4.DURAK: TOPKAPI
İstanbul’da birkaç gündür hava kapalı. Ara ara yağmurlu. Geçtiğimiz Cumartesi yoğun yağıştan dolayı tarihi yarımada gezimize ara vermek zorunda kalmıştık. Bugün açık ve güzel bir hava var. Bunu fırsat bilerek rotamızı Topkapı Suriçine çeviriyoruz. Vatan Caddesi güzergahından yukarıya doğru çıkmak istiyoruz. Ancak yan yol çok yoğun. Yukarı çıkan bir yoldan girdik, ancak tek yön muhabbeti sebebiyle bir türlü suriçine çıkamadık. Tekrar Vatan Caddesine girdik. Akdeniz Caddesi kavşağından sağa dönüp Millet Caddesine çıktık. Pazar Tekke Durağından içeri girebildik. Bu arada epey bir zaman kaybettik. Hayırlısı deyip aracımızı ara sokaklardan birisine Şeyhülislam Sokağına park ediyoruz. Tarihi yarımada sokaklarını gezerken bazen özellikle sokak ve cadde isimlerini anıyorum. Çünkü her sokak ismi bir kültürel ve tarihi dokunun bir parçası. Sokaklar dar ancak temiz ve araçların düzenli olarak park etmesi için asfalt sarı çizgilerle çizilmiş. Yerdeki ok işaretleriyle de yön tayini yapılmış.
| –GAZİ AHMET PAŞA KÜLLİYESİ —GAZİ AHMET PAŞA CAMİİ —GAZİ AHMET PAŞA CAMİİ HAZİRESİ —GAZİ (KARA) AHMET PAŞA TÜRBESİ |
Şeyhülislam Sokağından yukarı doğru çıkıyoruz. Dar bir sokak olan Undeğirmeni sokaktan geçtikten sonra sola dönüyoruz. Gazi Ahmet Paşa Caminin dış avlusu kapısından içeri girmeden. Girişte tabelada yazanlar dikkatimizi çekiyor: “Yavuz Sultan Selim’in kızı Fatma Sultan’ın eşi, veziri azam Kara Ahmet paşa tarafından İstanbul’un Yedinci tepesi olan Topkapı’da cami, medrese, çeşme, sebil, mektep, hamam ve türbeden oluşan, külliye olarak inşaasına 1554 yılında Mimar Sinan tarafından başlanıldı. 1555’de idam edilen Ahmet Paşa, idamından yedi yıl sonra1562 yılında beraatine karar verilince inşaata eşi Fatma Sultan tarafından tekrar devam edilerek 1571 yılında tamamlandı. 1696 ve 1894 depremlerinde kısmi hasar görmesi nedeni ile II. Abdulhamid tarafından 1896 tarihinde onarım görmüştür.” AYRINTILI BİLGİ İÇİN İSLAM ANSİKLOPEDİSİNİN AHMET PAŞA KÜLLİYESİ MADDESİ…
Cami büyük bir camii. Caminin kapısındaki girişinde hemen sağ tarafında bakımsız kalmış kabirlerin bulunduğu Gazi Ahmet Paşa Haziresi yer alıyor. Hazirenin ilerisinde musalla taşı bulunmaktadır. Durup dururken musalla taşından neden bahsedilir ki, zaten her cami avlusunda bulunmaktadır. Şöyle ki musalla taşının etrafı sanki banyolardaki duş perdesi renginde ve oldukça iğreti düzenlenmiş. Fotoğraftan da görüleceği üzere öncelikle musalla taşının etrafının çevrilmesinin ne anlamı var anlayamadım. Ya da gereklilik ise tarihi dokuya uygun bir çevirme olabilirdi. Yine musalla taşının bulunduğu cami köşesinde camekanla çevrilmiş bölümün görüntüyü bozduğunu söylemeliyim. Bu tür yapılara ek yapıldığında uzman kişilerden görüş almak veya çizimini yaptırmak gerekiyor. “Ben yaptım oldu” ile olmuyor. Bu güzel caminin iç avlu kapsından içeri giriyoruz. Cami avlusunda revakların altı çevrilmiş Kur’an Kursu ve yurt olarak kullanılıyor. Şadırvan oldukça estetik yapılmış. Cami iç avlusundaki Trabzon hurması dikkatimizden kaçmıyor. Caminin giriş tabelasında diğer tabeladan farklı olarak şunlar yazmaktadır: “…cami altı sütuna dayanan merkezi kubbeli planı, çok sayıda pencereleri, revaklı avlusu ve şadırvanıyla Osmanlı mimarisinin klasik devir temsilcisidir. İznik çinileri, mermer ve ahşap işçiliği 16.yüzyılın güzel örnekleridir. Cami avlusunun üç tarafını medrese çevirmektedir… Eserin banisi külliye içindeki türbede medfundur.”
Caminin çini desenleri turkuaz, yeşilin farklı tonları ile dikkat çekici. İki rekat namaz kıldıktan sonra caminin içerisinde fotoğraf çekiyorum. Üst kata çıkamadık. Kapısını bulamadık veya kilitli idi. Caminin giriş kapısının üst kısmındaki saat ortama uymamış. Pencerelerdeki renkli süsleme ve hüsnü hatlar ışık vurduğunda güzel bir görünüm katıyor. Caminin penceresinden gözüken dışa kapalı bahçe de maalesef bakımsız bir halde. Caminin iç avlusuna giriş yaptığımız kapının karşısındaki kapıdan dışarı çıkıyoruz. Caminin etrafını dolaşıyoruz. Buradaki kapı kapalı. (Türbeden yazının devamında bahsettim.)












