KÜRKÇÜBAŞI CAMİİ

KÜRKÇÜBAŞI CAMİİ
İnşa Tarihi:
Banisi:
Adres: ….Mahallesi
Yeniden Tamir / İnşa Tarihi:
Kitabesi (Osmanlıca Türkçesi):
Tabelası: Mevcut

Kürkçübaşı Çeşmesi Sokağının tam köşesinde yeni yapılmış veya restorasyonu yeni tamamlanmış küçük bir camii görüyoruz. Kürkçübaşı Camii. Caminin avlu kapısı açık. Avludan içeri giriyoruz, ancak camii kapısı kapalı. Caminin pencereleri yüksekçe. Camdan içerisinin fotoğrafını çekiyorum. Cami tabelasında: “Banisi Kanuni Sultan Süleyman’ın Kürkçübaşısı Ahmet Şemsettin Bey’dir. Bu cami dışında İstanbul’da iki mescidi daha vardır. Bu bölgede 1520 yılında yapılan ilk büyük cami olduğu için mahalleye de ismini vermiştir. 1892 yılındaki yangında yanmıştır. 14 şubat 1309 / 1894 yılında Osmanlı Arşivlerinde bulunan projesi tekrar çizilmiştir. Fakat 1894 büyük depreminde çok sayıda cami yıkılınca tekrar  yaptırılamamıştır. Arsanın üçte ikisi Cumhuriyet döneminde satılmıştır. Cami 2017 yılında İbrahim Çetin tarafından 1894 yılındaki proje ölçülerine göre ihya edilmiştir.” yazısını okuyoruz. Caminin bahçe duvarları jiletli tel ile çevrili. Daha önce de yazmıştım çirkin bir görüntü. Burada bir adım daha ileri gidilmiş giriş kapısının alt kısmı da jiletli tel ile çevrilmiş. Yani -Allah korusun- yanlışlıkla ayağınız kapıya değmeye görsün en azından pantolon veya ayakkabınızın zarar görmesi içten bile değil. Hangi akla ziyan bu jiletli teli kapının alt kısmına koymuş anlamak mümkün değil. Eğer kedi girmesin diye ise bu daha da vahim bir durum. Caminin avlusu yüksekçe bir konumda. Bir çok fotoğraf çektikten sonra avlu kapısındaki jiletli tele takılmadan dikkatle çıkıyorum. Caminin hemen yanında bir çeşme var. Ancak kullanılmıyor. Musluğu yok. Çeşmenin ismi Kürkçübaşı Çeşmesi. Yani sokağın başında bulunan çeşme sokağa isim olmuş. Sonunda çeşmeyi bulduk. Çeşme apartmanın hemen önünde olduğu için çeşmenin üst kısmı çiçeklik olarak kullanılıyor. Caminin karşısındaki tekel tabelası ise ortama hiç mi hiç uymamış. Camiye mesafesi göz ardı edilmiş. Nasıl ruhsat almış bilmiyorum.