ
Ahmet Paşa Çeşmesi-1 Kitabesi
(avluya bakan cephe)
Yapım Tarihi H. 1154 / M 1741/1742 rumi 1153

1 Bahr-i mevvâc-ı kerem Hazret-i Sultân Mahmûd
Lûtfuna nisbet ile katre değildir deryâ
2 Eyledi Hazret-i Hak ol şeh-i âlî-bahta
Böyle bir dürr-i girân-mâye vezîri iʽtâ
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!
(Kaynak: Kitabelerin Kitabı Fatih E.T: 7.8.2023)

Su Deposu / Yangın Havuzu Kapı üzeri kitabesi
Yapılış Tarihi: H. 1241 / M. 1825-1826

Şehinşâh-ı muazzam Hazret-i Sultân Mahmûd Han
Penâh-ı mülk ü millet melce-i nevʽ-i benî Âdem
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!
(Kaynak: https://kulturenvanteri.com/E.T:9.8.2023)

Fatih Karakolu Kitabesi
Yapım Tarihi: H. 1254 / M. 1838-39
1Fâtih-i sânî-i İslâmbol Mahmûd Hân’dır
Kıldı nev âsârla Fâtih civârın dil-güşâ
2 Lütf edip bünyâd edince bu karavulhâneyi
Kıldı el-hak asker-i mansûra câ-yı muʽtenâ
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!
(Kaynak: Kitabelerin Kitabı Fatih E.T: 9.8.2023)

Öğlen ezanı okunuyor. Hızlıca Tabhane Sokağa açılan, Çorbacı Kapısından Fatih Cami avlusuna adım atıyoruz. Hazire girişinin yanında cenaze kılınan avluya bakan cephede Ahmet Paşa Çeşmesi dikkatimizi çekiyor. Çeşmenin kitabesi, 7 satır 2 sütun olarak yazılmış. Kitabenin altında 1154 tarihi dikkati çekiyor. 4 rakamı farsça rakam olarak yazılmış. (Aynı isimli bir diğer çeşme hünkar mahfili girişi cephesinde de bulunmaktadır). Namazı eda ettikten İç avludaki şadırvan bölümünden dışarı çıkıyorum. Yukarıdan bakıldığında (Google Earth) Fatih cami güzel görünüyor. Çevre düzenlemesinin çoğunluğu bitmiş durumda, camii etrafında bulunan yapılar, bir bir hayat buluyor. Fatih Camii İstanbul’da en çok geldiğimiz camidir. Bir çok cenaze namazı buradan kalkmaktadır. Bazen gıyabi cenaze namazı kılmaktayız. Buna rağmen gözümden kaçan birkaç fotoğraf karesi paylaşmakla yetineceğim. Avlu içerisinde Fatih Caddesine açılan kapının bulunduğu yerde Fatih Müftülüğü bulunuyor. Bu kapıdan camiye girdiğinizde prizma tabelada Fatih Külliyesi başlığı altında bilgilendirilmede bulunulmuş. Yazı da: “Fatih Sultan Mehmed tarafından Mimar Atik Sinan’a yaptırılan Külliye 1463-1470 yılları arasında inşa edilmiştir. Külliye o döneme kadar Türk İslam Mimarisince yapımı gerçekleştirilen en büyük bina kompleksidir. Bir cami etrafında planlı şekilde yerleştirilmiş medreseler kütüphane, şifahane, tabhane, kervansaray, çarşı, hamam ve daha sonra inşa edilen türbelerden oluşmaktadır. Külliye inşa edilirken yapılan cami günümüze kadar ulaşamamıştır. Bugün külliyede bulunan Fatih Camii 18. yüzyılın sonlarında yapılmıştır. 