| –BOSTAN PARKI –SEFA HAMAMI –KÜRKÇÜBAŞI AHMET ŞEMSETTİN CAMİİ –TOPKAPI KÜTÜPHANESİ –TOPKAPI SOSYAL TESİSLERİ –TOPKAPI PARKI –TOPKAPI OTOPARKI-14 |
Caminin bulunduğu kısım bittiğinde hafifçe sola doğru devam edildiğinde Fatma Sultan Camii Sokağına giriyorsunuz. Fatma Sultan, eşi vefat ettikten sonra Gazi (Kara) Ahmet Paşa adına caminin yapımını tamamlamış. İki alt sokakta kendi ismi ile de anılan küçük bir camii bulunmaktadır. Daha önceden bu küçük mescidde namaz kılmıştım. Ancak bu kez yolumuz düşmedi. (5.4. 2024 tarihinde nihayet camiye tekrar geldik. sayfanın sonunda bilgi verilmiştir. Sokak boyunca devam ediyoruz. Karşı sokağa Dr. Nasırbey sokağına geçiyoruz. İlginç bir şekilde sokak bir anda genişliyor. Yeşil güzel bir sokak. Biraz ilerledikten sonra ilk sokaktan Sefa Bostanı sokaktan sola dönüyoruz. Sol tarafımızda özel bir okul ve okula mı ait anlayamadığımız tarihi bir yapı vardı. Araştırdığımız kadarıyla bu yapı hamam enkazı üzerinde 1324 (1898) tarihinde inşa edilen Sefa Hamamı. Hamam kendi işlevinin dışında okulun müştemilatı olarak kullanılıyor. Sokağı bitirip sola Sefa Hamamı sokağa dönüyoruz. Bu sokak çıkmaz bir sokak, bu sokakta iki katlı bahçe içerisinde Topkapı Aile Sağlığı Merkezi bulunmakta. Sokaktan mecburen geri dönüp devam ediyoruz. Sefa Bostan sokak burada devam ediyor. Sağımızda yeniden düzenlenmiş ve genişletilmiş Bostan Parkını gördük. Park bakımlı güzel görünüyor. Sokak sağa yukarı doğru dönüyor. Bu sokak U şeklinde bir sokak. Parkın üst kısmında piknik masası türünde masalar konmuş. Tekrar Dr. Nasırbey Sokağına tekrar çıktık. Sokağın bitiminde sağa Kürkçü Bostanı Sokağa girdik. Bu arada sokak isimlerinde bostan isminin yer alması parkın isminin de bostan parkı olduğu düşünülürse bu bölgelerde bostanların olduğu sonucu çıkar mı? Bakmak lazım. Kürkçü Bostanı Sokağını bitirdiğimizde sol tarafımızda restorasyonu yeni tamamlanmış ve ibadete açılmış Kürkçübaşı Ahmet Şemsettin Camiini görüyoruz.
Cami restorasyon kokusu duyuluyor. Girişin hemen sağında ve sol tarında abdest alınan yerin yanında mezarlıklar var. Cami ahşap tavanlı, ilgi çekici olan mihrap barok üslubuyla boyanmış. Doğrusunu söylemek gerekirse renkler pek te uyumlu değil. Orijinali de böyle miydi bilemiyorum. Caminin içerisinden bir kaç kare fotoğraf çektikten sonra, ana caddenin karşısındaki sokaktan içeri giriyoruz. Sokakta biraz ilerledikten sonra geri dönüyoruz. Çünkü bu sokak çıkmaz sokakmış (Dullar Çıkmazı). Bu sokakta butik oteller var. Ana caddeden devam ediyoruz tekrar. Solda köşede ki bina dikkatimizi çekiyor. Yeni olduğu belli, cam kaplama bu bina ne kadar tarihi dokudan uzak, iğreti. Sol ilk sokaktan, Hallaç Hasan Aralığından yokuş yukarı çıkıyoruz. Sola dönüp 50 metre ilerledikten sonra sola bu kez Hallaç Hasan Sokağına dönüyoruz. Dönüş yerinde karşımızda “Topkapı Fukaraperver Cemiyeti Kuruluş :1908” tabelasını görüyoruz. Hallaç Sokaktan, sola Topkapı Bostanı Sokağına dönüyoruz. Epey ilerledikten sonra sokağın sonuna geliyoruz. Sola Paşa Odaları sokağına dönüyoruz. Sağımızda Fatih Belediyesi Topkapı Kütüphanesi bizi karşılıyor. Bu kapıdan içeri giriyoruz. Sol tarafta kütüphane, sağımızda sosyal tesisler var. Surun hemen dibinde kütüphane, sosyal tesis, park, çocuk oyun gurupları, yeşil alan, otopark, kadın ve erkek mescidleri bulunan komple bir yapı. Fatih Belediyesi eskiden atıl, izbelik olan bu yeri anlamlı projelerle halkımıza kazandırmış. Fatih Belediyesi Topkapı Sosyal Tesisleri nezih bir mekan. Surun hemen dibinde çayınızı yudumlayabilir, bir şeyler atıştırabilirsiniz. Yolu düşenlerin uğramasını tavsiye ederim. Çayımızı yudumladıktan sonra parkın içerinden geçerek yola devam ediyoruz.
















