CEDİD ALİ PAŞA MEDRESESİ – Semiz Ali Paşa Medresesi

Fevzi Paşa Caddesine çıkarak Fatih Cami yönünde ilerliyoruz. 50 metre sonra solumuzda dört tarafı kubbeli yapılarla çevreli, içerisinde avlusu olan Cedid Ali Paşa Medresesini gördük. Medrese halen bir STK tarafından kullanılmaktadır. İlgili STK’nın web sitesinde Medrese hakkında şu bilgiler verilmiş: “Kanuni Sultan Süleyman dönemi (1520-1566) sadrazamlarından Semiz Ali Paşa tarafından bir külliyeye bağlı olmadan yaptırılmış medresedir. Mimar Sinan’ın eserleri arasında yer alan medresenin kitabesi bulunmamaktadır. Tarihi kaynaklara göre 966/1558 de medreseye müderris atanmış ve derslere başlanmıştır. Mimar Sinan tarafından 1550-1560 arasında yapılan Süleymaniye Evvel ve Sani, Cafer Ağa, Sultan Selim Medreseleri ile ortak mimari özellikler gösteren yapıda hücreler avluyu “U” oluşturacak biçimde üç yönde sarmaktadır. Avlu, enine gelişmiş dikdörtgen planlıdır. Avlunun giriş yönünde hücre bulunmaktadır. Toplam 15 hücre kuzeybatı, güney doğu ve güney batı yönlerinde avlu çevresine dizilmişlerdir. Dershanenin batısındaki ilk hücreyle köşe hücresi arasında bir eyvan oluşturulmuştur. Dershanenin bir yanında, güneybatı ve güneydoğu hücre dizileri arasında yerleştirilen tonuzlu bir geçitle yan bahçeye ulaşılmaktadır. Kare planlı dershane, pandantifli bir kubbeyle örtülüdür. Kütlesi Üsküdar Mihrimah Sultan Medresesinde olduğu gibi iki yandaki geçitlerle hücrelerden ayrılmıştır. Avluya açılan anıtsal girişinden başka iki tanede yandaki revaklara bağlantı kapısı vardır. Güneybatıda kumşi yapılar bulunması, bu cepheye yalnız üst pencere açılmasını etkilemiş olmalıdır. Diğer cephelerde iki alt, bir üst pencere bulunmaktadır. Beden duvarı revaklarla aynı hizaya, avlu cephesine doğru çekilen dershanenin bu yöndeki biçimlenişi alışılmış kalıpların dışına çıkmaktadır.Mukarnaslı portal ve iki yandaki Bursa kemerli pencere nişleri cepheyi zenginleştirmektedir. Dershane önünde sütunlara oturan saçak düzeni örnekleri yaygındır; Ancak burada değişik bir ayrıntı uygulandığı eliböğründelere oturan ahşap bir saçak var olduğu, kalan izlerden anlaşılmaktadır. Dershane kubbesini taşıyan kemerlerden kuzeydoğu yönünde olanın çizgisel olarak avlu cephesine yansıtılması da dershanenin avlu cephesine özellik kazandıran diğer bir ayrıntıdır. Dekoratif mermer işçiliği, hat sanatı gibi bezeme öğeleri de anıtsal yapı ve pencere ayrıntılarında odaklaşmıştır. Medresesinin avlu cephelerinde özenli küfeki taşı işçiliği vardır. Diğer cephelerde malzeme ve işçilik kalitesi daha düşüktür. Dershanenin yan ve arka cephelerinde bir sıra taş, iki sıra tuğla almaşık örgü uygulanmıştır. Hücrelerin dış cepheleri kaba yönü taşla örülmüştür. Kare planlı ayaklara oturan üstten teğetli kemerlerle oluşturulan revaklar, güneydoğu, güneybatı ve kuzeybatı yönlerinde sivri çapraz tonozla giriş yönünde kubbeyle örtülüdür. Hücrelerin tümü kubbelidir. Her hücrenin dışa açılan tek penceresi bulunmaktadır. Küfeki blokları ile çevrelenen pencere boşluklarının üzerine tuğla hafifletme kemerleri yer almaktadır. Çatı suları çörtenlerle dışarı akıtılmaktadır. Güneydoğu ve kuzeybatı revaklarının örtüleri avluya, hücre dizilerinin çatıları dışarı doğru eğimlendirilmiştir. Dershanenin iki yanındaki hücrelerin eğimleri ise güneybatı yönündedir. Bacaların tuğladan örülen kare planlı gövdelerinin üstü kurşun şapkalarla korunmuştur.” (Kaynak: https://www.bilimveinsanvakfi.org.tr/ (E.T.: 20.5.2023)

Kapalı olduğundan dıştan fotoğraflamakla yetindik.