İSMAİLAĞA CAMİİ

İSMAİLAĞA CAMİİ
İnşa Tarihi:
Banisi:
Adres: Balat Mahallesi
Beyceğiz Kuyusu Sokak No: 16
Fatih / İstanbul
Yeniden Tamir / İnşa Tarihi:
Kitabesi (Osmanlıca Türkçesi):
İsmail Ağa Cami
Cümle Kapısı Üzerindeki Kitabe

1 Teâlallâh zihî raʻnâ binâ nev câmiʻ-i vâlâ
Menâr-ı nûr-ı rahmet cilve-gâh-ı şâhid-i takvâ

2 Tazarruʻ-gâh-ı mevcudât-ı âlem dense lâyıktır
Ki her bir revzeni bir dest-i tâatkâr eder iʻma

3 Değildir çâkî-i mihrâbı tarf-ı kıble-gâhından
İcâbet râhı açmış sâlik-i takvâ için gûyâ

4 Nice âvîze etmez ona kendin beyzaiyye kim
Sirâcı olmak için mûmdur mihr-i cihân-ârâ

5 Hudâyâ iki âlemde saʻâdet bula bânîsi
Eğerçi kadr-i ecrin etdi nass men bi-innemâ

6 Bunun gibi nice hayrâta yâ Rabbi muvaffak kıl
Hezârân câyı Allah eylesin takvâ için ihyâ

7 Çıka tâ kim hatîb-i mihr-i enver minber-i çerhe
Ola mahfel-güzîn-i naʻat-hânı tasliyet-pîrâ

8 İkâmet eyleyüb dâʻim salât-ı cumʻa-i şükrin
Sufûf-i kudsiyân ihlâs ile olsun duʻâ-gûyâ

9 Tamâm olunca Esʻad lafzen ü maʻnen dedim târîh
“Yapıldı bin yüz otuz altıda bu maʻbed-i zîbâ”
H. 1136 / M. 1723-24

1 Allah yüceltsin; ne de güzel bina, yeni ve yüce
bir cami; rahmet nurunun kandili, takva güzelinin
cilve yeri.

2 Her bir penceresi Allah’tan korkup sakınan
bir kulun eline benzer, bu sebeple âlemdeki
varlıkların Rablerine yalvardıkları yer denilse yaraşır.

3 Mihrabının girintisi kıble yönünün ucundan
değildir; sanki takva ehli için kabul yolu açmıştır.

4 Yumurta şeklindeki parlak ayna kürecikleri
kendilerini nasıl asmasınlar? Dünyanın süsü güneş
kandili olmak için mumdur.

5 Ey Rabbimiz, her ne kadar insanlar içinde
kadrini yücelterek karşılığını almış olsa da bu mabedi
yaptıran iki âlemde saadet bulsun.

6 Ey Rabbimiz, bunun gibi nice hayır eserleri
yaptırmaya muvaffak kıl.

7 Allah binlerce mevkii takva için ihya eylesin.
Parlak güneş hatibi, felek minberine çıktıkça
(kıyamete kadar) mahfilde övgüsünü yapan,

8 okuduğu salâvat-ı şerifeyi süslemiş olsun.
Saf saf olan melekler şükür cumasının namazını
kılıp ihlâs ile dua etsinler.