Kapının hemen ağzında bekleyen iki yeniçeri heykelinin arasından geçerek surların dışına çıkıyoruz. Bu kapı Topkapı. Rivayetlere göre Fatih Sultan Mehmet Han bu kapıdan İstanbul’a giriş yapmış. Surun dışında kale duvarları boyunca geziyoruz. Bol bol fotoğraf çekiyoruz. Sur dışında Mescidi Selam – Topkapı Metro durağı bulunmaktadır. Karşıdaki mezarlıkların arasından Bayrampaşa’ya yürüyerek geçebilirsiniz. Sur dışını gezdikten sonra çıktığımız kapıdan tekrar sur içine giriyoruz. Dış kapının duvarında İstanbul Fethi Derneğince asılan mermer kitabede “İstanbul herhalde Fethedilecektir. Onu fethedecek emir ne mutlu emir ve o asker ne mutlu askerdir.” hadisi şerifi yer almaktadır. Hemen altında ise “HİCRİ 20 CEMAZİYELEVVEL 857 VE MİLADİ 29 MAYIS 1453 SALI SABAHI FATİHİN ORDUSU TOPLARIN BU CİVARDA AÇTIĞI GEDİKDEN İSTANBUL’A GİRMİŞTİR.”















Suriçine girdiğimizde yönümüzü sağ tarafa çeviriyoruz. Aşağı doğru Vatan Caddesine doğru inen Sulukule Caddesinde ilerliyoruz. Hemen ileri de sağda Surp Nigoğayos Ermeni Kilisesini görüyoruz. Duvarları yüksek içerisi görünmüyor. Sadece Çan Kulesi gözüküyor. Dış kapısı yeni kahverengine boyanmış. Kapıyı hafifçe ittik açık olma ihtimaline karşı. Boya taze parmaklarımıza yapıştı. Kapı hafifçe açılır gibi oldu. Biraz daha itersek açılacak zannettik. Kilitli imiş açılmadı. Bizim kapıyı ittiğimizi gören bir turist ailesi de eline boya bulaşmasın diye peçete ile tutup kapıyı ittirdi. Ancak açılmadığı gibi peçete de boyaya yapıştı. Kapının kapalı olduğuna iyice kanaat getirdikten sonra aşağıya doğru yolumuza devam ettik. Sol tarafımızda boydan boya surlar yer alıyor. Biraz ileride ikinci bir kilise daha gördük. Bu kilise ise Aya Nikola Kilisesi. (SURP NİGOĞAYOS ERMENİ KİLİSESİ HAKKINDA AYRINTILI BİLGİ ALMAK İÇİN TÜRKİYE ERMENİLERİ PATRİKLİĞİ İLGİLİ WEB SAYFASI)










Ara sokaklardan tekrar yukarı doğru çıktık. Bu kez cadde üzerinde bulunan Gazi (Kara) Ahmet Türbesinin yanına çıktık. Araştırdığımız kadarıyla türbe; altı köşeli, kubbeli türbesi ile güzel bir eserdir. “Evvelce bir saçakla korunmuş olan kapısı üstünde kelime-i tevhid ve 966 (1558-59) tarihi vardır ki bu, türbenin Ahmed Paşa’nın ölümünden üç-dört yıl sonra mezar üzerine yapıldığını gösterir. İçinde yalnız Ahmed Paşa’nın sandukası bulunmaktadır. Daha önce etrafını çeviren hazîredeki bütün taşlar sökülüp kaldırılmış, yalnız bir iki taş ile Ahmed Paşa’nın zevcesi ve Yavuz Sultan Selim’in kızı Fatma Sultan’ın mezarı kalmıştır.” Türbenin bulunduğu küçük bahçesinin kapısında asma kilitli idi. İçeri giremedik. Etrafını dolaşalım belki başka bir yerden girişi vardır dedik. Türbenin üst tarafı bir spor kulübüne tahsis edilmiş. Spor Kulübü derken aklınıza sportif faaliyetler yapılıyor gelmesin. Spor kulüplerinin bir çoğu bu tür yerleri lokal olarak kullanıyor ve okey ve kağıt oynuyorlar maalesef. Bu binada 2016 senesinde o zamanın Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir tarafından yaptırılarak spor kulübüne (!) verilmiş. Lokalin hemen yanı başında türbe ile bitişik sayılabilecek bir mesafede ve yine hemen yanında caminin bulunmakta olup, Türbe ve caminin yanında taş sesleri yükselmektedir. Duamızı ettikten sonra caddenin karşısındaki Bayezid Ağa Camiine öğle namazını kılmak üzere giriyoruz.
“Cami Fatih’in sekbanbaşılarından ve ni’me’l ceyşten Bayezid Ağa tarafından H.857 / 1453 tarihinde duvarları kâgir, çatısı ahşap olarak yaptırılmıştır.” Zamanla harap olan cami 1955 te ihya edilmiştir.” Caminin iç tavanı betonarme yapılmış beyaz renkle badana yapılmış. Oldukça sade. Cami özellikle dış kısımları, bahçesi bakımsız. Caminin orijinal hali esas alınarak restorasyona ihtiyacı var. Namazımızı kılıp aracımızı bıraktığımız sokağa doğru ilerliyoruz. Son olarak Gazi Ahmet Parkını ve parkın içerisinden aynı isimli caminin uzaktan fotoğrafını çekerek bugünkü gezimizi bitiriyoruz.