1767 yılında Sultan III. Mustafa tarafından ve eskisinden tamamen farklı bir biçimde inşa ettirilen ve günümüze kadar ulaşmış bulunana yeni Fatih Camii, Mimar Mehmet Tahir Ağa tarafından yapılmıştır. Fatih Camii klasik cami mimarisiyle inşa edilmiştir, ama bezemelerde barok tarzın etkileri görülür. Dört büyük mermer sütun üzerine oturmuş 26 m. çapındaki büyük kubbesini dört yarım kubbe destekler. İki şerefeli iki tane minaresi vardır. Cami içindeki kalem işi süslemelerde de barok etkisi görülür. Külliyenin diğer önemli unsuru medreselerdir. Medreseler caminin iki tarafında konumlanmıştır. Zaman içinde çeşitli tamirat geçirmiş medreselerin bir kısmı yol yapım çalışmaları sırasında yıkılmış ve medreselerden sekiz tanesi günümüze ulaşabilmiştir. Caminin kıble yönünde, camiye bitişik olan kütüphane binası 1742 yılında inşa edilmiştir. Bu kütüphanenin biri dışarıya, diğeri ise camiye açılan iki kapısı vardır ve kubbelidir. Fakat günümüzde bu kütüphaneye ait kitaplar Süleymaniye Kütüphanesinde muhafaza edilmektedir.”  Avlunun Fevzipaşa Caddesine bakan kısmındaki yapılarda Sahn-ı Semân Eğitim Merkezi (Yüksek Dereceli Medrese) yer alıyor. (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi SAHN-I SEMÂN maddesine bakabilirsiniz. E.T:13.4.2022) Camiden çıkışta Fatih Camii Güneş Saatleri panolarını da sanki ilk defa görüyorum. Bakmak ve görmek. Kemerli çeşmelere de ilk kez görüyormuş gibi bakıyoruz. İç avludan çıkışta sağda üzerinde kitabesi olan, kemerli kapısı olan, etrafı çevreli alan dikkatimizi çekiyor. Kapının üst kısmında rozet içerisinde tuğra, hemen altında 5 satır, 2 sütunluk kitabe yer alıyor. Araştırmalarımızda buranın Su Deposu diğer bir deyişle Yangın Havuzu olduğunu öğreniyoruz. Havuz, Hicri 1241 yılında (M. 1825-1826) yaptırılmış. Havuzun hemen altında avluya bakan 3 ü bir yöne diğer 2’si başka bir yöne bakan 5 adet çeşme görüyoruz. Çeşmeler su deposu ile bağlantılı. Fatih Camiine gelip te künefe yememek olmazdı. Fatih Caddesine çıkışta Börekçiler Kapısının hemen solunda ellerinde köpük tabak tatlılarını ellerine almış veya almak için sırada bekleyenleri görüyoruz. Bizde sıraya girip 3 adet alıyoruz. Müftülük binasının yanındaki boşlukta yiyoruz. Fatih Müftülük binası Börekçiler Kapısından çıkmadan hemen solda 2 katlı bir yapı. Yapı, II. Mahmut tarafından 1838/39 yılında Asakir-i Mansure’ye karakol olarak yaptırılmıştır. Geçmişte askerlik şubesi ve nüfus memurluğu binası olarak ta kullanılmış. Müftülük giriş kapısı üzerinde ortasında tuğranın olduğu, tuğranın her bir yanında 4 satırlık kitabe yer alıyor. (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisinin FATİH CAMİİ VE KÜLLİYESİ maddesine bakabilirsiniz) Bugün, listemize Fevzipaşa Caddesinden Fatih Camii avlusuna uzanan hahif yokuşun sağ köşesinde merdiven başında, Mehmet Emin Ağa Çeşmesini ekliyoruz. Çeşmenin tek satırlık kitabesi bulunuyor. “Sâhibü’l-hayrât el-Hâc Mehmed/Muhammed Emin Ağa İbni el-Hâc Hüseyin Ağa-yı sipâhiyân”. Ayna kısmının üzerinde ise bir çok çeşmede yer alan “Ve sekâhum rabbuhum şerâben tahûrâ” ayeti kerimesi yer alıyor. Ayetin bitiminde çeşmenin yapım tarihi 28 rebiü’l ahir olarak belirtilmiş. Ayna kısmında karanfil ve lale motifleri dikkati çekiyor. Teknesi sağlam olan çeşmenin musluğu bulunmuyor. EK-10.9.2023

