13. DURAK: NİŞANCA, KATİP KASIM
PROJENİN ADI ADIM ADIM TARİHİ YARIMADA |
13. DURAK NİŞANCA, KATİP KASIM |
YAZAN Tayfun NASUHBEYOĞLU |
TARİH VE SAAT 26 Aralık 2021 Pazar (…..-15:35) |
HANGİ MAHALLELERDEN GEÇTİK? -AKSARAY, -CERRAHPAŞA, -KATİP KASIM, -NİŞANCA, -MİMAR KEMALETTİN, -MUHSİNE HATUN |
GEZİ GÜZERGAHI SAYFANIN EN ALTINDA VERİLMİŞTİR |
Yarımada gezilerinin sonuna doğru yaklaşıyoruz. (Yazıyı yazdığım günlerde böyle düşünüyordum. Ancak projenin henüz yarısına bile gelememiştim). Bugünkü durağımız Nişancı ve Katip Kasım. Ayrıca, Aksaray ve Cerrahpaşa bölgelerinde eksik kalan bölgeleri de gezerek haritayı tamamladım. Bugünkü gezimde öne çıkan hususları yazının başında yazarak ayrıntılara geçelim: Bu bölgede maalesef hiç park yoktu. Ermeni Patrikliği ve katedrali bu bölgede. Çok sayıda çeşme gördük ki, hemen hemen hepsi restore edilmeyi bekliyordu. Mahalle sakinlerinin bir çoğu Afrika ve Orta Asya kökenli. Pazar olmasına, dükkanların birçoğunun kapalı olmasına rağmen yoğun bir kalabalık vardı. Büyük cami yoktu.
–REFİA HANIM ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) –KÜRKÇÜBAŞI KÜLHANI SOKAK ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) –ŞAH U GEDÂ CAMİİ |
Refia Hanım Çeşmesi Yapılış Tarihi: H. 1239 / M. 1823 Kitabesi; Mâ’-i Zemzem feyz ider atşâna bu İç Hasan ile Hüseyn aşkına su Sâhibetü’l-hayrât Refîa Hanım Rûhuna rızâen-lillâhi Fâtiha Kaynak: kulturenvanteri.com (E.T.:1.1.2022) |
Kürkçübaşı Külhanı Sokak Çeşmesi Yapılış Tarihi: H. 1145 / M. 1732-1733 Kitabesi; Bârekallâh saʽy ü himmet eyleyip bir ehl-i hayr Eyledi bu ayn-ı pâkî hasbeten-lillâh binâ İçmeyince geçmesin atşân bu nev çeşmeden Âb-ı sâf-ı dil-keşi zîrâ verir câna safâ Nûş eden ihvândan budur temennâmız müdâm Sâhibü’l-hayrı duʽâ-yı hayr ile bir kez ana Fenniyâ târîhini atşâna işrâb eyledim Akdı bu nev çeşmeden Âb-ı Hayât-ı can-fezâ Kaynak: kulturenvanteri.com (E.T.:1.1.2022) |
Yine Millet Caddesindeyiz. Ancak bu kez Aksaray’a daha yakın bir noktadan Dr. Adnan Adıvar Caddesine döndük. Caddenin yukarı doğru genişleyen bölümünde aracı sol tarafa park ettim ki yolun sağ tarafında çekici aracını gördüm. Bulunduğum yerde bir yasak tabelası yoktu. Önümde araçta vardı. Yine de içime sinmedi. Ne olur ne olmaz diyerek aracı çalıştırdım. Sola Cerrahpaşa Caddesine döndüm, aşağı doğru ilerledikten sonra, geçen haftalarda öğlen namazını, bu gezide de ikindi namazını kılacağım Katip Muslihiddin Caminin yanından geçerek -Katip Muslahaddin Sk- sola Abdullatif Sokağına aracı park ettim. Pazar sabahı olduğundan ortalık sakindi. Katip Muslahaddin Sokaktan aşağı doğru inmeye başladık. Sağımızda kalan Kürkçübaşı Külhanı Sokağın başında ilk olarak etrafı İBB tarafından restore edilmek üzere çevrelenmiş çeşmeyi görüyoruz. Etrafı kapatılmış olduğundan çeşmeyi göremedik. Araştırmalarımızda bu çeşmenin Refia Hanım Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Çeşme, H. 1239 / M. 1823 tarihinde yaptırılmış. 4 satırlık kitabesinde Refia Hanım ismi geçmektedir. Sokağa girmişken devam ediyoruz. Sağ tarafımızda Müezzin sokakla kesiştiği köşede önümüze yine restore edilmeyi bekleyen bir çeşme daha çıkıyor. Araştırdığımız kadarıyla bu çeşme, H. 1145 / M. 1732-1733 tarihinde yapılmış. İsim olarak Kürkçübaşı Külhanı Sokak Çeşmesi ismini bulabildik. Gerçek ismi olmayabilir. Kare yapılı üç tarafı açık, bir tarafı apartmana yaslı çeşmenin üzerindeki kitabesinin sağ alt kısmı tahrip olmuş. Kitabe 4 satır ve 2 sütun olarak yazılmış. Çeşme de musluk bulunmamaktadır. (Müezzin sokağın Cerrahpaşa Caddesinden girişinde AÖF İrtibat bürosu bulunuyor) Çeşmenin tam karşısındaki sokaktan -Sancaktar Baba Sokağı- Küçük Langa Caddesine doğru yokuş aşağı iniyoruz. Caddeye indiğimde sağa dönerek Hastane yönüne doğru daha önce kalabalık olduğu için gezemediğimiz küçük parçayı tamamlayarak bölgeyi bitirmeyi planlıyoruz. Caddede biraz ilerledikten sonra solda kalan Şâh u Geda Camiine rastlıyoruz. Cami kitabesinde: “Hünkâr kapıcılarından Mehmed şah tarafından yaptırılmıştır. Bânisi H. 971 / 1563 senesinde vefat ettiğine göre cami bu tarihten önce yapılmıştır. İsmini Taşlıcali Yahya’nın “Şah u Geda” isimli şiirinden almıştır. Bostan Camii ismiyle de bilinmektedir. Zamanla bakımsız kalan cami, 1978 yılında hayır sahipleri tarafından tamir e ihya edilmiştir. Son cemaat yeri 1989 yılında kapatılmıştır.” yazmaktadır. Cami bir sıra briket, bir sıra tuğla ile inşa edilmiş. Bahçe kapısı dahi kapalıydı. Camiyi bir çok yönden fotoğrafladık. Caminin arka tarafı geniş bir otopark.
