YEDİKULE KAPISI
![]() |
| Yedikule Kapısı Çıkış kapı üzeri Kitabe H. 1137 / 1724-25 1 Esâs-ı saltanat-ı Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis kim Binâ-yı şân ü şevket devr-i adlinde metîn oldu 2 Penâh-ı mülk ü millet mültecâ-yı din ü devlet kim Zamânında memâlik mekr-i düşmândan emîn oldu 3 Nice âsâr da nâm aldı ez-cümle zamânında Sitanbul kalʽası taʽmîr olup fass-ı nigîn oldu 4 Vezîr-i aʽzâmı dâmadı İbrahim Paşaya Edip fermân o da yaptırdı ammâ dil-nişîn oldu 5 Husûsâ emri ile ol hıdîvv-i heft-iklîmin Bu dergâh-ı muallâ cümleden bâlâ-terîn oldu 6 Utârid levh-i çerhe Vehbîyâ resm etti târîhin “Yedikule Kapısı hem-çü tâk-ı heftümîn oldu” H. 1137 / 1724-25 |
| 1 Sultan 3. Ahmet Han’ın saltanatının temeli ki şan ve azamet binası, adaletli devrinde sağlamlaştı. 2 O, ülkenin ve milletin korunağı, din ve devletin sığınağı olduğundan devrinde memleketin her yanı düşmanın tuzaklarından korundu. 3 Devrinde pek çok eserler de yapıldı; mesela İstanbul surları tamir edilip göz bebeği oldu. 4 Veziriazamı İbrahim Paşa’ya emredince o da yaptırdı ve pek güzel oldu. 5 Özellikle o yedi iklimin padişahının emriyle bu yüce dergâh hepsinden gösterişli oldu. 6 Ey Vehbî, Utarid, felek sayfasına tarihinişöyle yazdı :“Yedikule Kapısı, yedi katlı felek takı gibi oldu.” (Kaynak: Kitabelerin Kitabı Fatih E.T: 18.10.2024) |
18 Ekim 2024 Cuma günü Yedikule Kapısından çıktığımda, kapıya yönelip baktığımda 6 satır-2 sütun kitabe dikkatimi çekti. Kitabe H. 1137 / 1724-25 tarihli. Sultan 3. Ahmet Döneminde surların tamirinden sonra bu kitabe konmuş. Yedikule Kapısından çıkışta sağda mahzun bir kabir sizi karşılar. Mezarın kenarındaki uzun zaman önce konmuş mermer tabelada: “Merhum Fatih Devri şehitlerinden bir zat, başka bir irvayete göre de Yusuf Dede’dir. Ruhuna Fatiha İST.B.Ş. BEL. BŞK” yazısını okuyoruz.




| 3- Yedikule Kapısı Bugün bir semte de adını veren ve Osmanlı Devleti zamanında hazine ve zindan olarak kullanılan Yedikule Hisarı’nın Altın Kapı’ya göre çok daha mütevazı olan kapısı Yedikule Kapısı’dır. Altın Kapı gibi bir protokol kapısının halk tarafından kullanılamayacağını düşünürsek burada insanların gündelik giriş çıkışları için bir kapının inşa edilmesi elzemdi. Bazı araştırmacılarca fetihten sonra yapıldığı iddiasının aksine İhtifalci Mehmet Ziya Bey İstanbul ve Boğaziçi adlı mufassal eserinde, tuğla kemerinin Bizans surlarının kemerleriyle uygunluk gösterdiğini söyleyerek Bizans döneminde inşa edildiğini bildirir. Zaten buradaki tarihi eserler de göz önünde bulundurulduğunda bahsi geçen yerde fetih öncesinde de bir kapı olması çok doğaldır. Kapının batı cephesi, beden duvarından hafifçe öne çıkan dikdörtgen bir çerçeve içine yerleştirilmiştir. Kapı boşluğunun iki yanında bulunan plasterlerin üzerinde taş korniş bulunmaktadır. Bu sıvanın üzerinde başlık oluşturan kornişin üzerine 1,5 tuğladan sivri kemer oturmaktadır. Kemerin içteki bir tuğlalık kısmı çökertilmiş, üzerindeki kesme taş örgülü yüzey ince bir kornişle son bulmaktadır. Doğu cephesinde kapı boşluğu üzerinde çift sıra tuğlayla oluşturulan hafif basık bir kemer bulunmaktadır. Kapının bugünkü hali tam bir Türk eseri hüviyetindedir. Nitekim üzerindeki kornişe ve tuğla kemere göre daha içerde olan alın kısmında bulunan mermer kitabe Sultan III. Ahmed’e aittir. Anlaşılan o ki eskiden yapılan kapı değiştirilerek yeniden dizayn edilmiştir. Kapının sur içerisine bakan tarafında eski fotoğraflarda gördüğümüz iki kanatlarını açmış bir kabartmada Bizans kartalı motifi bulunmaktaydı. Ancak bugün yerinde olmayan bu kabartmanın sadece yuvası ve bu yuvanın üzerinde duvar içine gömülüş dört sütun gövdesinin dışarı taşan uçları görülmektedir. Mermer kartal kabartması, 2009 yılındaki yerel seçimlerin öncesinde buraya asılan bir bez afişin arkasında kalmış ve bu sırada çalınmıştır. Seyyid Vehbi’nin hattı ile yazılan altı satırlık Sultan III. Amed dönemine ait tarih düşürülen tamir kitabesi şöyledir: ……. …… Kitabının ilk cildini 1920’lerde yazan İhtifalci Mehmet Ziya Bey kitabenin üstünde taştan güllelerin de o tarihlerde bulunduğunu söylemektedir. yüzyıl İstanbul’u ile ilgili güzel bir kitap yazan Kömürcüyan, Yedikule kapısının karşısında Rum alfabesiyle Türkçe yazan ve Karamanlılar olarak adlandırılan insanların mezarlığı olduğunu söyler. Ayrıca bu kapının yakınında “Tokat” denilen bir hendeğin olduğunu ve halkın kış ihtiyacı için sığır ve ineklerinin burada satıldığını söyler. Bu hayvanların etinden nefis sucuk ve pastırmaların yapıldığını da ekler. Bu bölüm, Kara Tarafı Sur Kapıları başlığı altında Fatih GÜLDAL tarafından kaleme alınmıştır. Kaynak: Dersaadet’in Sur Kapıları, Editör; Yusuf ÇAĞLAR, Metinler; Semavi EYİCE, Süheyl ÜNVER, Fatih GÜLDAL, Ömer Faruk ŞERİFOĞLU, Proje Koordinasyon; SUR ÇELİK KAPI |