II. Mahmut Han Sebili Kitabesi
1 Menbaʽ-ı cûd u himem Sultân Mahmûdü’z-zamân
Bu sebîli eyledi tecdîd ü ihyâ âb iç
2 Eylemiş cennet-mekân Mahmûd Hân-ı Evvel’in
Baş kadın âlî-cenâbı onu inşa âb iç
3 Nâgehân âteşle mahv olmuşdu âb u revnakı
Şimdi suyun buldu taʽmîr oldu aʽlâ âb iç
4 Meşreb-i pâki ola deryâ gibi pür-cûş-ı feyz
Ömr-i Nûh ihsân ede ol şâha Mevlâ âb iç
5 Ayniyâ dil-dâdedir târîhine mâ’-i hayât
“Bu sebîli kıldı Hân Mahmûd icrâ âb iç”
(Kaynak: https://kulturenvanteri.com/E.T:10.3.2022)
-II. MAHMUT HAN SEBİLİ ve ÇEŞMESİ
(Alicenab Kadın Sebili)

EFDALZADE CAMİİ
ŞEKERCİ HAN (FATİH KERVANSARAYI)
-ALİ KUŞÇU MAHALLE MUHTARLIĞI
YEDİ EMİRLER KABRİSTANI

Abdestimizi tazeledikten sonra Fatih Camisi -Müftülük binasının olduğu- Börekçi Kapısından Fatih Caddesine çıkıyoruz. Karşımıza tam köşede sebil ve bitişiğinde çeşme çıkıyor. Araştırmalarımızda sebilin II. Mahmut Han Sebili ve Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Alicenab Kadın Sebili olarak da biliniyor. Sebilin beş adet yüksekçe penceresi bulunuyor. Her bir pencerenin üzerinde 2 satırlık kitabe yer almaktadır. Sebil, 1746’da I. Mahmut Han’ın eşi Ayşe Başkadın tarafından yaptırılmış, ancak zamanla harap olunca, 1830’da II. Mahmut tarafından yeniden yaptırılmıştır. Çeşme cadde cephesinde yer alıyor. Çeşmeye ait ayrıca bir kitabe bulunmuyor. Musluğu olmayan çeşmenin caddeye bakan cephesi kısa demir korkulukla çevrelenmiş. “Sebil ve Çeşme” zamanla az da olsa yol seviyesinin altına kalmış. Çeşmenin önünde yoğunluk olduğundan ayrıntılı fotoğraflayamadık. Sebili sağımıza alarak Fevzipaşa Caddesine doğru iniyoruz. Sokak Fevzipaşa Caddesine merdivenlerle bağlanıyor. Sebil’in yanındaki tarihi mekanda Vakıflar Satış Mağazası bulunuyor. Onun da yanında Efdalzade Camii yer alıyor. Küçük bir avlusu olan mescidin tabelasında; “Efdalzade Medresesi (mescidi) II. Mehmed ve II. Beyazıt ulemasından Efdalzade Hamiduddin efendinin şeyhülislam olduğu yıllarda yapılmıştır.” yazısını okuyoruz. Yazıdan anladığımıza göre müştemilatındaki  tarihi bina ile (altı dükkan üstte 2 kat) birlikte burası bir medrese idi. Cami açıktı. Oldukça küçük bir mescid. Esnaf için iyi. Ezan okunduğunda hemen kılabilir. Camiyi fotoğrafladıktan sonra aşağı doğru devam ediyoruz. Caddeye çıkmadan soldaki dar sokağa Malta Çarşısı Sokağına giriyoruz. Sokakta esnaf olarak demirciler hakim. Araştırmalarımızda bu dükkanlara Şekerci Han dendiğini, normalde dükkan üzerinde tek kat olduğunu, ikinci katın daha sonra atıldığını öğreniyoruz. 2011 yılında restorasyon kararı alınmış ancak henüz sonuçlanmamış. 17. yüzyılda yapıldığı kanaati güçlüdür. Kısa olan sokağı bitirdiğimizde sağa yukarı doğru Başimam sokağına dönüyoruz. Biraz sonra sol yanımızda Yedi Emirler Kabristanı, yanında küçük bir çeşme ve bitişiğinde Ali Kuşçu Mahalle Muhtarlığı binasını görüyoruz. Yedi emirler tabelasında: “Kabristanda, 1453 yılında İstanbul’un fethine katılan mutlu askerlerden (Ni’me’l Ceyş) olduğuna inanılan Buharalı yedi emirin yatığı kabul edilmektedir. Fethin 500. senesinde yenilenen kabristan içerisindeki yedi emir şunlardır: Seyyid Abdulgafur, Seyyid Abdurrahman, Seyyid Abdurrahim, Seyyid Cafer, Seyyid Hamza, Seyyid Ukayl ve Seyyid Abdülaziz’dir.”

EK 16 Nisan 2022
ÇOBAN DEDE HZ. VE BOYACIKAPISI HAZİRESİ
BOYACIKAPISI ÇEŞMESİ (restore gerekiyor)
-FATİH KÜLLİYESİ (Ek Devam)
FATİH CAMİİ HAZİRESİ
AHMET PAŞA ÇEŞMESİ-2
(hünkar mahfiline bakan cephe)
FATİH KÜTÜPHANESİ
(SULTAN I. MAHMUT KÜTÜPHANESİ)

FATİH SULTAN MEHMED HAN TÜRBESİ
—HÜNKÂR MAHFİLİ
GÜLBAHAR HATUN TÜRBESİ
GAZİ OSMAN PAŞA TÜRBESİ
Ahmet Paşa Çeşmesi-2 Kitabesi
(hazire içine bakan cephe)
Yapım Tarihi H. 1153 / M. 1740-41
1 Menbaʽ-ı cûd u atâ Hazret-i Sultân Mahmûd
Cûy-bâr-ı keremi etdi cihânı irvâ
2 İşte ez-cümle bu zîbende eser kim evvel
Gelmedi hâtır-ı eslâf-ı kirâma aslâ

DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!