–PERVANE DEDE TÜRBESİ –HAZİNEDAR USTA ÇEŞMESİ (3’lü) –NAZPERVER KALFA SIBYAN MEKTEBİ –NAZPERVER KALFA HAZİRESİ |
Hazinedar Usta Çeşmesi Kitabesi Yapılış Tarihi: H 1207 Menbaʽ-ı cûy-bâr-ı ihsândır Meşreb-i şeh Selîm-i mülk-ârâ Böyle İskender-i zamâna delîl Hızrı eyler murâdına Mevlâ Devamını okumak için tıklayınız! Nazperver Kalfa Sıbyan Mektebi Kitabesi; H 1207 Hazret-i Sultân Selîm Hân kim sıgâr ile kibâr Hep sebak-hân-ı senâdır ol şeh-i devrân için Nâzperver Usta kim şimdi hazînedârdır Bir zamân dadı imiş dâd-âver-i devrân için Devamını okumak için tıklayınız! |
Cadde de ilerlemeye devam ediyoruz. Sağda binanın önünde küçük bir kabir görüyoruz. Burası Pervane Dede Türbesi. Türbenin tabelasında ilgili zata ait bilgi bulunmuyor. Sadece: “Kabir üzerinde bulunan şahide üzerindeki kitabede; “Ya hu / El merhum ve mağfur / Pervane Dede” yazmaktadır. Türbenin kapısı açık. Tek bir kabir bulunuyor. Mezarın başındaki sarık gibi olan taşa tesbihler asılmıştı. Aynı yönde yola devam. ettiğimizde sağımızda bir ilimizin il derneği olarak kullanılan iki katlı tarihi bir yapıyı, yapının caddeye bakan kısmında ise harika bir çeşme görüyoruz. Tarihi binanın kapısında 5 satır, ilk 4 satırda 3 sütun, son satırda 4 sütun olmak üzere kitabe bulunmaktadır. Çeşme, orta ve geniş kısmında bir çeşme ve yanlarda dar kısımlarda birer çeşme olmak üzere üç çeşmesi bulunmaktadır. Çeşmelerde musluk bulunmaktadır. Yakın bir zaman da restore edilmiş olabilir. Çeşmenin üzerinde 5 satır, ilk dördünde 3 sütun, son satırında 2 sütun yazılı kitabesi dikkat çekiyor. Binaya ait etrafı çevrelenmiş birçok kabir bulunmaktadır. Kapının ve çeşme kitabesinde 1207 tarihi not düşülmüş. Yani Hicri 236 yıl öncesi. (M.1792-1793) 18. yüzyılın sonlarına denk geliyor. Mimari üslupta zaten onu gösteriyor. İnternetten araştırdığımız kadarıyla bu çeşmenin ismi “Hazinedar Usta Çeşmesi” imiş. Naz-perver Usta Çeşmesi olarak ta bilinirmiş. Tarihi binanın ismi ise Naz-perver Kalfa Sıbyan Mektebi.
–KASAP İLYAS CAMİİ –KADEM-İ ŞERİF TEKKESİ -KADEM-İ ŞERİF TEKKESİ HAZİRESİ -KADEM-İ ŞERİF TEKKESİ ÇEŞMESİ (Elhac Yakup Efendi Çeşmesi Et Yemez Tekke Çeşmesi) |
Kadem-i Şerif Çeşmesi Kitabesi Elhac Yakup Efendi Çeşmesi Etyemez Tekkesi Çeşmesi Tarih: 1199 Tâc-bahşende-i şâhân-ı cihân Yaʻni Sultân Hamîd-i Cem-câ Görmeye devleti bünyânı halel İde müstâhkem binâsın Mevlâ Devamını okumak için tıklayınız! |
Caddede yürüyüşümüze devam ediyoruz. Biraz sonra cadde ismi değişiyor. Küçük Langa Caddesi ismi, Org Abdurrahman Nafiz Gürman Caddesi ismini alarak devam ediyor. Sağımızda Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin bölümleri bulunuyor. Sağ tarafımızda etrafı çevrelenmiş Kasap İlyas Camini görmekteyiz. Güzel, bakımlı, küçük bir cami. Cami duvarının önünde İBB tarafından hazırlanmış İngilizce ve Arapça olarak bilgilendirme prizma tabelada yazılanları okuyoruz. Fatih Müftülüğünün 2000 senesinde hazırladığı kitabede şunlar yazmaktadır: “Ni’me’l Cayşten Kasap İlyas tarafından XV. yüzyılın sonunda yaptırılmış. 1495 tarihli vakfiyesinde caminin yanında bir mektep ve altı odanın bulunduğu anlaşılmakta olup bunlar günümüze ulaşmamıştır. 1894 depreminde tamamen yıkılan yapı eski taşları kullanılarak aynı temel üzerine yeniden yapılmıştır. Taş malzeme ile inşa edilmiş kare planlı harim kısmının ahşap son cemaat yeri vardır. Ahşap çatısı içten kubbelidir. 1977 ve 1993’te tamir gören caminin banisi hazirede medfundur.” Caminin avlusundan hastaneye bir kaç basamakla çıkılıyor. Cami açıktı. İçeriden de bir kaç kare fotoğraf aldıktan sonra tekrar caddeye çıkıp yola devam ediyoruz. Yolun sonuna yaklaşıyoruz. Yine sağımızda 2018 yılında İBB tarafından restorasyonu bitirilmiş olan, halen bir sivil toplum kuruluşu tarafından kullanılan Kadem-i Şerif Tekkesini görüyoruz. Tekke iki katlı. Bahçe kapısı açıktı. Bir kaç basamakla çıkıldığında sağımızda Tekke’nin Haziresinde bir çok kabir görüyoruz. Yine tekkenin bahçesinde bir çeşme dikkatimizi çekiyor. Kadem-i Şerif Çeşmesinin, 6 satır 3 sütun olan kitabesinde 1199 tarihi not olarak düşülmüş. Bazı kaynaklarda tekkenin ismi “Etyemez Tekkesi” olarak belirtilmektedir. Dolayısıyla çeşmenin ismi de Etyemez Tekkesi Çeşmesi veya Elhac Yakup Efendi Çeşmesi olarak isimlendirilmiştir. Tekke 2018 yılında restore edilerek hizmete açılmış. Tekkeyi restore eden kuruluşun sitesinde tekkenin tarihçesi ile ilgili şu bilgileri okuyoruz: “Kadem-i Şerif Tekkesi 1784’de Sadrazam Halil Hamit Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimari özelliklerinden 19. yy’ın ortalarında yenilendiği belli olan tekkenin tevhidhanesi çökmüş, yakın zamana kadar kısmen mesken olarak kullanılan harem ve selamlık bölümleri ise harap durumda günümüze intikal etmiştir. Tekkenin mimari özellikleri olarak binanın zemin katı ahşap dikmeler arası taş dolgulu üzeri kısmen beton sıvalıdır. Birinci katı ise ahşap karkas sistem üzeri ahşap kaplamalıdır. Yapının iki kapısı bulunmakta olup biri içerlikli olarak teşkil edilmiştir. Yapının pencereleri ahşap söveli düşey sürmedir. Yapının giriş cephesi birinci kat solunda küçük bir cumba teşkil edilmişken sağ yan cephe boyunca uzanan ve ahşap payandalarla desteklenmiş çıkma yer almaktadır. Kadem-i Şerif Tekkesinin haziresi iki kısımdan olup, içerisinde çok sayıda mezar taşı mevcuttur. Tekkenin girişindeki kitabe ve çeşme kısmının yanında taş basamaklı bir merdiven ile hazireye çıkılır. Merdivenlerden çıkınca görülen ilk hazirede Kadem-i Şerif Tekkesi şeyhlerinin, müritlerinin, semt sakinlerinin mezar taşları bulunmaktadır. Tekkenin sınırları içinde olup arka kısmında kalan mezar taşları ise daha sonradan getirilmiştir.” (Kaynak: https://www.safarestorasyon.com.tr/kademi-serif-tekkesi (E.T.:25.6.2023). Ayrıca Kadem-i Şerif kavramı ile ilgili olarak Diyanet İslam Ansiklopedisine bakılabilir.
