LALELİ CAMİİ

LALELİ CAMİİ
İnşa Tarihi:
Banisi:
Adres: ….Mahallesi
Yeniden Tamir / İnşa Tarihi:
Kitabesi (Osmanlıca Türkçesi):
Tabelası: Mevcut

Ordu Caddesinde aşağı doğru yürüyüşümüze devam ederken sağda Laleli Camii ihtişamıyla göze çarpıyor. Minarelerinin inceliği ile 18. yüzyıl dönemi olduğunu tahmin ediyoruz. Caminin altında cadde boyunca dükkanlar sıralanıyor. Caminin bu yöndeki girişi sokağın tam köşesinden (Ordu Cad-Fethibey Cad) yüksekçe bir kapıdan yapılıyor. Kapının her iki yanında, kapının bir parçası olarak birer çeşme Laleli Camii Çeşmesi yer alıyor. Çeşmeler ayaklı lavabo gibi ergonomik ve estetik bir şekilde inşa edilmiş. Sağdaki çeşmenin kitabesinde besmele yer alırken diğer çeşmenin kitabesinde Nahl suresi 69.ayetten bir bölüm yer alıyor (“İnsanlar için şifadır”). Kapı girişinin üzerinde ise tek satır 3 sütun kitabe yer alıyor. Başta Allah buyuruyor ki, sonda ise Allah doğru söyledi anlamında “Sadakallahülazim” ibaresi, ortada ise ayeti kerime geniş bir şekilde yer alıyor. Laleli Cami Külliyesine ait unsurların kitabelerinde diğer camilerden farklı olarak tamamıyla ayeti kerimelerden bölümler yer almış. Avlu kapısı girişinde bulunan prizma tabelada Laleli Cami hakkında şu bilgiler yer alıyor: “Adını yakınındaki Laleli Baba Türbesinden ya da Laleli Çeşmesinden almaktadır. III. Mustafa döneminde Koca Ragıb Paşa’nın sadrazamlığı sırasında 1760-1763 yılları arasında inşa edilmiştir. Bazı kaynaklarda sol minarenin yapıya altı yıl sonra eklendiği ifade edilmektedir… Avluya üç yönden merdivenle ulaşılır. Beşi son cemaat yerini örten toplam 18 kubbeli avlunun ortasında şadırvanı bulunur. İki yanda yer alan minarelerden güneybatıdaki, avlu duvarıyla bütünleşirken, diğeri yapıya sonradan eklenmiştir. Hünkâr mahfiline çıkan rampa da yapıya bu kritik noktada eklemlenir. Caminin zeminden yükseltilmiş ana kitlesi sekizgen şemanın değiştirilmesiyle bugünkü biçimini almıştır…” Caminin avlusunu dolaşıyoruz. Külliyelerde olduğu gibi birçok yapı görüyoruz. Medrese, türbe, sebil, çeşmeler ve imaret gibi yapıların yanında İslam Ansiklopedisinin ilgi maddesinde yazılanlara göre külliyeye mumhâne ve sonradan muvakkithâne de ilâve edilmiştir. Avlu içerisindeki yapılardan biri -imarethane- halen bir STK tarafından kullanılmakta olup, burada Kur’an-ı Kerim’i Doğru ve Güzel Okuma Tashih-i Huruf Kursu verildiğine dair tabelayı okuyoruz. İmarethane giriş kapısının üzerinde -binanın kullanımına uygun olarak- insan suresi 8.ayeti kerime yer alıyor (“Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler”). Camiye diğer girişinden bakıldığında üç katlı yapı gibi gözüküyor. Yüksekçe merdivenle birinci girişe ulaşılıyor. Giriş kapısını üzerinde kelime-i tevhit yazısı, üzerinde 2 ayrı parçadan oluşan mermer sütun ve zemin yer alıyor. Bu tür bir cami girişine şu ana kadar rastlamadık. Çok estetik mi bilemiyorum? Cami avlusu ile hazire arasında bir koridor uzanıyor. Ordu Caddesine doğru yokuş aşağı inen koridorun sağ tarafında ayrı bir avlu içerisinde Sultan III. Mustafa Han Haziresi yer alıyor. Hazire girişinde Sultan III. Mustafa Han Türbesi isminin yer aldığı tabela dikkatimizi çekiyor. Hazireye girmeden avlu kapısından Ordu Caddesine çıkıyoruz. Yüzümüzü avlu giriş kapısına döndüğümüzde kapı üzerinde “Ey Mutmain olan nefis. Razı olmuş olarak Rabbine dön.” ayeti kerimesini okuyoruz. Girişin hemen solunda Sultan III. Mustafa Han Sebili ve türbenin caddeye taşmış kısmı yer alıyor. Sebil 5 pencereden oluşuyor. Her bir pencere üzerinde tek sütun, 2 satırlık kitabe yer alıyor. Kitabelerin tamamında şifa ile ilgili ayeti kerimelerden bölümler yer alıyor. Sultan III. Mustafa Han Haziresine giriyoruz. Bu alanda III. Mustafa Han’a ait ongen planlı türbe ve bahçedeki üstü açık diğer kabirler yer alıyor. Türbenin bahçesinde Adilşah Kadın Kabri bulunuyor. Adilşah kadının çerkez asıllı ve Sultan III. Mustafa’nın eşi olduğu öğreniyoruz. Türbenin girişinde yer alan Sultan III. Mustafa Han Türbesi bilgilendirme panosundan şu bilgileri okuyoruz: “26. Osmanlı padişahıdır, III. Ahmed ile Mihrişah Emine Sultan’ın oğludur. Cihangir mahlasıyla şiirler yazmıştır. 1776 İstanbul depreminden sonra harap olan Fatih ve Eyüp’te şehri yeniden imarında büyük rol oynamıştır. Türbede, Sultan III. Selim, Şehzade Mehmed, Fatma Sultan, Sultan III. Mustafa, Mihrimah Sultan, Mihrişah Sultan, Hibetullah Sultan ve Naime Sultan ilk ve son hariç diğer medfunlar III. Mustafa’nın oğlu ve kızlarıdır. Türbe içerisinde birisi küçük -çocuk yaşta vefat- diğerleri normal dört sanduka bulunmaktadır. Türbe çinileri ile göz dolduruyor. Pencerelerin üzerinde türbeyi içten dolaşan bant şeklinde ayeti kerime yer almış. Hazire bahçesinde kitabesi olmayan tek bir çeşme bulunuyor. Çeşmeyi Sultan III. Mustafa Han Çeşmesi olarak isimlendiriyoruz. Türbeden çıktığımızda türbe avlusunun penceresini ortalayacak şekilde, pencerenin her iki yanında üstten kemerle birbirine bağlı Adilşah Kadın Çeşmelerini görüyoruz. Çeşme kemer üzerinde 2 satırlık kitabesi bulunuyor. Çeşmeler Hicri 1219 tarihinde (M.1804-1805) hazirede medfun olan Âdilşah Kadın tarafından yaptırılmıştır. Son olarak bu çeşmeleri fotoğraflayarak, bugünkü gezimizi sona erdiriyoruz. (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisinin LÂLELİ KÜLLİYESİ maddesine bakılabilir (E.T:14.4.2022)