(Kaynak: Kitabelerin Kitabı Fatih
E.T: 7.8.2023)

(EK 16 Nisan 2022) Ramazan ayı Fatih Camii avlusunda kitap fuarı kurulmuş. Hem kitap fuarına uğramak, hem de Emine’ye bayramlık kıyafet bakmak üzere yola çıkıyoruz. Aracımızı Darüşşafaka Caddesine park ettikten sonra Fatih Camine doğru yöneliyoruz. Bu kez Fatih Külliyesine Boyacıkapı yönünden giriş yapıyoruz. Çıkışta boyacı dükkanı olduğundan bu ismi almış. Giriş kapısının sağındaki avlu duvarına bitişik hazire dikkatimi çekiyor. Yaklaşıp asılı fotoblok tabelaya baktığımızda hazirenin Çoban Dede Hz. Boyacıkapısı Haziresi olduğunu anlıyoruz. Etrafı çevreli. Tabelada: “Rivayete göre kabirlerden biri Eskici Hasan Dede veya Çoban Dede’nin kabridir. Şöyle bir de hikayesi anlatılır. Fatih cami yapılırken, havası en uygun yer aranır. Bu doğrultuda bir çok yere ciğer asılır. Ciğerin en geç kokuştuğu mahal Fatih külliyesinin olduğu yer olduğu görülmüş. Kamulaştırma yapılır, ancak bir çoban verilen miktar yüksek olsa da yerini vermeye razı gelmez. ancak padişahtan bir ricası vardı. Kabul görürse razı olurum der. Külahını ve asasını bina olunacak caminin içine konulması ister. Fatih’te teklifi kabul eder. Böylelikle caminin temeli atılır.” Hazirenin öne bakan kısmında Boyacıkapısına bitişik aynı isimli bir de çeşme bulunuyor. Boyacıkapısı Çeşmesinin aynası kırılmış, kitabesi ve musluğu bulunmuyor. Diyanet Kitap fuarını dolaştıktan sonra, Hazire ve Türbeler kısmına yöneliyoruz. Bu kez hünkar mahfili tarafından hazireye giriyoruz. İçeri girmeden solda aynı isimli ikinci bir çeşme, Ahmet Paşa Çeşmesi göze çarpıyor. Çeşmenin 7 satır 2 sütunluk kitabesi bulunuyor. Kitabenin sol alt köşesinde diğer çeşmede olduğu gibi 1154 tarihi yer alıyor. Musluğu yerinde. (Aynı isimli bir diğer çeşme cenaze namazı kılınan avlu cephesine bakmaktadır). Fatih Sultan Mehmed Han Türbesine doğru yöneliyoruz. Türbe hakkında bilgi veren tabelanın tam arkasında hünkar mahfiline giden bir koridor bulunuyor. Yine türbenin arka kısmında camiye bitişik 3 katlı, yapı dikkati çekiyor. Bu yapı Fatih Kütüphanesi olarak bilinen diğer adıyla Sultan I.Mahmut Kütüphanesi. Kütüphane, 26 Rebîülevvel 1155 (31 Mayıs 1742) tarihinde büyük bir merasimle açılmıştır. Fatih Sultan’ın türbesi oldukça şatafatlı. Türbenin girişi geniş bir saçakla korunmaya alınmış. Saçağın tavanı oldukça süslü. Türbeden İçeri giriş yapıyoruz. İçeride Fatih Sultan Mehmed Han’ın sandukası bulunuyor. Sandukanın etrafı cam ile çevrili. Kubbe ve duvarlar oldukça birbiriyle uyumlu tam bir renk ve desen cümbüşü. Geçmişlerimizi hayır duaları ile yad edip, diğer türbelere geçiyoruz. Gülbahar Hatun Türbesi daha sade. Kesme taştan sekizgen planlı, kubbelidir. Türbede Gülbahar Hatun -Fatih Sultan Mehmed’in eşi- ve kızı Gevherhan Sultan ve iki saraylı medfundur. Haziredeki bir başka türbe Gazi Osman Paşa Türbesidir. Türbe kare planlıdır ve yüksek kubbe ile örtülüdür. Giriş cephesi mukarnaslı iki sütunun taşıdığı sivri kemerli, üst kısmı alınlık şeklinde ve bitkisel süslemelidir. Üç cephesinde birer penceresi türbenin içi oldukça sadedir. Hazirede kabirler arasında dolaşıyoruz. Kimler gelmiş kimler geçmiş. Kabirlere ibret nazarıyla bakabilsek, bir çok sorun çözülecek. Bahar ayı ile birlikte avlu yeşillikler, çiçekler ile bir başka güzel. Sessiz, sakin. Fatih Camiine gittiğinizde hazirenin arka kısımlarına gidip oturmanız tavsiye ederim. Hazirede son dönemde vefat eden İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı yapmış Kadir Topbaş’ında kabri bulunmaktadır. Hazireden Fatih Cami yeşillikler arasında bir başka güzel görünüyor.