–BEYAZID-I CEDİD CAMİİ -MİRZAZADE HAZRETLERİ KABRİ (Beyazıd-ı Cedid Camii Avlusu) –NEFİSE HANIM ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) -MÜVERRİH NAİMA SOKAĞI –KÜÇÜK LANGA CADDESİ ÇEŞMESİ (Harabe) -AKSARAY MAHALLE MUHTARLIĞI -SUR KALINTILARI |
Nefise Hanım Çeşmesi Yapılış Tarihi: H.1233 / M.1817 Kitabesi; Sâbıkâ ser-çavuşân-ı dergeh-i arş-ı âstân Nâmdaş-ı fâtih-i Hayber ağa-yı kâm-bîn Banû-yı ismet-serâyı ol ulüvv-i himmetin Menbaʽü’l-hayrât Nefîse Hanım ol iffet-karîn Nakd-i cûd u himmetin hep birr ü hayra sarf edip Mevki‘inde yapdı böyle çeşme-i zîbâ-metîn Dense vasfında sezâ “aynen tüsemmâ Selsebîl” Çâh-ı Zemzem havz-ı Kevser menba‘-ı mâ’-i maʽîn Hayrın o zeynü’n-nisânın eyleyip makbûl ede Ömrün efzûn sa‘yini meşkûr Rabbü’l-âlemîn Dedi bir câmın Necâtî nûş edip târîhini Gel al iç bu çeşme-sâr-ı nûrdan mâ’-i maʽîn Kaynak: https://kulturenvanteri.com (E.T.:2.1.2022) |
Tekkeden çıkıp hemen yanındaki Beyazıd-ı Cedid Camiini dıştan fotoğraflıyoruz. Daha önceki haftalarda avlu ve caminin iç kısımlarını görmüş ve fotoğraflamıştık. İlk kez 3 Aralık 2021 tarihinde camiye gelmiştik. Camiye cadde üzerindeki bir kaç basamak ile çıkılan kapıdan girmiştik. Giriş kapısının üzerinde avlu kapısına pek de uymayan iğreti duran bir kitabe bulunuyor. Kitabenin en üstünde II. Abdulhamid’e ait bir tuğra hemen altında 5 satır 4 sütunluk uzunca bir kitabe yer almaktadır. Araştırmalarımız sonucunda bu kitabenin aslında hemen yanında bulunan Kadem-i Şerif Tekkesine ait olduğunu öğreniyoruz. Bu cepheden girişte bizleri avlusunda bir çok kabir karşılamaktadır. Bu kabirlerden bir kısmı yandaki Kadem-i Şerif diğer adıyla Etyemez Tekkesinden taşınmıştır. Bir kabrin etrafı özel olarak çevrelenmiş olup, kabrin demir korkuluklarında şunlar yazmaktadır: “Sultan Fatih’in Mirzalarından Evliyaullah’tan Mehmet Mirzazade bin Ömer’ül Buhari Hazretleri lakabı etyemez” Cami küçük ve sade bir camii. II. Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Ancak mimari stili sonradan yenilendiğini gösteriyor. Minaresi orijinal halini korumuş. Aynı caddeyi gerisin geriye dönüyoruz. Bu kez solumuzda kalan tekkeyi geçtikten sonra restore edilmeyi bekleyen güzel bir çeşme daha görüyoruz. Araştırmalarımız neticesinde bu güzel çeşmenin isminin Nefise Hanım Çeşmesi olduğunu öğrendik. Çeşme H 1233 / M 1817 yılında yapılmış. Çeşmeler içerisinde nadide yeri olanlardan. Çeşmede çok ince işçilik ve sanat var. “İki mermer sütunun tuttuğu oymalı bir kemer içerisindeki büyük boy ayna taşında istiridye kabuğu ve girland motifleri vardır. Kemerinin üzerinde düz bir korniş altında kitabesi görülmektedir. Kornişten sonra yine istiridye kabuklarıyla süslü ve ortasında beyzî bir madalyon içerisinde ( Maşallah) yazılı bir taç gelmektedir. Teknesi ve sedleri sağlam ise de musluğu koparılmış, suyu kesilmiştir.” (Kaynak: http://www.suvakfi.org.tr E.T.:2.1.2022) Çeşmenin en üst kısmında maşallah ibaresinin altında kitabesi bulunuyor. Kitabe 4 satır, 3 sütun olarak yazılmış. Cadde de hastanenin köşesine kadar ilerliyoruz. Daha önce üst kısımları dolaştığım, sol tarafımda hastaneyi alarak Yokuş Çeşmesi Sokağına bu kez alt kısımdan giriş yapıyorum. Yukarı doğru yokuş yukarı gitmeden sağımda kalan ilk sokağa Müverrih Naima Sokağına giriyorum. Sokağın girişinde 2011 yılında Fatih Belediyesi tarafından hazırlanan tabelada -bir benzeri çalışma camiler için de yapılmış- sokağa ismini veren zatın hayat hikayesi Türkçe ve İngilizce olarak yer alıyor: “Müverrih Naima Sokak. 17.yüzyıl tarihçisi Naima, 1655 yılında Halep’te doğmuştur. Asıl adı Mustafa Naim’dir. Genç yaşlarda İstanbul’a gelmiştir. Saray-ı Hümayun’da Divan Katibi iken “Naima” mahlasını almıştır… 1702’de Vakanüvis olarak tayin edilmiş, amcazadesi Hüseyin Paşa’nın emriyle Osmanlı tarihi yazmıştır. 17.yüzyılın en önemli eserlerinden olan Naima Tarihi çeşitli dillere tercüme edilmiştir. 1716 da vefat etmiştir. Kabri İstanbul Fethiye Camii haziresindedir.” Sokağın girişindeki tabelayı okuduktan sonra, yola bu sokakta devam etmek yerine, Yokuş Çeşmesi Sokakta devam ediyorum. Bu kez Bekarbey sokağından giriyorum oldukça dar bir sokak. (Sulu Bostan Sk – Abacı Mahmud Sokak – Cerrahpaşa Camii Sokağı) Cerrahpaşa Camii Sokaktan Küçük Langa Caddesine doğru yokuş aşağı iniyoruz. Tam karşıma çeşme olabileceğini tahmin ettiğim bir yapı çıkıyor. Şu ana kadar gördüklerimden farklı, sıva ile kaplanmış, sadece kemer benzeri kapı gibi bir yapı. Çeşme diye düşünüyorum. (Araştırmalarımızda buranın çeşme olduğunu öğreniyoruz. İsmini bulamadım bazı kayıtlarda not olarak Küçük Langa Caddesi Çeşmesi olarak geçiyor). Küçük Langa Caddesinde Aksaray yönünde yürümeye devam. Cadde gidiş geliş. Ortadan bölünmemiş. Diğer günlerde oldukça kalabalık. Biraz yürüdükten sonra yol çatallaşıyor. Ortada 100 metre kadar refüje rastlıyoruz. Küçük Langa Aralığından devam ediyoruz. Sağımızda tek katlı prefabrik Aksaray Mahalle Muhtarlığını görüyoruz. Aksaray bölgesini bitirmeye çalışırken sokak isimlerini hatırlayamayacağım kadar sokağa giriş yaptım. Fotoğraflar çektik. Küçük Langa Caddesinden Aksaray yönüne doğru sağ tarafımızda otoparklar, otobüs terminalleri, kağıt toplayıcı rastladık. Bol miktarda sur kalıntıları fotoğrafladık. Bir kısım yerler sanayi gibi. Göze hoş gelmiyor. Surlar onarılsa güzel bir görüntü olurdu. Tarihi yarıma da surları tamam olurdu. Bu arada Yenikapı Metro Durağını gördük. Dere yatağı üzerine kurulu köprüden geçerek Yenikapı Metrosuna gidiliyor