9 Ey Esad, tamamlanınca hem lafız hem de
anlam olarak tarihini “bu güzel mabet bir yüz
otuz altıda yapıldı” dedim.

Kaynak: Fatih Belediyesi Kitabelerin Kitabı Fatih

Manyasizade Caddesine yöneliyoruz. Caddenin başında tarihi tek katlı Çarşamba Karakolu bulunuyor. Cadde boyunca ilerliyoruz. İsmailağa Cemaatinin en yoğun olduğu bölge. Bu sebeple özellikle giyim sektörü, kitapçı oldukça yoğun bir şekilde yer alıyor. Cadde oldukça dar. İsmailağa Cami bir cephesi caddeye bakıyor. Ve dar da olsa caddeden ara girişi bulunuyor. Sağda İsmailağa Sokağına giriyoruz. Sokağın köşesinden başlayarak cami ve avlusu sokak boyunca devam ediyor. Caminin ana girişi buradan yapılıyor. Cami cephesi bittikten sonra avlu duvarı başlıyor. Avluda hazire bulunuyor diğer bir çok cami gibi. Cami avlusundan içeri girmeden önce dış cepheyi kolaçan ediyoruz. Avlu giriş kapısının solunda bulunan tabeladaki bilgileri okuyoruz: “Şeyhülislam Ebu İshak İsmail Efendi tarafından H. 1136 / 1723 – 24 tarihinde kendi evi yerine yaptırılmıştır. Kabe ölçüleri esas alınarak yapılan fevkani camide, Osmanlı mimarisinin, klasik üsluptan barak üsluba geçişi izlenebilir. Yüksek ana kubbe, üç tarafındaki küçük  kubbe  ve tonozlar ile son cemaat yerinin küçük kubbeleri, örtü sistemini oluşturur. Avlu kapısı üzerinde fevkani sıbyan mektebi ve avlusunun yanında Dârü’l hadis bulunmaktadır. 1894’deki bir zelzelede harap olmuş ve minaresi yıkılmıştır. 1952 senesinde Vakıflar  İdaresi’nin gözetiminde halkın yardımıyla aslına uygun olarak yenilenmiştir. 1988 yılında son cemaat mahalline  bitişik geniş bir ilave sahın eklenmiştir. Banisinin kabri hazirededir.” Caminin dış avlu duvarına asılmış fotoblok tabelada Şeyhülislam İshak İsmail ve Cami haziresi başlığı altında bilgi verilmiş: “1090’da (1679) İstanbul’da doğan babasının yine şeyhülislam olan Ebu İshak İsmail Efendi’dir. (aynı isim mi yoksa Ebu “babası” anlamında İshak İsmail’in babası mı??) İshak Efendi müderrislik ve kadılık görevinde bulunmuştur. Kitap tercümeleri bulunmaktadır. I. Mahmud’un emriyle şeyhülislamlığa getirilmiştir. 1734’te İstanbul’da vefat etmiştir. Hazirede otuza yakın kabir bulunmaktadır”  Sokaktan camiyi fotoğrafladıktan sonra avludan içeri  giriyoruz. Girişte sağ tarafta hazire bulunuyor. Hazire oldukça bakımlı. Hem toplu olarak, hem de ayrı ayrı kabirde medfun olanların isimleri verilmiş. Hazirenin hemen yanında Medrese bulunuyor. Yüksekçe kemerli bir kapıdan avlusuna giriliyor. Kapının üzerinde 4 satır 3 sütun kitabe bulunuyor. Avlunun ortasında şadırvan ve avluya açılan derslikler bulunuyor. Her bir dersliğin ismi bulunuyor. Avlunun bir köşesinde şirin küçük bir çeşme bulunuyor. Medresenin avlusundan çıktıktan sonra avluda bir şadırvan daha bulunuyor. Camii girişi kapısı üzerinde (cümle kapısı) 6 satır, 3 sütunluk kitabe bulunmaktadır. Kitabenin sol alt kısmında 1136 tarihini okuyoruz. Cami ana yapısı tek kubbe üzerine, yarım küçük kubbeler sütunlar ile ana kubbeye bağlanmış. Camiye sonradan eklenmiş bölümleri ile epeyce genişletilmiş. Caminin son cemaat kısmından çıkıyoruz. Çıkışta hanımlar kısmı bölümü yer alıyor. İki yapı arasındaki üzeri kapalı koridordan caddeye çıkılıyor. Caminin caddeye bakan kısımlarında dükkanlar bulunmaktadır.