HAFIZ AHMED PAŞA CAMİ KÜLLİYESİ
HAFIZ AHMED PAŞA CAMİ
HAFIZ AHMED PAŞA TÜRBESİ
HAFIZ AHMED PAŞA SEBİLİ
HAFIZ AHMED PAŞA ÇEŞMESİ

Başimam Sokağın sonuna kadar ilerleyerek tekrar Fatih Caddesine çıkıyoruz. Sola dönerek cadde boyunca ilerliyoruz. Bu kez sol tarafta önümüze Hafız Ahmed Paşa Camii çıkıyor. Caminin caddeye bakan kısmında Hafız Ahmed Paşanın türbesi ve sebili bulunmaktadır. Türbeyi geçtikten sonra avlu giriş kapısı bulunuyor. Kapının hemen solunda yer alan tabeladan cami hakkında bilgi ediniyoruz: “Cami, medrese, çeşme, dâru’l – kurra, sebil ve türbeden meydana gelen külliye, kitabesinden anlaşıldığı üzere H. 1004 / 1595 tarihinde Hâfız Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1648 depreminde,1782 ve 1918 yangınlarında büyük tahribata uğramış olan külliye birçok tamirat geçirmiştir.1918 yangınlarından sonra uzun süre harab halde kalmış, sebil tamamen, diğer bölümler kısmen yıkılmıştır. Cami, ortada büyük kubbeli bir kare mekan ve yanlarda küçük birer kubbeyle örtülü kare planlı bölümlerle enine gelişmiş bir şemaya sahiptir. Orta bölüm mihrap yönünde hafif taşkındır. Tamamıyla yenilenen son cemaat yerinin vaktiyle ağaç direkli ahşap bir sundurma ile çevrili olduğu mevcut izlerden anlaşılmaktadır. Minare kaidesi döneminden kalmadır. Sebilin yanında bulunan türbede caminin banisi Hafız Ahmed Paşa medfundur.” Caminin bahçesi  bulunmuyor. Direk iç avluya giriyorsunuz. Avlu revaklarla çevrelenmiş. Her bir oda bir bölüm için ayrılmış, örneğin bir oda Tashih-i Huruf Odası gibi… Hafız Ahmed Paşa IV. Murat’ın Sadaret Kaymakamı ve Sadrazamlığını da yapmıştır. Cami binaların arasında kalmış ve Fatih Camiine çok yakın olmasına rağmen cami pek tanınmıyor. Cami tek kubbe üzerine inşa edilmiş, güzel bir camii. Tekrar avludan Fatih Caddesine çıkıyoruz. Giriş kapısının yanında Hafız Ahmed Paşa Çeşmesini görüyoruz. Orijinal kitabesi bulunmuyor. Sonradan yazılan kitabede ayeti kerimeden pasaj ve meali verilmiş. “Deki Suyunuz yere batarsa söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir.?” Mermer aynası sağlam, musluğu bulunuyor. Musluğun hemen üzerinde besmele yazılmış. Çeşmeyi de fotoğrafladıktan sonra artık bugünkü gezimizi bitirmek için aracımıza doğru yol alıyoruz. Aracımızı park ettiğimiz Darüşşafaka Caddesine geliyoruz.

EK: 5 Mart 2022
AHİZÂDE LEBLEBİCİ CAMİİ
ABDURRAHİM EFENDİ MEDRESESİ
CEDİD ABDURRAHİM EFENDİ VE HAZİRESİ
NECİP BEY ÇEŞMESİ
ÇOBAN DEDE VE BEHAİ HAZİRESİ
Necip Bey Çeşmesi
Çeşmenin kitabesi;
Vesekahüm Rabbühüm şeraben tahura
Bani-i Evveli Muhammed Efendi, Ban-i Sanisi Vanlı Necib Bey
H.1328 (M.1910)
(Kaynak: https://kulturenvanteri.com/ E.T.5.3.2022)