Küçük Langa Caddesinin başlangıç noktasına kadar yani Yenikapı’dan – Aksaray merkeze doğru giden bölünmüş yola, Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesine geldik. Şimdilik yolun karşı tarafına geçmedim. Önce sola caddeye sonra ilk sola dönerek Tiryaki Hasan Paşa Sokağına girdik. Bu bölgeyi adım adım tarayıp, sonra geçeceğim inşaallah. Aksaray’ın bu bölgesinde ticaret canlı. Yurtdışı bavul ticareti, turistler, Türkiye’deki öğrenci veya yerleşik milletler. Tam bir milletler topluluğu. Uzaktan uzunca bir minare görünüyor. Camiye doğru ilerliyoruz. Sol tarafımızda apartman binaları arasında ve de apartman binası şeklinde, dıştan süslenmiş Baklalı Kemaleddin Camiini görüyoruz. Minaresi apartmanların arasında görünebilmesi için yüksekçe yapılmış. Giriş kapısı üzerinde sol tarafta 1473 tarihini ve sağ tarafta ise sonradan yapım tarihi olan 2000 yılını okuyoruz. Giriş kapısından içeri girdiğimde alçak tavanlı, mihrabı olan köşegen bir yapıyla karşılaşıyorsunuz. Merak etmeyin bu asıl cami mekanı değil. İçten merdivenle üst kata çıkıyoruz. ki caminin asıl mekanı burası. Yüksek tavan, kubbeli yapı, balkon gibi üst katlar ile güzel temiz bir camii. Tavana kadar çini ile kaplanmış. Belediye tarafından hazırlanan tabelada tarihçesi hakkında şunlar yazıyordu: “Aksaray Çarşısı ile Küçük Langa arasında olan cami, H 927 / M 1520′ de yapılmıştır. Mescid H. 1293 / M. 1876’da tamamen yanmış yerine tekrar inşa edilmiştir. Baklacı Kemaleddin’in kabrinin yeri bilinmemektedir.” Camiden çıkıp sokakta devam ediyoruz. Sokağı kesen Namık Kemal Caddesine sağa dönüyoruz. Caddede biraz ilerledikten sonra sağa İnkılap Caddesine dönüyoruz. Sol tarafımızda TEİAŞ binası bulunuyor. Bu binanın yanında yıkmadan önce İSKİ merkez binası vardı. Yıkılması isabet olmuş, geniş bir alan açılmış. Sola Valide Cami Sokağına dönüyoruz.
Ebubekir Ağa Sıbyan Mektebi (Kapının üzerinde) Yapılış Tarihi: H. 1136 / M. 1723-1724 Muʽîn-i derd-mendân u semiyy-i Hazret-i Sıddîk Ser-i serheng-i dîvân-ı muʽallâ zât-ı âlî-câh Muvaffak oldu Hak raʽnâ eserdir kim binâ etdi Sebîl ü merkad ü mekteble tahsîl-i rızâullâh Mukîm-i dergehi hem kâtibi hem garka-i lûtfu En ednâ çâkeri Râkım duʽâ-gûyendesi nâ-gâh Ederken fikr-i târîhin sımâa bir nidâ geldi Ebûbekir’in sebîl ü mektebin makbûl ede Allâh Ebubekir Ağa Sıbyan Mektebi Çeşmesi Kitabesi Yapılış Tarihi: H. 1137 / M. 1724-1725 Cenâb-ı bû Bekîr Ağa ser-i serheng-i dîvânî Hudâ hıfz ede zâtın inkılâb-ı rûzigârından Yapıp bu çeşme-sâr-ı dil-güşâyı hasbetenlillâh Numûne eyledi âsâr u hayr-ı bî-şümârından Dedim bir mısrâ-ı dil-cû ile Rahmî ona târîh Ebûbekir’in için mâ’âb-ı Zemzem çeşme-sârından |
Valide Cami Sokağı bitiminde tekrar sola dönüyoruz. Uzaktan Pertevniyal Valide Sultan Camiini fotoğraflıyoruz. Millet Caddesine çıkıyoruz. Caddeye çıkar çıkmaz tekrar sola Fındıkzade yönüne doğru devam ediyoruz. Sol tarafımızda açık otopark bulunuyor. Yıkılan İSKİ binasının yerine henüz bir şey yapılmamış. Ümit ederiz yapılmaz. Güzel bir meydan ortaya çıkar. Yine karşımızda uzaktan millet caddesinin diğer köşesinde bulunan Muratpaşa Camii gözüküyor. Olabildiğince yakınlaştırarak fotoğraf çekiyoruz. Tramvay tellerine konmuş güvercinler ile Muratpaşa Camiinin aynı karede buluşması güzel bir kompozisyon oluşturuyor. Sol tarafımızda otoparkın bitimiyle etrafı çevreli hazire ve tarihi bir yapı köşede yer alıyor. Araştırmalarımızda bu yapının Ebubekir Paşa Sıbyan Mektebi olduğunu öğreniyoruz. Bina H. 1136 / M. 1723-1724 tarihinde yapılmış. Yapı sadece mektepten ibaret değil haziresi, sebili, çeşmesi ve su terazisi ile bir bütün. Yapıyı halen bir sivil toplum kuruşu kullanıyor. Önce otoparkın içerisine girerek özellikle hazire ve yapının bu açıdan fotoğraflarını çekiyorum. Tarihi yapının köşesinden döndüğümüzde Namık Kemal Caddesi Cephesinde iki katlı tarihi yapının alt katında eskiden beri var mıdır bilinmez küçük bir dükkan yer alıyor. Gelir amaçlı vakfedilmişte olabilir. Dükkanın yanında yapının kapısı yer alıyor. Kapının üzerinde 4 satır, 2 sütunluk kitabe yer alıyor. Kapının sağ yanında ise yapının tarihçesi hakkında bilgi verilen tabelada şunlar yazıyor: “Ebubekir Paşa Sıbyan Mektebi İstanbul Aksaray’daki Sıbyan Mektebi ve Sebil ikilisi, üç adet çeşme, su terazisi ve hazireden oluşmaktadır. 1724 yılında Ebubekir Paşa tarafından yaptırılmış ve kuruluşunun ardından yüzyıl sonrasında da hizmet vermeye devam etmiştir. Mısır, Moro, Kıbrıs eyaletlerinde, Cidde, Habeş Valilikleri ile Mekke-i Mükerreme Şeyhül – haremliği görevlerinde bulunan Ebubekir Paşa bu hazireye defnedilmiştir.” Binadan sonra sırayla hazire, 2 metre arayla tekli küçük ebatlı çeşmeler, sürekli rastladığımız türden çeşme yer alıyor. Çeşmenin üzerinde 3 satır, 2 sütun kitabe yer alıyor. Çeşmenin yapım tarihi mektebinkinden bir yıl sonrasına verilmiş. Su terazisi yapısının alt katı da dükkan olarak kullanılıyor. Aksaray bölgesini nihayet tamamladım. Şimdi karşı caddeye yani Yenikapı – Aksaray arasındaki caddenin diğer tarafında kalan Katip Kasım ve Nişanca bölgesini gezmek üzere geçiyorum.
