AYA KİRYOKİ KİLİSESİ
Camiyi geçtikten hemen sonra solda restore edilmiş veya edilmeyi bekleyen 2-3 katlı evler yer alıyor. Evlerin karşısında yüksek duvarlarına rağmen kilise yer alıyor. Kilisenin adı Aya Kiryoki Kilisesi. Dışarıdan bakımlı gözüküyor. Kemerlerde kullanılan kiremit rengi oldukça uyumlu. Sokak boyunca avlu duvarı da kiremit rengine boyanmış. Muhtemel orijinal değil. Sağ tarafımıza kiliseyi alarak sokağın köşesine kadar ilerleyerek Gedikpaşa Caddesine ulaşıyoruz. Kilisenin burada köşede de bir avlu kapısı bulunuyor. Kapının hemen yanında belediyeye ait çöp konteynırları bulunması hayret verici bir durum. Hem görüntü açısından, hem de mabedin -kullanılmıyor bile olsa- avlu kapısına konmamalıydı. Gedikpaşa Caddesi cephesinde avlu duvarı orijinal yapısında korunmuş. Bu cepheden bakıldığında kubbe yapısı aynen cami kubbe yapısına benziyor. Doğal olarak kültürler mimari olarak ta birbirinden etkilenmiş. Komplekse kapılmaya gerek yok. Çünkü ilim sırf bir gurup ya da milletin elinde tekel değildir. İlk insandan günümüze bir birikim içerir. Önemli olan onu kendi kodlarına uygun formatlayabilmek, geliştirebilmektir. Sultan Ahmet’in ihtişamı Ayasofya rakip değil, mimarinin bizler eliyle geldiği üst noktayı gösterir. Gedikpaşa Caddesinden -Kiliseyi sağımıza alarak aşağı doğru Kadırga Limanı Caddesine iniyoruz. Kilise bu cadde üzerinde iki katlı alt katı dükkanlarla devam ediyor. Genel olarak Kiliseler bir çok yapıdan oluşuyor. Kilise, yemekhane, okul, konferans salonu gibi.