5 Mart günü Çarşamba bölgesini gezdikten sonra Darüşşafaka Caddesi üzerinden aracımızı bıraktığımız noktaya doğru gidiyoruz. Daha önce araçla geçtiğimiz için bazı yerleri görmüş ancak fotoğraflayamamıştık. Bugün Fatih Cami yönünde yürürken sağımızda kalan Mükerrir Sokak başında Ahizade Leblebici Camiyi görüyoruz. Camiye ait tabela bulamadık. Dıştan ve içten fotoğrafladık. Avlu duvarları üzerindeki jiletli teller dışında, güzel küçük bir cami. Yine Fatih Cami yönünde bu kez solumuzda Abdurrahim Efendi Medresesini görüyoruz. Medrese halen Kur’an Kursu olarak kullanılıyor. Medresenin bahçesinde hazire bulunuyor. Hazirenin caddeye bakan dış duvarına fotoblok tabela asılmış. Bu tabelada medrese ve hazire hakkında bilgi ediniyoruz: “Cedid Abdurrahim Efendi ve Haziresi H. 1167 / M 1747 ‘de Abdurrahim Efendi tarafından yaptırılan medrese, barok ve klasik dönem mimari özelliklerini göstermekle birlikte kitabesi bulunmamaktadır. Mermer söveli basık kemerli bir avludan girilen medrese avluyu üç yönde çevreleyen “U” şeklinde bir yapıdır. Medresenin güneydoğu köşesinde yer alan hazirede 1171 / 1757 tarihinde vefat eden Abdurrahim Efendi ve bir kısım zat medfundur.” Caddenin sonuna doğru bir çeşme ve yol seviyesinden biraz yukarıda kalan hazire dikkat çekiyor. Çeşme, hazireye bitişik. Araştırmalarımızda isminin Necip Bey Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Yarım daire şeklindeki kitabesinde üstte insan suresi 21.ayetten bir bölüm, altta ise tek satır, 2 sütun daha küçük puntolarla çeşmenin ilk ve son banilerinin isimleri yazıyor. Çeşme H.1328 tarihinde, ikinci banisi Necip Bey tarafından yenilenmiş. Çeşmenin ayna kısmı Süleyman Mührü ve iki selvi ağacı arasında yer almış. Çeşmenin musluğu bulunmuyor. Bitişiğindeki Çoban Dede ve Behai Haziresi bakımlı görünüyor. Fotoblok tabelasında: “Türbe bugünkü yerine sonradan nakledilmiştir. Nereden nakledildiği tam olarak bilinmemektedir. Ancak 1940 yılına ait bir Encümen Arşivi belgesinde Çoban Çavuş Türbesi ile ilgili “Fatih devri ricalinden Çoban Çavuş Türbesi ve Ahizade Leblebici Mescidi mezkur yol üzerinde iken yolun genişletilmesi sebebiyle bu iki bina yıktırılmış Çoban Çavuş Makberesi ve türbesinin içinden çıkan bakaya Behai Haziresine getirilerek sed kenarına tespit edilmiştir.” denmektedir. Hazirede medfun bazı zatlar Şeyhülislam Behai Efendi, Mustafa Asım Efendi, Mustafa Efendi…”

EK (19 Şubat 2022):
Hacı İsmail Ağa Çeşmesi
Yapılış Tarihi: H.1235 / M.1819-1820

Kitabesi;
Sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât
Ser-bevvâbîn-i Dergâh-ı Âli Emîn-i Surre-i
Hümâyûn el-Hâc İsmail Ağa

HACI İSMAİL AĞA ÇEŞMESİ
EK (19 Şubat 2022): Bugün dönüş yolunda geçen haftaki Ali Kuşçu – Cibali durağımızda göremediğimiz Hacı İsmail Ağa Çeşmesini görüyoruz. Binaların arasında kalmış olan çeşme H 1235 tarihinde yaptırılmış. Restore edilmeyi bekleyen çeşmenin 3 satırlık kısa kitabesi bulunuyor. Musluğu bulunmayan çeşmeyi telefonun şarjının bitmesi sebebiyle ancak 2 fotoğraf karesi çekebiliyorum. Çeşme, Yeniçeri ocağı kapıcıbaşılarından Surreemini İsmail Ağa tarafından 1819 yılında yaptırılmış. Bugün güzel bir gün oldu. Bölgede az bir kısım kaldı gezmediğimiz. İnşaallah bir sonra durakta eksik kalan parçaları tamamlayarak bu bölgeyi bitireceğiz. Not: Bölgeye 10.9.2023 tarihinde yaptığımız gezide İsmail Ağa Çeşmesinin restore edildiğini görmekten büyük bir mutluluk duyduk. Fatih Belediyesine teşekkür ediyoruz.