-MESİHPAŞA MUHTARLIĞI -LANGA KARAKOLU ÇEŞMESİ (İmrahor Hamamı Sokağı Çeşmesi) -AYA TODORİ RUM KİLİSESİ |
Bu bölge ayrı bir dünya. Bir cadde bu kadar mı keskin bir şekilde dünyaları ayırır? Pazar günü olmasına rağmen hem kalabalık, hem de daha farklı milletlerin yer aldığı bir bölge. Ayrıca bazı sokakları balat bölgesindeki mimariyi andırıyor. Bu bölgede gayrimüslim vatandaşlarımızın da yoğun olarak yaşadığı anlaşılıyor. Katip Kasım Mahallesine Mesih Paşa Muhtarlığı yazan tek katlı prefabrik yapının solundan merdivenle aşağı inerek giriş yapıyorum. Muhtarlık binasının diğer yanından sokağın caddeye girişi bulunuyor. Aşağı merdivenle indiğimiz sokağın ismi İmrahor Hamamı Sokağı. Sokak, Katip Kasım Mahallesi sınırlarında kalıyor. İlerliyoruz, sokak çatallaşıyor. Köşede iki katlı üçgen gibi genişleyen bina dikkatimizi çekiyor. Tabelanın yan kısmında “Langa Spor Kulübü Genel Merkezi” yazarken ön yüzünde “Fatih İlçesi Katip Kasım Mahalle Muhtarlığı Çözüm Merkezi” tabelasını okuyoruz. Bu bina Langa Karakolu olarak biliniyor. Binanın ön yüzünde köşede binanın duvarında tarihi bir çeşme görüyoruz. Çeşmenin kitabesi bulunmuyor. Musluğu var. Kemerli bir yapıya sahip olan çeşmenin, kemer kısmından musluğunda bulunduğu en alt kısma kadar işlemesiz mermer bulunuyor. Mermer, çeşmeye tam anlamıyla soğukluk katmış, hiç estetik olmamış. Araştırmalarımızda çeşmenin isminin “Langa Karakolu Çeşmesi” veya “İmrahor Hamamı Sokağı Çeşmesi” ismiyle anılıyor. Yani çeşmenin özgün bir ismi yoktur. Çeşme ve bina ile ilgili şimdilik herhangi bir bilgiye ulaşamadık. Binanın diğer köşesindeki sokaktan Paşazade sokağa giriyoruz. Sokağın köşesinde İmrahor Hamamı Sokağı tarafında 3 katlı altı dükkan, Paşazade sokakta ise ilk etapta yine 3 katlı, yokuşun başına doğru 2 katlı altlarında dükkanları olan tarihi bir yapı dikkatimizi çekiyor. Aslında bina çokta dikkatimizi çekmiyor. Yokuş yukarı çıkarken kot farkından dolayı 3 kattan, 2 kata düştüğü yerde haç sembolüne rastlamamız dikkati çekiyor. Yokuş yukarı hafifçe sola doğru kıvrılan sokakta biraz önceki bina tek katlı olarak devam ediyor. Avlu duvarından yüksekçe kilise çanının bulunduğu kuleyi görüyoruz. Kuleye ait dışa sokağa açılan kapalı bir kapısı vardı. Kule, kaidesi üzerine iki katlı yapılmış. Dört yönde de ikiz pencereler yer alıyor. En üstü kubbeli bir yapı. Benzerini Samatya’da görmüştük. Kulenin olduğu yerde avlunun muhtemelen kapısı vardı. Ancak gelişigüzel bir şekilde taşlarla örülmüş. Önüne de çuvallar yığılmıştı. Binanın etrafında dönüyoruz kapısını bulmak amacıyla. Ana kapısı Hayriye Tüccarı Caddesine bakıyor. Kapının demirlerinden içerisi gözüküyordu. Kapıyı açtım içeri girdim. Avluda 2 katlı taş binayı fotoğraflamıştım ki görevli içeri girmenin de fotoğraf çekmeninde yasak olduğunu söylemesin mi? Teşekkür edip çıktık. Araştırmalarımızda burasının “Yenikapı Ayios Teodoros Rum Ortodoks Kilisesi” (Aya Todori Kilisesi) olduğunu öğreniyoruz. Google Earth ta görüntülere baktığımızda 1-2 sene öncesine kadar burada “Özel Langa Rum İlköğretim Okulu” tabelası varmış. Bu yapı 4 tarafı dükkanlarla çevreli, içerisinde okulu, kilisesi vs olan bir kompleks yapı. Dükkanlar büyük ihtimal kilise için vakfedilmiş. Tekrar geriye dönerek Paşazade Sokağa geri dönüyorum. Sağımda kilise olduğu halde bu kez sola Katip Kasım Cami Sokağına giriyoruz.