EK: 5 Nisan 2024 Cuma
| -HARBİ MESCİDİ –HARBİ MESCİDİ HAZİRESİ -TOPKAPILI MEHMET PAŞA İLKOKULU -FATMA SULTAN CAMİİ |
5 Nisan Cuma günü Ramazan ayının son günleri. Akşam Kadir Gecesi. Mutat olarak her Ramazanda Müdürlük personeli ile yakın çevredeki tarihi camilerde cuma namazı kılmaktayız. Bu kez Topkapı Suru içinde ki Gazi Ahmet Paşa Camiine geldik. Tarihi yarıma gezileri kapsamında bu bölgeyi gezmiştik. Ancak 2 küçük camiyi atlamıştım. Gazi Ahmet Paşa Türbesini camdan yansıdığı kadarıyla fotoğrafladıktan sonra caddenin karşısına geçerek Aydın Sokağına girdik. Sokakta bir kaç adım atmıştık ki solumuzda küçük bir camii Harbi Camii bizi karşıladı. Cami çatısının hemen altında köşede duvarındaki mermer tabelada “29 Mayıs 1453 fetih sabahı Fatih Sultan Mehmet Han’ın Topkapı surlarından girer girmez şükür namazı kıldığı bu yere Hafız Yusuf tarafından bu mescid inşaa edilmiştir.” yazısını okuyoruz. Camii avlu kapısından girdiğinizde hemen karşıda Harbi Mescidi Haziresini görüyoruz. Hazirede üç kabir bulunuyor. Demir korkuluğa asılmış fotoblok tabelada hazire, Harbi Mescidi Rıfai Tekkesi Haziresi olarak isimlendirilmiştir. Cuma namazı saati yakın olduğu için caminin içerisine hızlıca girerek iç kısımdan fotoğraf alıyoruz. Son cemaat yerine ilave yapılmış. Harbi Mescidinin hemen yanından Topkapılı Mehmet Paşa İlkokulu yer almaktadır. Harbi Mescidinden ayrılarak Gazi Ahmet Paşa Türbesine tekrar geldik. Türbenin yanındaki spor kulübüne tahsis edilen kafeteryanın içerisinden geçerek araçların girmediği yaya yolu olarak kullanılan yerlerden geçerek bir alt sokağa Fatma Sultan Sokağına geçiyoruz. Burada Fatma Sultan Camii karşımıza çıkıyor. Daha önce namaz kılmıştım. Fatma Sultan Camii duvarında asılı mermer tabeladan şu bilgileri okuyoruz: “Yavuz Sultan Selim’in kızı ve Sadrazam Kara Ahmed Paşa’nın hanımı Fatma Sultan tarafından h.979 / 1571 tarihinde yaptırılmıştır. 1940’lardan itibaren boş kalan ve bakımsızlıktan harab olan mescid, 1971’de cami derneği tarafından kalan dört duvarı üzerine yeniden inşa edilerek ibadete açılmıştır.” Cuma vakti saati çok yakın olduğu için caminin içten fotoğraflamasını yapamadım. Dış cepheden fotoğraf alabildik. Caminin büyük bir bahçesi var. Hazire olabilir diye caminin etrafını dolaştım. Hazire yoktu ancak bakımsız bir bahçe ile karşılaştık.







25 Mart 2025 Salı. 25 Ramazan 1446 İLAVE GEZİ NOTLARI
| –NATUK BAYTAN PARKI –VATAN KÜTÜPHANESİ –YENİBAHÇE KARAKOLU –ARPA EMİNİ ÇEŞMESİ –BALTALI BABA KABRİ (Göremedim) |
Bugün 25 Mart 2025 Salı. Ramazan ayının 25.günü. Veteriner İşleri çalışanları olarak birlikte iftar açacağız. İftar öncesi güzergah üzerinde bulunan Topkapı suriçinden geçerek Mevlanakapıya kadar yürümeyi planladık. (Bugün gezdiğimiz yerlerin bir kısmı Topkapı, bir kısmı ise Molla Gürani güzergahlarında yer almıştı. Ancak konu bütünlüğü bozulmasın diye tamamını burada yazacağız. Sonra ilgili başlıklara ilaveleri yapacağız). Ulubatlı metro istasyonunda inerek Vatan Caddesine paralel Çayır Meydanı Caddesinde ilerliyoruz. Sol yanımızda Fatih Belediyesine ait Natuk Baytan Parkını görüyoruz. Küçük bir park. Kısa süreli dinlemek için bir kaç tane bank bulunuyor. Biraz ileride sağ yanımızda Fatih Belediyesine ait Vatan Kütüphanesi bulunuyor. Kütüphane konusunda Fatih Belediyesi çok iyi bir noktada. Vatan Kütüphanesinin karşısında Fatih Belediyesi ana binasında Merkez Kütüphanesi yer alıyor. Caddenin sonuna geldiğimizde karşımızda Yenibahçe Karakolunu, yanında, halen üniversitenin fitoterapi bölümünce kullanılan kayıtlarda fırın olarak geçen yapı ve sağda köşede daha önceki ziyaretimizde yeni restore edilmiş olan Arpa Emini Çeşmesini görüyoruz. Bölgedeki inşaat, İSKİ ve asfaltlama çalışmaları sebebiyle toz toprak içerisinde. 19 Aralık 2021 deki halinden eser yok. Bu arada Baltalı Baba Kabrini bulmak için binaların sağına soluna iyice bakıyorum ancak bir türlü bulamıyorum. İnşaat yapılıyor. Belki de inşaatın içerisinde kaldı. Normalde halen avukatlık bürosu olarak kullanılan binanın arka bahçesinde olması gerekiyordu. Araştırdığımız kadarıyla Baltalı Baba, Nimel Ceyşten. “Bazı kaynaklarda Baltalı Baba’nın adının Gedik Mahmut Baba olduğu belirtilmektedir ve 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başlarında yaşamış olan Elmalı erenlerinden biri olduğu söylenmektedir. Diğer kaynaklarda ise Baltalı Baba’nın Keserci Baba, Keskin Dede veya Kılıç Dede gibi diğer evliyalarla birlikte anıldığı belirtilmektedir.” https://kulturenvanteri.com/ E.T.:2.4.2025)