EK: 7 Temmuz 2024 – Pazar EKSİK KALAN CAMİLERİ TAMAMLIYORUZ

PİRİNÇÇİ SİNAN CAMİİ
PİRİNÇÇİ SİNAN CAMİİ HAZİRESİ
ve PİRİNÇCİ SİNAN AĞA KABRİ

Bugün yine eksik kalan camilerimizi tamamlamak üzere yola çıktık. Nişanca bölgesindeki Havuzlu Mescid sonra, Vefa bölgesindeki Hoca Gıyaseddin Camii ve Sarı Beyazıt Cami. Şimdi Ali Kuşcu-Cibali Gezi Güzergahına ekleyeceğim Pirinçci Sinan Ağa Camini görmek üzere Fevzipaşa Caddesinde Edirnekapı yönünde ilerliyoruz. Rutin güzergahımız olan Yavuz Selim Caddesine dönüyoruz. İlk sokaktan sağa Yedi Emirler Sokağına döndüğümüzde hemen sağda Pirinçci Sinan Camii önümüze çıkıyor. Arabayı park etmek sorun. Bu kez ilk defa yolun ortasında dörtlüleri yakarak aracı bırakıyorum. Hızlıca camiyi gezip geri dönüyorum. Dönünceye kadar hiçbir araç sokağa girmemesi benim için nasip oldu. Bir sıra kırmızı tuğla bir sıra beyaz rengiyle halka halka minaresi dikkat çekiyor. Cami açıktı. Avlu kapısının sağında pirinçten yapılan tabelada cami hakkında bilgi verilmiş: “Fatih Sultan Mehmet Han’ın madeni Pirinçbaşısı olan Hacı Sinan Ağa (ö. 1504) tarafından yaptırılmıştır. Vakfiyesi ve mahallesi olan olan Pirinçci Sinan Mescidi, yanıp yıkıldığı afetlerin ardından tekraren inşa edilmiştir. Mahallenin adı Pirinçci Sinan ve muhitin adı Küçük Karaman’dı. Pirinçci Sinan Ağa, Halveti şeyhlerinden Şeyh Süleyman Efendi (ö. 1574), Kadı Ali Efendi (ö.1629) ve bir kaç ismin kabirleri mihrab önündeki hazirededir. 19. yüzyılda peşpeşe gelen afetler sebebiyle harabeye dönüşen cami on yıllarca metruk kalmış ve kısmen işyeri olarak kullanılmıştı. 1963’de hayırseverlerin ve Vakıflar’ın yardımlarıyla yeniden yapılırcasına tamir ve ihya edilerek ibadete açılmıştır. Yakın ve uzaktaki hayırsever cami cemaatinin desteğiyle cami, avlu ve hazirenin esastan yenilendiği, şadırvan, eğitim ve hizmet binasının tesis edildiği büyük çaplı tamirat 2013’te tamamlanmıştır.” Caminin avlusunda abdest alma yeri oldukça temiz, düzenli, turkuaz renkli fayanslar ve ara ara motiflerle süslenmiş. Girişteki kitabenin aynısı burada da var. Tabelanın üstünde ikinci bir tabelada şöyle yazıyor: Bu mekan “edep mahallidir” sigara içilmez! Caminin içi de bakımlı. Renk tonları uyumlu. Tavanda kubbe bulunmuyor. Düz ve sade. Sadece kenarlarda ince bir kuşak, avizenin etrafında tezhib ve ayet kuşağı yer alıyor. Caminin avlusunda hazire var mı diye bakıyorum göremiyorum. Camiden çıkıp yolun ortasında bıraktığım aracımıza doğru ilerlerken caminin solunda apartmanla arasında dar bir koridorda yer alan Pirinçci Sinan Camii Haziresini gözümüze takılıyor. Hazire, cami boyunca uzanıyor. 10-15 arası kabir bulunuyor. Bir kabrin etrafı demir korkulukla çevrelenmiş. Çevreli olan kabir caminin banisi Pirinçci Sinan Ağa Kabri olarak notlarımıza alıyoruz. Hazireyi fotoğrafladıktan sonra hızlıca aracımıza geçiyoruz. Eksik kalan camilerden Hammami Muhyiddin Camiini görmek üzere Atikali-Dervişali gezi güzergahına doğru rotamızı çeviriyoruz.

