ÇAVUŞZÂDE CAMİİ

Bugün 5 Ağustos Salı, Öğlen namazını kılmak üzere yola çıktığımda kendimi önce Şah-u Geda Camiinde sonra da görmediğim istisna camilerden Çavuşzâde Camiinde buluyorum. Mektebi sağıma alarak Küçük Langa Caddesinde ilerliyorum. Sağdaki Bekarbey Sokaktan içeri girip yokuş yukarı devam ediyorum. Sola doğru kıvrılarak uzayan sokak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi bölümlerinin önüne çıkıyor. Hastanenin önünden geçen sokak Yokuş Çeşmesi Sokak. Hastane inşaatı hala sürüyor. Uzaktan bir minare görünüyor; bu Çavuşzade Camii olmalı diyerek hastane içi yolda ilerliyorum. Yaklaşık 200 metre yürüdükten sonra camiye ulaşıyorum.

Caminin çevresi inşaat sebebi ile çitle çevrelenmiş. Ancak camiye geçiş için bir yol bırakılmış. Camiye girmeden önce bahçesinde restore edilmeyi bekleyen kemerli muhasip besim ağa çeşmesi dikkatimi çekiyor. Çeşmenin bulunduğu bahçe kapısı kapalı. Cami avlusuna bir kaç basamak merdivenle çıkılıyor. Merdivenin hemen başında WC ve abdest alma yerleri var. Caminin son cemaat yeri sonradan eklenmiş, beyaz plastik doğrama kullanılmış, hiçbir estetik kaygısı güdülmeden.

Cami avlusu küçük. Birkaç abdest taburesi ile açık abdest yeri mevcut. Camiinin duvarında yer alan mermer tabelada mimarının Mimar Sinan, banisinin ise Mustafa Çavuş olduğu yazıyor: “Mimar Sinan’ın eseri olan cami H.979 / 1540-41’de inşa edilmiştir. Kaynaklarda banisinin Mustafa Çavuş veya Çivizâde kızı Ümmü Gülsüm Hatun olduğu konusunda ayrı görüşler vardır. Kaba yontma taştan yapılan mescid ahşap çatılıdır. Ahşap mahfil sonradan ilave edilmiş, yakın bir tarihte de mihrap, çinilerle kaplanmıştır. Ümmü Gülsüm Hatun’un koydurduğu minber halen mevcuttur”

Öğlen namazını camide kılıyoruz. Tesbihattan sonra imamdan çeşmenin olduğu kapının anahtarını soruyorum. Sağ olsun lavabolardaki duran görevliye imamın haberi olduğunu söylerseniz kapıyı açar dedi. Bizde aynı bilgiyi ilettik. Anahtarı aldım ve kapıyı açtım.