| –ARPA EMİNİ MEKTEBİ (Kayıp eser) –ARPA EMİNİ MESCİDİ |
Bir sonraki ziyaretimde Baltalı Baba Kabrini daha dikkatli araştırmak umuduyla çeşmeyi sağımıza alarak Bican Bağcıoğlu Yokuşu Sokaktan yukarı çıkıyoruz. 50-100 metre sonra yeniden ihya edilmiş, Arpa Emini Mescidini görüyoruz. panolarda ve web sitesi, sosyal medyada restore edildiğini okumuş ve fotoğraflarını görmüştüm. Birebir görmek bugüne nasip oldu. Daha önce geldiğimde boş bir arazi, kalıntıların olduğu bu arazi iken, bugün kayıp camiyi yeniden ihya ederek ayağa kaldırılmış. Fatih Belediyesine teşekkür ediyoruz. Gerçekten büyük bir iş başarıldı. Bunun gibi onlarca kayıp cami ve çeşme Fatih Belediyemizce yeniden ihya edildi. Cami, iki sıra tuğla ve iki sıra taş ile inşa edilmiş. Kare planlı mescid Arpa Emini Mustafa Efendi tarafından 16. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı tahmin ediliyor. Baninin kabri Kalendarhane Caminin yanında bulunan Kalenderhane Medresesinin bahçesinde bulunmaktadır. Avlusunda tarihi bir kalıntı numune olarak bırakılmış. Büyük ihtimal Arpa Emini Mektebi. Mescidin minaresi kısa ahşap giydirmeli, yapıyla uyumlu. Mescidin bahçesinde hazire bulunmuyor. Mescidin son cemaat yeri yanlardan açık, üstü çatılı. Mescidin içi oldukça sade. Halı ile duvarlar tam bir uyum içerisinde. Duvarlarda sıva veya boya yok. Yani tuğla ve taş. Tavan ahşap.
| –ŞEYHÜLİSLAM PARKI –HASAN AĞA ÇEŞMESİ –BAYEZİD AĞA CAMİİ –MİLLET BAHÇESİ 5.ETAP (Kaleiçi Meydan Projesi) –BAYEZİD AĞA CAMİİ ABDEST TEKNESİ –SEKBANBAŞI BAYEZİD AĞA KABRİ –KÖSEM SULTAN ÇEŞMESİ (Kayıp Çeşme) –EMETE HATUN KABRİ |
Bican Bağcıoğlu Yokuşu Sokaktan yukarı çıkmaya devam ediyoruz. Sağdaki ilk sokak olan Urban Sokağından içeri giriyoruz. Sokak ilk başta dar iken köşe başından itibaren genişliyor. Köşe başında küçük bir park bizleri karşılıyor (Urban Sk, Kurban Çıkmazı Sk ile Şeyhülislam Sk arasında). Park yeniden elden geçirilerek oyun gurupları ilave edilmiş. İsmini de sokaktan alıyor. Şeyhülislam Parkı. Parkı soluma alarak devam ediyorum. Sağa Şeyhülislam Sokağa dönerek ilerliyorum. Parkın girişi Şeyhülislam Sokağından yapılıyor. Uzakta gözüme yeni restore edilmiş bir çeşme ilişiyor. Yanına geldiğimde tabelasından çeşmenin Hasan Ağa Çeşmesi olduğunu okuyoruz. Çeşme kare planlı ve tek cepheli. çeşmede üç adet kitabe bulunuyor. Çatının hemen altında tek parça ancak iki ayrı parça gibi gözüken 4 satır – 2 sütunluk kitabe yer alıyor. Ayna kısmı üzerinde bulunan kısa kitabede ise birçok çeşmede yer alan insan suresi 21.ayeti kerime bulunuyor. Hemen altında 1179 tarihi yer alıyor. Ayna kısmı mermerden yapılmış ve motiflerle bezenmiş. Güzel bir çeşme. Bir kez daha Fatih Belediyesine teşekkür ederek Gazi Ahmet Paşa Camii kenarından Bayezid Ağa Camiine ulaşıyoruz. Cami önüne banka ATM’lerini hangi akıl yerleştirmiş anlamak mümkün değil. Hem caminin önünü kapatmışlar hem de anlam itibariyle uygunsuz olmuş. İnşallah geçicidir. Camii önünde Fatih Belediyesi tarafından yapılan Millet Bahçesi 5. Etap Kaleiçi Meydan Projesi reklam panosunu görüyoruz. Bu kapsamda Topkapı kale içerisinde İETT otobüslerinin kalkış peronları kaldırılmış. umudumuz o dur ki Gazi Ahmet Paşa Türbesi etrafında spor kulübü tarafından kullanılan çay bahçesi vb eklentiler kaldırılarak, türbe ortaya çıkarılır. Ruhaniyetine uygun bir alan elde edilmiş olur. Karasurları Millet Bahçesi halen Mevlanakapıdan başlayarak, Silivrikapıya kadar tamamlandı. Sonrasında Silivrikapı – Belgradkapı arası yapılacak. Herhalde zamanla deniz kenarındaki son surlara kadar uzanır. İkindi namazını kıldıktan sonra abdest alınacak çeşmelerin yanında tamamıyla mermerden oluşan desenli abdest teknesi dikkatimizi çekiyor. Teknenin daha önce muslukları da varmış, sonrasında kapatılmış. Camiden çıkıp banka ATM’lerini incelerken gözümüz cami bahçesinde tek başına kalmış mezara takılıyor. Uzaktan mezar taşında latince Türkçesi ile Fatih Sekbanbaşılarından Bayezid Ağa 1953 yazısını okuyoruz. Daha önce bu mezar taşını görmemiştim. Hemen tekrar cami avlusuna girerek, bahçesinin arka kısmına geçmek üzere kapalı bahçe kapısını açıyoruz. Avluya girdiğimde İstanbul Hazireleri Panosunu görüyoruz. Sekbanbaşı Bayezid Ağa Kabri başlıklı panoyu okumaya başlıyoruz: “Bu kabirde, 1453’te İstanbul’un fethine katılan mutlu askerlerden (Ni’me’l-Ceyş) Fatih Sultan Mehmed’in Sekbanbaşısı Bayezid Ağa yatmaktadır. Sekbanbaşı. Osmanlı ordusunda yeniçeri ocağına bağlı sekban bölüklerinin yöneticisidir. Bayezid Ağa aynı zamanda kabrinin bulunduğu mescidin de banisidir. 