–KATİP KASIM CAMİİ –FATİH BELEDİYESİ NİŞANCA ÇOK AMAÇLI SALONU VE EĞİTİM BİRİMİ -KALINTILAR –HALİL ÇEVKAN ÇEŞMESİ (3’lü – Restore bekliyor) |
Halil Çevkan Çeşmesi Kitabesi Yapılış Tarihi: H.1000 / M.1591 – 1592 Zıll-i Hak Hazret-i Sultân Murâd Dâver-i devr ü şehinşâh-ı zamân Sırrü’n-nâs ala dîn-i mülûk Kulları içre onun oldu ayân Cümleden fahr-i ağayân-ı kirâm Nâdirü’d-dehr Halîl-i çevgân Niyyet-i hâlise ile oldu Tâlib ü râgıb-ı hayrât-ı hisân Yapdı bu çeşmeyi cândan olup ol Tâlib-i hüsn-i rızâ-yı Subhân Bu Fedâyî dedi târîhin onun Ayn-ı ihsân-ı Halîl-i çevgân Kaynak: kulturenvanteri.com/ (E.T.:7.2.2022) |
Katip Kasım Cami Sokağı karşılıklı dükkanların olduğu, canlı, dar bir sokak. Camiye ulaşana kadar yürümeye devam ediyoruz. Sağımızda Katip Kasım Camiini görüyoruz. Caminin minaresi orijinal gibi gözüküyor. Cami minareye göre küçük kalmış. Öğlen namazı bu camiyi seçtik. Camide namaz kılacağımızı zannediyorduk. Ancak cami kapalı idi. Hemen avlunun içerisindeki Kur’an Kursunda namaz kıldık. Daha doğrusu Kur’an Kursunun giriş katı mescid olarak düzenlenmiş. Cami kalabalıktı. Avluda kabirler vardı. Ancak bakımsız gibiydiler. Camiye ait bilgilendirici kitabe veya tabelaya rastlamadık. İnternetten yaptığımız araştırmada: “Caminin banisinin Kasım Bey bin Abdullahü’l-Kâtib olduğunu öğreniyoruz. Kâtip Kasım Efendi’nin Ni’mel-Ceyş’ten olduğuna dair bilgiler vardır. Ne zaman yapıldığı belli değildir. Hazirede bulunan mezar taşında bu zatın Bayezid’in sır kâtibi olduğunun belirtildiğini yazmaktadır. Bu da 15. yüzyılın sonu 16. yüzyıl başlarında yapılmış olma ihtimalini ortaya koyar. Cami 1691’de onarılmıştır. Duvarlar kâgir, çatısı ahşap ve kiremit örtülü, kaidesi kare olan minaresi, tek şerefeli olup tuğladandır. Caminin tavanı, mihrabı, minber ve kürsüsü ahşaptır. Son dönemlerde (2005) yeniden tamir edilmiştir. Mezarlığında Kâtib Kasım ve ailesi metfundur.” (Kaynak: http://www.turkiyenintarihieserleri.com/ (E.T.: 6.2.2022) Aynı kaynakta caminin bir adının da Sofular Cami olduğu yazıyor. Molataşı Sokakta uzun bir süre yürüdükten sonra sağ tarafımızda kalan Kenan Bey Sokakta iki katlı Fatih Belediyesi Nişanca Çok Amaçlı Salonu ve Eğitim Birimini sokağın başından fotoğraflıyoruz. Önünde insanlar vardı bu sebeple yakından çekmedim. Molataşı Sokakta ilerliyoruz. Sol yanımız üzerinde Tarihi kalıntılar bulunuyor. Kalıntılar Neredeyse yıkılacak. Kalıntının hemen bitişiğinde Nişanca Hamamı Sokak köşesinde üç yüzlü çeşme dikkatimizi çekiyor. Çeşmenin restore edilmesi gerekiyor. Musluğu bulunmayan çeşmelerin orta da yer alanında kitabe bulunmaktadır. Kitabe 4 satır, 3 sütun olarak yazılmış. Çeşmenin ismini araştırdığımda ilk etapta sokak ismi ile arama yaptım. İsmine ait bir sonuç çıkmadı. Ancak eski zamanlarda İstanbul’un en güzel fotoğrafları başlıklı facebook sayfasında çeşmenin 1970’li yıllara ait siyah beyaz fotoğrafını gördüm. Yorumlar kısmında çeşmenin isminin “Hasan Halil Çevkân Çeşmesi” olarak geçtiğini öğreniyoruz. Bu kez bu isimle arama yaptığımda birçok site çıkıyor: “Halil Çevkân Çeşmesi” Çeşme, bir kaynakta H. 999 başka bir kaynakta düz H. 1000 olarak tarihlendirilmiş: “Kesme taş malzeme ile üç yüzlü yapılan bu çeşmenin altı beyitlik kitabesi Şair Fedâyi İsmail Bey’e aittir. Çeşmenin her bir yüzü klasik üslupta sivri kemerli yapılmıştır. Bu kemerler yığma taş ayaklar üzerine oturmaktadır. Ayna taşlarının iki yanında birer adet su tası bulunmaktadır. Çeşmenin üzeri taş malzeme ile yapılmış eğimli bir çatıyla örtülmüştür.” (Kaynak: https://www.hasascibasiahmetozdemir.com/E.T.:7.2.2022) Çeşmeyi fotoğrafladıktan sonra Nişanca Hamamı Sokağına giriyorum.
–NİŞANCA HAMAMI (Restore bekliyor) –NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ ÇEŞMESİ-1 (Restore bekliyor) -NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ SEBİLİ –NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ -NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ HAZİRESİ –NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ ÇEŞMESİ-2 |
Sokağın sonuna yakın noktadan sokağa ismini veren hamamın ve uzakta görülen kilisenin fotoğrafını ise yakınlaştırarak çekiyorum biraz sonra uğramak üzere Türkeli Caddesine çıkıyoruz. Sol yöne doğru ilerliyoruz. Tarihi Nişanca Hamamın bir kapısı da bu caddeye açılıyor. Hamamı geçtikten sonra yine sol tarafımızda büyükçe bir alanda hurdalık gibi bir alan görüyoruz. Hurdalık alanı geçer geçmez bu kez caddenin sağ yanında kalan camiyi görüyoruz. Ağaçlarda yaprak olmadığından ağacın dalları arasından minaresi çekiyorum Nişancı Mehmet Paşa Camiinin. Caminin Türkeli Caddesine bakan cephesinde çınar ağacının gölgesinde tarihi özeliği bozulmuş çeşmeye rastlıyoruz. Çeşme, azda olsa yol seviyesinin altında kalmış. Kitabesi bulunmayan çeşme ilgisiz bir şekilde açık yeşile boyanmış. Çeşmenin isminin cami ismi ile aynı olabileceğini düşünerek Nişancı Mehmet Paşa Çeşmesi-1 diye adlandırıyoruz. Çeşmeyi sağımıza alarak avlu girişine doğru ilerliyoruz. Çeşme ile avlu giriş kapısı arasında caminin haziresi bulunuyor. “Nişancı Mehmet Paşa Camii Şerifi 1475” yazan tabelanın altından geçerek kapıdan avluya giriş yapıyoruz. Giriş kapısının hemen yanında çatılı sebil benzeri yapı bulunuyor. Cami içerisine giriyoruz. Son cemaat yerinde asılı bisiklet ilgimizi çekiyor. Çocuk ve gençleri namaza teşvik etmek amacıyla verilen ödül olabilir diye düşünüyoruz. Camiye ait herhangi bir kitabeye rastlamadım. İsmi ve tabelasından anlaşıldığı üzere ilk inşası 1475 yılında olmuş. Zelzele sonrası farklı bir mimaride tekrar yapılmıştır (19.yy). Caminin dört bir yanında bir çok kabir görüyoruz. Caminin diğer kapısından çıktığımda -Nişanca Mehmetpaşa Camii Sokağı- ikinci bir çeşme ile karşılaşıyoruz. Nişancı Mehmet Paşa Çeşmesi-2. İkinci çeşme de birinci çeşmeye benziyor. İkinci çeşmede tekne kısmının önünde 3 adet çiçek deseni bulunuyor. Ayna kısmında motifler yer alıyor. Çeşmesi bulunmuyor. İlk gördüğümüz çeşme ise ayna kısmı tümden mermerle kapatılmış gibi. Her iki çeşme de ya sonradan tekrar yapılmış, ya da sıvanmış, orijinalliği bozulmuş. (7 Temmuz 2024 Pazar günü bölgeyi gezerken çeşmenin restore edildiğini gördük.) Mehmetpaşa Camii Sokaktan camiye ait son fotoğrafları çekerken kareye sevimli bir kedimiz takılıyor. Geldiğim yoldan geri dönüyorum. Türkeli Caddesi, Nişanca Hamamı Sokağı ve tekrar 3 yüzlü Halil Çevkân Çeşmesi.
