DÜLGERZÂDE CAMİİ

Dülgerzade Camii avlu duvarına bitişik çeşmeyi yakından görüyoruz. Çeşmenin adı camii adı ile aynı. Dülgerzade Çeşmesi. Çeşme üç yüzlü, orta kısım geniş, kenarlar dar ve simetrik. Musluk sadece orta kısımda bulunuyor. Estetik kıvrımlı çatısı, çatının hemen altında yeşil zemin üzerine besmele yazısı yer alıyor. Besmelenin sol alt köşesinde 1195 tarihi not düşülmüş. (M. 1780-81) Estetik güzel bir çeşme. Besmele dışında kitabesi bulunmuyor. Ancak bir kaynakta 18 satırdan oluşan bir latinizeye çevrilmiş bir kitabe yazısı buluyoruz. (Aynı isimli başka bir çeşme ile karışmış olabilir). Caminin haziresinde bir çok kabir bulunmaktadır. Camii avlu pencere korkuluklarına Dülgerzade Tekkesi (Camii) Haziresi başlıklı fotoblok tabela asılmış. Hazirede medfun olanların isimleri yer almış. Camii kitabesinde: “Fatih devri ricalinden ve Ni’me’l Ceyşten Şemsuddin Ahmed Efendi tarafından XV. asırda yaptırılmıştır. Banisinin Dülgerzâde unvanıyla anıldığı vakfiyesinde birçok dükkan ve evin cami harcamaları için vakfedildiği yazılıdır… Kısa bir dönem Tekke vazifesi de görmüştür. 1974-81 yılları arasında Vakıflar İdaresince devir özelliklerine uygun olarak restore edilmiş, ancak hat ve kalem işi bozuk ve yanlış yapılmıştır. Son cemaat yerinin bir kısmı bir bölümü caddeye taşacağından yapılamamıştır. Kare planlı, tek kubbeli olarak kesme taştan inşa edilmiş caminin banisinin kabri yol genişletilirken mihrap tarafındaki hazireye nakledilmiştir.” 

Cami avlusunda Dülgerzade Aşere Takrir Tayyibe Kursu tabelası yanında İsmail Efendi (Kesikbacak) Son Devir Kıraat Alimi (1905-1972) başlıklı küçük bir tabelada bilgi verilmiş. Biz de merak ederek okuyoruz: “Batı Trakya’nın Serez şehrinde doğdu. İlk öğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek Üsküdar Toptaşı Askeri Rüşdiyesine kaydoldu. İsmail Hakkı Efendi, bir gün okuldan evine dönerken tramvaydan düşerek her iki bacağını kaybetti. Bu durum, onun hayat çizgisini değiştirdi. Dayısı olan Fatih Camii dersiamlarından, Şehzade Camii şeyhüllurrası Serezli Ahmet Şükrü Efendi’nin himayesinde hıfza başladı. Daha sonra Oflu Mehmet Aşıkkutlu ile birlikte Reisül kurra Varnalızade Hafız Hamdi Efendi’den kıraat-i aşere’yi okuyarak icazet aldı. Bekir Haki Yener ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi alimlerin derslerini takip ederek hadis ve fıkıh bilgisini geliştirmeye çalıştı.

İsmail Efendi fahri olarak (1930) Kur’an dersleri de veriyordu. İlk resmi hizmetine 1944’de Afyon Merkez Kur’an Kursu öğretmenliği ile başladı. 1952 yılında İstanbul Fatih’teki Dülgerzade Cami Kur’an Kursu öğretmenliğine nakledildi. Hoca Efendi İstanbul’da Mısır Tariki’nin okutulmasında ve yaygınlaştırılmasında hizmetleriyle aktif olarak rol almış; 1972’de emekli oluncaya kadar da bu görevini sürdürmüştür.

11 Kasım 1972’de İstanbul’da dar-ı bekaya göç eden Hoca Efendi’nin kabri Edirnekapı Şehitliğindedir.

Kendisinden 1964 yılında icazet alan ve bugün (27 haziran 2016) ilerleyen yaşına rağmen hizmete devam eden Şeyhülkurra Hacı Hafız Mikdat Temiztürk Hoca Efendi, Dülgerzade Kıraat İhtisas Merkezinde eğitimi devam ettirmektedir.”