15. yüzyılda inşa edilmiş olan mescid bahçesindeki kabirle birlikte 1953’te İstanbul Fetih Cemiyeti tarafından tamir edilmiştir.” Kabrin yanında musalla taşı gibi bir taş üzerinde mezar taşı ve cami duvarına yaslanmış kırık, parçalı 2 satır – 3 sütun mermer bir kitabe yer almaktadır. Kitabe çeşmeye ait bir unsur gibi. Bir web sitemizde cami avlusunun bir köşesinde Kösem Sultan Çeşmesine ait olduğu ifade edilen bir kitabenin bulunduğunu ifade ediliyor. Bu konuyu araştırmak üzere Emete Hatun Kabrini bulmak üzere Gazi Ahmet Paşa Parkı bitiminde sağa dönerek kıvrımlı uzayan sokağa Hamam Odaları Sokağa giriyoruz. Sokağın bir köşesinde bir mezar yeri kadar etrafı çevrelenmiş, içerisinde sadece bir ağaç bulunan yere Emete Hatun Kabri denildiğini öğreniyoruz. Önceki yıllarda çekilmiş bir fotoğraf karesinde A4 ebadındaki fotoblokta kısaca “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kuşattığı zaman orduya çok hizmeti geçmiş bir hatun kişidir.” ifadesi yer almaktadır. Sokakta ilerlediğimizde U dönüşü ile tekrar Topkapı Caddesine çıkıveriyoruz.
Topkapı Caddesinde Pazar Tekke yönünde ilerliyoruz. Rotamız Pazar Tekke. Bazı kaynaklarda Topkapı Caddesi ile Pazar Tekke Sokağında kayıp bir sebilden Pazar Tekke Sebilinden bahsediliyor. Hatta Sebilin kitabesinin türbe içerisinde muhafaza edildiğinden söz ediliyor. Eski fotoğraflarda bir avlu kapısı ve sebil görünüyor. Avlu kapısı üzerinde en üstte 3 madalyon altında ise 4 parçadan oluşan her bir parçasında 4 satır bulunan birer kitabe yer alıyor. Sebilin bulunduğu pencerenin üzerinde ise -halen türbede bulunan kitabe- 6 satır-2 sütun kitabe yer alıyor. Biz halen var olan yapılara dönelim. Tekke, Kürkçübaşı Ahmet Şemsettin Camiinin bitişiğinde Pazar Tekke Sokağında bulunuyor. Birbirine bitişik iki yapıdan oluşuyor. İlkinde Şeyh Hariri Hz Türbesi yanında ise Tekke binası yer alıyor. Tekke binası halen işyeri olarak kullanılıyor. Kabirlerin bulunduğu yapı 3 geniş penceresi ve hemen yanındaki avlu kapısı ile göze çarpıyor. Yapının taşları renk değiştirmiş, bakımsız. Tekke avlu kapısı üzerinde en üstte tuğra altında üç parça kitabe yer alıyor. Sağdaki birinci kitabenin yazı ölçüsü daha büyük. 4 satırdan oluşuyor. Yandaki iki kitabe ise 6’şar satırdan oluşuyor. Türbenin kapısı kapalı idi. Bu sebeple bizde pencereden içerisini fotoğrafladık. Türbe de 8 sanduka bulunmaktadır. Sol tarafta bulunan Hz. Şeyh Muhammed Hariri efendiye ait sanduka diğerlerinden farklı ve etrafı ayrıca çevrili. A4 ebatındaki fotoblok bilgilendirme tabelasında Şeyh Hariri Hz. başlığı altında şu bilgilere ulaşıyoruz: “Eyüp Sultan ve Topkapı’daki bu iki tekke dışında Sinanilik’in İstanbul’daki bir üçüncü dergahı ise ayin gününden dolayı “Pazar Tekkesi”, kurucusuna izafeten “Hariri Mehmed Efendi Tekkesi” ve diğer adıyla “Ümmi Sinan Tekkesi” gibi isimlerle anılan tekkedir. Sinanilik her üç tekkede de 1925 yılına kadar faaliyetlerini devam ettirmiştir. Mezkur tarikat kolu, 16. yüzyılın ortalarından itibaren Balkanlarda da yayılmaya başlanmıştır. Halvetiyye tarikatının bir alt kolu olması hasebiyle Sinanilik2te halveti adab ve usulüne uygun faaliyetler icra edilmiştir. Mezkur tekke, 16. yüzyıl ortalarında tahminen 960/1552 yılında Katib Mehmed Efendi (ö.1005/1596) tarafından Sinanilik’in kurucusu Şeyh Ümmi Sinan’ın damadı ve halifesi olan Hariri Şeyh Mehmed efendi (ö.1050/1640) adına inşa ettirilmiştir. İpekçilikle uğraştığı için “hariri”, “Kazzaz” ve “Ferraz” lakabı ile anılan tekkenin ilk şeyhi Hariri Mehmed efendi yaklaşık doksan yıl tekkenin meşîhatinde kalmıştır. Horosan kökenli olduğu için asıl adının Mir Ali Alemdar olduğu rivayet edilen Hariri Mehmed efendi, Ümmi Sinan’ın kızı bide Banu Hatun ile evlenmiştir. Söz konusu şeyhin vefatından sonra tekkenin meşihatına