Uzaktan görüp fotoğrafını çektiğim kilise olduğunu düşündüğüm yapıya doğru ilerliyoruz. Sokağa Sevgi Sokağı ismini vermişler. Büyük ihtimal hoşgörü mesajı içerdiği için olsa gerek… Sol tarafımda Özel Bezciyan Ermeni İlkokulunu, sağımda ise Ermeni Patrikliğini görüyoruz. Patriklik binası tarihi ahşap konak stilinde 2-3 katlı bir yapı. Patrikliğin önünde yer alan prizma tabeladan tarihçesi hakkında bilgi sahibi oluyoruz: “Türkiye Ermenileri Patrikliği Osmanlı Devletinde yaşayan Ermenilerin ruhani ve dünyevi işlerini yönetmek üzere Fatih Sultan Mehmet tarafından tesis edilmiştir (1461). Bugün, Türkiye’de yaşayan Apostolik Ermeni cemaati üyelerinin ruhani merkezidir. Fatih Sultan Mehmet Konstantinopolis’i fethettikten sonra bir Ermeni Cemaati oluşturulması için Anadolu’nun değişik yerlerinden Ermenileri İstanbul’a getirip yerleştirdi. Episkopos Bursalı Hovagim’i de patrik ilan etti. Samatya’daki Sulu Manastırda (günümüzde Surp Kevork Kilisesi) yeni patrikliğin merkezi olarak tahsis edildi. 17. y.y.ın ilk yarısı İstanbul Ermeni Patrikliği için taşınma dönemidir. 50 yıla yakın bir süre içerisinde yangınlar nedeniyle birkaç kez Kumkapı – Samatya arasında yer değiştirdikten sonra, 1641’de son kez Kumkapı’ya taşınır. 5-6 temmuz 1718 büyük yangınında harap olan patrikhane binası ve Patriklik Kilisesi, hassa mimarı Melidon Araboğlu ve Sarkis Kalfa tarafından kısa sürede yeniden inşa edilir. … Ruhani Meclis dini konularda en yüksek mercidir.” Patrikliğin giriş kapısı önündeki tabelada “Türkiye Ermenileri Patrikliği Fatih Sultan Mehmet’in fermanıyla kurulmuştur. 1461” yazısını okuyoruz. Patrikliğin hemen karşısında Meryemana Ermeni Kilisesi tabelasını okuyoruz. Kilise kompleksinde 3 adet kilise bulunuyor. Meryemana Ermeni Kilisesi yazan avlu giriş kapısının hemen yanında prizma tabela Surp Asdvadzadzin Patriklik Katedrali ve Bezciyan Ermeni Okulu üst başlığı ile kilise kompleksi hakkında tarihçe verilmiş. (Meryemana Kilisesinin diğer adı Surp Asdvadzadzin Kilisesi). Okuyoruz: “İstanbul’un Osmanlı hakimiyetine geçmesinin ardından Ermenilere tahsis edilen ve 1641 yılından itibaren Patrikhane kilisesi olan Surp Asdvadzadzin, eski bir Bizans manastırıdır. 1645, 1718 ve 1762’de çıkan yangınlarda yanan ve tekrar inşa edilen kilisenin … Hasköylü Patrik Nerses Varjabedyan’ın mezarı merkezi kilisenin, II. Mahmud’un mali ve kişisel danışmanı ve yakın dostu, dönemin Darphane yöneticisi Harutyun Amira Bezciyan’ın lahdi ve heykeli ise Surp Haratyun Şapeli içindedir. Kilisenin yanındaki eski Surp Haç Kilisesi, sosyal faaliyetler için toplantı salonu olarak hizmet vermektedir.” devamında Bezciyan Ermeni Okulu hakkında ise kısa bir yazı yer alıyor: “İstanbul’da ilk Ermeni Okulu 1790 yılında Şınorhk Amira Miricanyan tarafından açılmıştır. … Okul, bugün anaokul ve ilköğretim okulu olarak varlığını sürdürmektedir.” Yazıyı okuduktan sonra katedralden içeri giriyoruz. Avlu kapısından girdiğimizde Kilise giriş kapısına kadar, çam ağaçları ile süslenmiş. Büyük ihtimal yılbaşı hazırlıkları. Katedral bir çok bölümden oluşuyor. Avluda çeşme, lahit mezarlar bulunuyor. İki musluklu çeşmenin üzerinde bulunan Ermenice kitabede çeşmenin Ardak Akmurat ailesi tarafından 1972 yılında yaptırılmış olduğunu öğreniyoruz. Çeşmenin iki musluğu üzerinde zincirle asılmış su tası bulunuyor. Teknesi dikdörtgen şeklinde deniz kabuğuna benziyor. Diğer çeşme tek musluklu 1946 yılında Antranik Halacyan ailesi tarafından yaptırılmış. Çeşmenin aynasında diğer çeşmeye göre daha fazla işçilik görülüyor. Teknesi kare şeklinde. Kilisenin içerisinden bol miktarda fotoğraf çekiyoruz. Giriş kısmından ileri doğru geçilmesin diye demir parmaklıklarla kapatılmış. Zeminde halı serili idi. Avluya açılan yapılardan birisine, patriklerinin ismini vermişler. Sırpots Vortvots Vorodman Kilisesi Patrik Mesrob II. Kültür Merkezi. Kilisenin restorasyonu İstanbul 2010 Avrupa kültür Başkenti Ajansının katkılarıyla yapıldığına dair tabelayı okuyoruz. Avluya açılan bir başka yapının isminin Surp Hreşdagabet Kilisesi olduğunu öğreniyoruz. Katedralden çıktıktan sonra dıştan yüksek avlu duvarlarından göründüğü kadarıyla fotoğraflamaya devam ederek sokaktan ayrılıyoruz. (İSTANBUL ERMENİ PATRİKHÂNESİ, hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için Diyanet İslam Ansiklopedisine bakılabilir. E.T: 2.6.2022)
-SEVGİ SOKAĞI ÇEŞMESİ -TARİHİ KALINTI (FENERLİ ODA – FENER EVLERİ – Alişan Sokak –NALBANT CAMİİ –CERRAH İSHAK VELİ KABRİ –KAZGANİ SADİ SIBYAN MEKTEBİ –KAZGANİ SADİ MEKTEBİ ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) |