BAZI SOKAK İSİMLERİ

GEZİ GÜZERGAHI: -ŞEYH RESMİ CAMİİ (Şeyhülislam Mehmed Cemaleddin Efendi Camii), -ŞEYHÜLİSLAM MEHMED CEMALEDDİN EFENDİ CAMİİ ÇEŞMESİ, -YENİÇEŞME MEDRESESİ (Restorasyon), -HACE-İ RAKIM EFENDİ CAMİİ (Perşembe Tekkesi Camii), -KADIÇEŞME PARKI, -FATİH BELEDİYESİ MÜFTÜALİ SEMT KONAĞI, -MUSTAFA MUSLİHİDDİN CAMİİ (Yarhisar Camii), -FATİH BELEDİYESİ KADIÇEŞME EĞİTİM BİRİMİ, -KADI ÇEŞMESİ HAZİRESİ, -KADI ÇEŞMESİ, -ŞEYHÜLİSLAM MUİD AHMED EFENDİ MEDRESESİ (Harabe), -GELENBEVİ ANADOLU LİSESİ, –PİRİ MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ (Kalıntı), -PİRİ MUSTAFA PAŞA HAMAMI (Kalıntı) -SİNAN AĞA CAMİİ, –ÇAYIRLI KÜTÜPHANESİ (Restorasyon Bekliyor), –ÇAYIRLI MEDRESESİ (Kalıntı yok), -DAMAD MEHMET EFENDİ MEDRESESİ (Kalıntı yok) -HACI FERHAD AĞA CAMİİ, -HACI SÜLEYMAN BEY İLKOKULU, -HACI FERHAD AĞA TÜRBESİ, –HACI FERHAD AĞA SIBYAN MEKTEBİ (Restorasyon Bekliyor), -HACI ARİF AĞA ÇEŞMESİ, –HAYDAR PAŞA MEDRESESİ (Harabe – Restorasyon Bekliyor), –HAYDAR PAŞA HAMAMI (Harabe – Restorasyon Bekliyor), –BIÇAKÇI ALAADDİN CAMİİ ÇEŞMESİ (5 Yüzlü) (Restorasyon Bekliyor), –BIÇAKÇI ALÂADDİN CAMİİ, –HAYDAR PAŞA ÇEŞMESİ (Restorasyon Bekliyor), -DİVİTDAR KEKLİK MEHMED EFENDİ CAMİİ, -OYUN PARKI, -TARİHİ KALINTI, –HASAN BABA TÜRBESİ, –HASAN BABA PARKI, -ESKİ İMARET CAMİİ (Restore ediliyor), -ŞEYH ALİ HAZRETLERİ KABRİ, -SANKİYEDİM CAMİİ, -MANİSALI MEHMED PAŞA CAMİİ, -ATPAZARI TEKKE HAZİRESİ, -AKŞEMSEDDİN İMAM HATİP ORTAOKULU, -29 MAYIS İLKOKULU, -ŞEYH SÜLEYMAN MESCİDİ, -HACI EYÜPZADE ŞÜKRÜ BEY ÇEŞMESİ, -AT PAZARI MEYDANI, –FATİH KÜLLİYESİ (—TÜRBE KAPISI, —HAZİRE AVLU KAPISI (Fatih Türbesi Sk), —GÜLÜSTÜ SULTAN TÜRBESİNAKŞİDİL VALİDE SULTAN SIBYAN MEKTEBİ, —NAKŞİDİL VALİDE SULTAN ÇEŞMESİ (İMARET ÇEŞMESİ), —NAKŞİDİL VALİDE SULTAN TÜRBESİ, —NAKŞİDİL VALİDE SULTAN SEBİLİ, —RÜŞTİYE MEKTEBİ (Fatih İmam Hatip Ortaokulu), —TABHANE, ÇORBACI KAPISI), -MEHMET ÇELEBİ CAMİİ, -BOZDOĞAN KEMERİ (Restorasyon), -İTFAİYE ŞEHİTLERİ CAMİİ, -SARAÇHANE PARKI, -HAVA ŞEHİTLİĞİ PARKI, -TEYYARE ŞEHİTLERİ ANITI, FATİH ESKİ BELEDİYE BİNASI, –FATİH CAMİİ KÜLLİYESİ-Devam (FATİH CAMİİ, —AHMET PAŞA ÇEŞMESİ-1, (cenaze kılınan avluya bakan cephe), —SAHN-I SEMAN MEDRESELERİ, —GÜNEŞ SAATİ, — SU DEPOSU (YANGIN HAVUZU – MAKSEM) VE ÇEŞMELERİ, —FATİH KARAKOLU (FATİH İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ),—BÖREKÇİ KAPISI, —MEHMET EMİN AĞA ÇEŞMESİ), -II. MAHMUT HAN SEBİLİ ve ÇEŞMESİ (Alicenab Kadın Sebili), –EFDALZADE CAMİİ, -ŞEKERCİ HAN, -ALİ KUŞÇU MAHALLE MUHTARLIĞI, –YEDİ EMİRLER KABRİSTANI
EK10 Eylül 2023: MEHMET EMİN AĞA ÇEŞMESİ
EK 16 Nisan 2022: –ÇOBAN DEDE HZ. VE BOYACIKAPISI HAZİRESİ, –BOYACIKAPISI ÇEŞMESİ (restore gerekiyor), -FATİH KÜLLİYESİ (Ek Devam) (—FATİH CAMİİ HAZİRESİ, —AHMET PAŞA ÇEŞMESİ-2 (hünkar mahfiline bakan cephe), —FATİH KÜTÜPHANESİ (SULTAN I. MAHMUT KÜTÜPHANESİ), —FATİH SULTAN MEHMED HAN TÜRBESİ, —HÜNKÂR MAHFİLİ, —GÜLBAHAR HATUN TÜRBESİ, —GAZİ OSMAN PAŞA TÜRBESİ), –HAFIZ AHMED PAŞA CAMİ KÜLLİYESİ (—HAFIZ AHMED PAŞA CAMİ, —HAFIZ AHMED PAŞA TÜRBESİ, —HAFIZ AHMED PAŞA SEBİLİ, —HAFIZ AHMED PAŞA ÇEŞMESİ)
EK: 5 Mart 2022: -AHİZÂDE LEBLEBİCİ CAMİİ, -ABDURRAHİM EFENDİ MEDRESESİ, -CEDİD ABDURRAHİM EFENDİ VE HAZİRESİ, -NECİP BEY ÇEŞMESİ, -ÇOBAN DEDE VE BEHAİ HAZİRESİ
 EK (19 Şubat2022): -HACI İSMAİL AĞA ÇEŞMESİ
EK: 7 Temmuz 2024 – Pazar: PİRİNÇÇİ SİNAN AĞA CAMİİ, –PİRİNÇÇİ SİNAN AĞA CAMİİ HAZİRESİ VE PİRİNÇCİ SİNAN AĞA KABRİ