Ümmi Sinan’ın kızının damadı Halepli Şerif Mehmed efendi (ö.1023/1614) ve onun oğlu Ced hasan efendi (ö. 1088/ 1677) geçmiştir. Ced Hasan efendi, hem Ümmi Sinan Tekkesinin hem de Pazar Tekkesinin postnişinliğini birlikte üstlenmiştir. Sonrasında oğlu Şeyh Hüsameddin (ö. 1147 / 1734), adı geçen zatın torunu Şeyh Mustafa Efendi (ö. 1180/1766), onun da torununun oğlu Şeyh Hasan fendi (ö. 1210/1795) her iki tekkede hizmetlerini devam ettirmiştir. Ümmi Sinan’ın torunlarından Şeyh Hasan Efendi’nin vefatından sonra tekke bir süre sahipsiz kalmıştır. Fakat sonrasında Şeyh Hasan Efendi’nin halifesi Şeyh Muhammed Salih Efendi tekkede postnişin olmuştur. Mezkur şeyhten sonra oğlu Ahmed Zarifi efendi (13332/1913) ve torunu Şeyh Mustafa Galib Efendi (ö.1925) tekkenin yönetimini üstlenmiştir. I. Dünya Savaşı yıllarında tekkenin kütüphanesi harap olmuştur. Cumhuriyet döneminde Mustafa Efendi’nin ailesi tekkenin harem kısmını 1950’li yıllara kadar mesken olarak kullanmıştır. 1950’den sonra Mustafa Galib Efendi’nin torunu Galip Jabban tarafından harem ve selamlık binalarının olduğu alana benzin istasyonu inşa edilmiştir. Ardından tevhidhanesi iş yeri olarak kullanılmaya başlanmış, türbe ise ziyarete açık tutulmuştur. Medfun zatlar: Hz. Şeyh Muhammed Hariri Efendi, Hz. Şerif Mehmed Efendi, Hz. Şeyh Ced Hasan Efendi, Hz. Şeyh Mehmed Salih Efendi, Hz. Şeyh Ahmed Zarifi Efendi, Hz. Şeyh Mustafa Galip Efendi, Hz. Şeyh Hasan Efendi, Hz. Şeyh Hüseyin efendi” Pazar Tekke sokağında ilerlemeye devam ediyoruz.
Biraz ileri de sağda yeni revize edilmiş Oruç Baba Parkına ulaşıyoruz. 2021 de yeşil alan vardı. Ancak park olarak isimlendirilmemişti. İçerisinde kabirler ve şadırvan benzeri bir yapı vardı. Parktan içeri giriyoruz. Peyzaj düzenlemesi güzel olmuş. Şadırvan kaldırılmış. Oruç Baba Türbesi ve Haziresi daha görünür hale getirilmiş. Girişte oyun gurubu ve banklar bulunuyor. Merdivenle aşağı doğru indiğimizde yine oyun gurubu ve üstü kapalı piknik masaları konulmuş. Sağda eskiden şadırvan bulunan bölgede peyzaj düzenlemesi yapılmış, Oruç Baba Haziresi biraz daha alçakta kalıyor. Duvar ve üzeri korkulukla çevrelenmiş. Oruç Baba Türbesi yazılı kabir etrafı demir korkulukla ayrıca çevrelenmiş. Güzel, bakımlı bir hazire olmuş. Hazire iki bölümden oluşmuş. Soldaki bölümde Oruç Baba Türbesi yazılı kabir bulunuyor. Sağdaki bölümde latinize Türkçesi ile bir kitabe kabrin üzerine öylesine konmuş. Üzerinde büyük harflerle “Şeyh Ahmet El-Mısri daha / bedevi tarikatından ol / Şeyh Zekai Efendiye gele / Şeyh Zekai Efendinin tarih / girmiştir ve bütün ömrü / oruç tutarak geçirmiş / Ruhu için el Fatiha / ölüm 1241” Bu kitabede Şeyh Ahmet Mısrinin şahitliğine göre Şeyh Mustafa Zekai Efendi’ye “Oruç Baba” denmesinin sebebi anlaşılmış olmaktadır. Bazı kabirlerin kenarına sonradan latinize Türkçe ile yazılmış kitabeler konulmuş. İhtimal çok düşükte olsa, bazı görüşlere göre ise Oruç Baba İstanbul’un fethine katılmış askerlere su ve yemek götürmekle sorumlu bir asker imiş. Su kıtlığında bile su dağıtırmış, Bu sebeple “baba” lakabı verilmiş. Hikayenin devamında ramazan ayının ilk ve son günlerinde ziyaret edildiği, ziyaret edenlerin dileklerinin kabul edildiği, Hıristiyan kültü ile benzerlik gösteren zeytin, sirke, ekmek ve şeker yiyeceklerle orucun açıldığı rivayet edilir. Oruç Baba parkının Kürkçü Bostanı Sokağa açılan kapısından çıkarak parkı sol yanıma alarak ilerliyoruz. Önce Dr. Nasırbey Sokağına sonrada Sefa Bostanı Sokağına giriyoruz. daha önce gördüğüm ancak fotoğraflamayı ihmal ettiğim Sefa Hamamı‘na doğru ilerliyoruz. Sefa Hamamı daha önce de yazdığım gibi halen bir özel okulun müştemilatı olarak kullanılmaktadır. Net fotoğraf alamadık. Aile Sağlığı Merkezi bahçesinden bir kaç kare fotoğraflamaya çalıştım. Sonrada okulun girişinden uzaktan bir kare aldım. Sonra tekrar Kürkçübaşı Ahmet Şemsettin Camii‘ye geldim. Hazireyi ve hazirede bulunan Su Teknesini fotoğrafladık. Hazirede, kabirlerin arasında kahve beyaz renkli otlar kapattığı için tam belli olmayan Sadaka Taşı bulunmaktadır. Sonradan öğrendiğime göre Kürkçübaşı Ahmet Şemsettin Camiinde Güneş Saati varmış. Bir sonraki sefere fotoğraflamak üzere tramvay yolunun karşısına geçerek Mevlanakapıya iftarı açacağımız mekana doğru ilerliyoruz.
| –SİMKEŞ CAMİİ (Simkeş Sinan Ağa Camii) –CİĞERCİ BABA KABRİ VE HAZİRESİ –MEVLANAKAPI ÇOK AMAÇLI SALONU |
Çok Programlı Lisenin kenarından Mevlanakapıya doğru ilerliyoruz. Yeni adıyla Karasurları Millet Bahçesine ulaşıyoruz. Bahçe girişin hemen solunda Simkeş Camii, orta da Ciğerci Baba Kabri ve Haziresi, sağında ise Mevlanakapı Çok Amaçlı Salonu bulunuyor. Simkeş Camii, Fatih Belediyesi tarafından ihya edilen camilerden. Fatih Belediyesi web sitesinde caminin ismi Simkeş Sinan Ağa Camii olarak geçiyor. Bilindiği gibi simkeş, dokumacılıkta tel çeken esnafa denirdi. Simkeş Mescidi, Arpa Emini Mescidi mimarisinde yapılmış. Yani çift sıra tuğla ve taş. Son cemaat yeri üzeri kapalı yanlardan açık. İç kısmı oldukça sade. Duvarlar sıvanmış, boyalı. Tavan baklava dilimli ahşap. Ciğerci Baba Kabri ve Haziresini daha önce fotoğraflamıştık. Tek değişiklik tabelada olmuş. Standart bir tabela sistemi oturtulmuş. Bilgilendirme Türkçe ve İngilizce olarak verilmiş. Hazirenin yerleşim planı ve mezar taşında yazılanların latinize hali verilmiş. Bugünkü son fotoğrafımız iftarımızı açacağımız Fatih Belediyesi Mevlanakapı Çok Amaçlı Salonu oldu.
BAZI SOKAK İSİMLERİ











| GEZİ GÜZERGAHI: –GAZİ AHMET PAŞA KÜLLİYESİ (–GAZİ AHMET PAŞA CAMİİ, –GAZİ AHMET PAŞA CAMİİ HAZİRESİ, –GAZİ (KARA) AHMET PAŞA TÜRBESİ) -BOSTAN PARKI, –SEFA HAMAMI -KÜRKÇÜBAŞI AHMET ŞEMSETTİN CAMİİ, -TOPKAPI KÜTÜPHANESİ, -TOPKAPI SOSYAL TESİSLERİ, -TOPKAPI PARKI, -TOPKAPI SURLAR, -SURP NİGOĞAYOS ERMENİ KİLİSESİ, -AYA NİKOLA KİLİSESİ, -BAYEZİD AĞA CAMİİ -GAZİ AHMET PAŞA PARKI |
| EK: 5 Nisan 2024 Cuma: -HARBİ MESCİDİ, -HARBİ MESCİDİ HAZİRESİ, -TOPKAPILI MEHMET PAŞA İLKOKULU, -FATMA SULTAN CAMİİ |
| EK: 25 Mart 2025 Salı: -NATUK BAYTAN PARKI, -VATAN KÜTÜPHANESİ, -ŞEYHÜLİSLAM PARKI, -HASAN AĞA ÇEŞMESİ, -MİLLET BAHÇESİ 5.ETAP (Kaleiçi Meydan Projesi), -BAYEZİD AĞA CAMİİ ABDEST TEKNESİ, -SEKBANBAŞI BAYEZİD AĞA KABRİ, -KÖSEM SULTAN ÇEŞMESİ (Kayıp Çeşme), -EMETE HATUN KABRİ, -PAZAR TEKKESİ SEBİLİ (Kayıp Sebil), -PAZAR TEKKESİ, -PAZAR TEKKESİ ŞEYH HARİRİ HZ. TÜRBESİ, -KÜRKÇÜBAŞI AHMET ŞEMSETTİN CAMİİ GÜNEŞ SAATİ, -KÜRKÇÜBAŞI AHMET ŞEMSETTİN CAMİİ SADAKA TAŞI, -KÜRKÇÜBAŞI AHMET ŞEMSETTİN CAMİİ HAZİRESİ, -KÜRKÇÜBAŞI AHMET ŞEMSETTİN CAMİİ SU TEKNESİ |