Sevgi Sokağında Katedrali soluma alarak sahil yönünde devam ediyorum. Biraz ileride solda otopark bulunuyor. Zikir Çıkmazında önyüzü otoparka bakan muhtemel bir bölümü yıkılmış, ayakta kalmış kısmıyla iki katlı yapı dikkati çekiyor. İlk araştırmalarımda herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Benim tahminim, dönemin ilkokul seviyesindeki sıbyan okulu olduğu yönünde. Sevgi Sokağının sonuna doğru kaldırımdan dışarı taşmış, beyaz badanalı, küçük bir kulübe dikkati çekiyor. Bir ihtimal çeşme olabilir. Çeşmenin ismine sokak ismini vererek kayıt altına alıyoruz: Sevgi Sokağı Çeşmesi. Sevgi sokağı bitiminde eski ten banliyösüne paralel Alişan Sokağına sağa dönüyoruz. Sokak boyunca tren hattının duvarı gibi gözüken yüksek olmayan kalıntılar bulunuyor. 100 metre kadar ilerledikten sonra sokağın ortasında kalan kale sur kalıntılarından küçük bir parçayı görüyoruz. Bu küçük kalıntı parçasını geçtikten sonra da geriye dönük fotoğraflamamızı sürdürüyoruz. Araştırmalarımızda sur kalıntısı diye düşündüğümüz yapı “Alişan Sokak Fenerli Oda” olarak kayıt edilmiş. Bazı kaynaklarda bu yapı “Fener Evleri” olarak geçmektedir. Araştırmalarımızı derinleştirdikçe yeni bir kavram ve konuyu öğrenme imkanımız oldu. 18. yüzyıldan sonra gayrimüslimlerin iki katlı olarak inşa ettikleri mimari yapılara Fener Evleri dendiğini öğreniyoruz. (İlginç konunun ayrıntısı için tıklayınız). Alişan sokağın başlangıcına kadar ilerliyoruz. Bu noktadan itibaren Langa Hisarı Caddesinin bitişi başlıyor. Cadde üzerinde 2-3 katlı onarılmış, sayısı az olsa apartman gözüküyor. Caddede biraz yürüdükten sonra sağa Arap Mehmet Sokağına dönüyoruz. Sokaklarda özellikle zenci nüfusu dikkati çekiyor. Sokak köşelerinde mahalle kabadayısı gibi tipler de var gibiydi. Hatta fotoğraf çekerken abi fotoğraf çekme, hasmımız var. mealinden ifadeler kullanmışlardı. Bu sokaklarda binalar daha bakımsız, dökülüyor deyim yerin de ise… Arap Mehmet Sokağını kesen Sepetçi Selim Sokağına, sonra Hadımodaları Sokağına giriyoruz. Sokakta sağ tarafımdaki açık otoparkın içerisinde büyük ihtimal sur kalıntıları yer almaktadır. Langa Karakolu Sokağı, gibi birçok sokaktan geçtikten sonra Mermerler Caddesinin Gazi Kemal Caddesine yakın noktasından tekrar bir alt sokağa geçiyoruz. Bu cadde biraz önce bahsettiğim Langa Hisarı Caddesi. Sonrasında geçtiğim bir çok sokaktan tekrar geçerek Nalbant Cami Sokaktan aynı isimli Nalbant Camiine ulaşıyoruz. Sokak oldukça dar. Sokağa girdiğimde sol tarafımda okul bulunuyor. Sokak keskin bir şekilde sağa iyice daralarak kıvrılıyor. Tam kıvrımın olduğu köşede Kazgani Sadi Sibyan Mektebi binası yer alıyor. Mektebe bitişik mekteple aynı isimli bir çeşme yer alıyor. Kazgani Sadi Mektebi Çeşmesi. Çeşmenin üçte biri yol seviyesinin altında kalmış. Çeşmenin kitabesi bulunmuyor. Mektebin tam karşısında Nalbant Cami yer alıyor. Mermer tabelasında banisi İshaki Veli inşa tarihi olarak ta 1470 tarihi verilmiş. Caminin Fatih Belediyesi tarafından yaptırılan bilgilendirme tabelasında: “Fatih Sultan Mehmed Han dönemi cerrahlarından İshak Efendi tarafından yaptırılmıştır. İshak Efendi sonraki yıllarda Sahn-i Seman müderrisliği ve Bağdat Kadılığı görevlerinde bulunmuştur. 1600 yılında Kazancı kulu Yusuf Sinanüddin Efendi tarafından tamir ettirilmiştir. Bu sebeple Cerrah İshak Cami ve Kazancı Camii olarak ta bilinir. Cami zamanla harap olmuştur. 1968 yılında minaresi inşa edilmiş, 199 yılında aslına uygun olmayacak şekilde yeniden inşa edilmiştir. Duvarları kagir, çatısı ahşap ve kiremit kaplıdır. Küçük avlusunda küçük bir şadırvanı ve banisi Cerrah İshak Efendi’nin kabri bulunmaktadır. Kapısı dışardan tek şerefeli bir minaresi vardır.” Caminin giriş kısmında binanın köşesinde tek kalmış yalnız bir kabir bulunmaktadır. Kabirde Cerrah İshak Veli medfundur. Cami yukarıda da belirtildiği üzere birçok mahalle mescidi gibi orijinalliğini yitirmiştir. Cami içinde bulunan çiniler tavana kadar ulaşmaktadır.
III.Selimhan Çeşmesi Kitabesi Yapılış Tarihi: H. 1219 / M. 1804-1805 …….……. saltanat Sultan Selîm-i Cem-haşem Teşnedir olmağa dergâhında İskender hidem Dâ’imâ emr-i müberrât ……….…………… Sâye-i adlinde âlem mazhar-ı lutf u kerem Her umûrun eyler esbâbın …….…… evvelâ Ayn-ı hâcetde ola ümmet-i Muhammed muğtenem İşte bu vâlâ hazîne oldu hıfz-ı âb için Sarf edip nakd-i zülâli himmeti mânend-i hem Hem dahî bir çeşme-sâr atşâna icrâ eyleyip ….…… ayn-ı hayâtı buldu olmuşken âdem Şübhesiz Kâmî bu cevher târîhin ilhâmdır Oldu bu vâlâ eser bâ-himmet-i şâh-ı ümem (Kaynak: https://kulturenvanteri.com/ E.T.28.2.2022) |
–YENİKAPI BALIKHALİ CAMİİ –III. SELİMHAN ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) –KÖŞKLÜ HAMAM (Harabe) –ABDULLAH PAŞA SIBYAN MEKTEBİ (Harabe) |
Bugün yolum çokça deniz kenarındaki yıkılmış, kalıntıları kalmış surların bulunduğu sokaklara çıkıyor. Nalbant Camiini solumuza alarak Nalbant Camii Sokağın sonuna kadar ilerleyerek sola dönüş yaptık. Ki yine kendimizi Sevgi Sokağında bulduk. Tekrar biraz önce gittiğim yolu izleyerek Banliyö tren hattına kadar yürüdük, sağa veya sola sapmadan bu kez alt geçitten sahil tarafına çıktık. Sahil yolunun karşısında bulunan kısa minareli, küçük kare planlı camiyi Yenikapı Balıkhali Camiini görüntüyü yaklaştırarak fotoğraflayabiliyoruz. Yolun karşısına geçmeye zamanım olmadığından tekrar geri dönmek üzere harekete geçiyorum. (Sevgi Sokağı- Nişanca Hamamı Sokak ve Türkeli Caddesi) Nişanca Sokağın devamı niteliğinde Mabeyinci Yokuşu Sokağına girerek yokuş yukarı çıkmaya başlıyoruz. Biraz ilerledikten sonra sağda güzel bir çeşme görüyoruz. III.Selimhan Çeşmesi. Çeşme dikdörtgen ebadında uzun kenarı caddeye bakıyor. Tam orta kısmında kemer altında tuğra, bir altında ise 4 satır 3 sütun kitabe yer alıyor. Sol altta 1219 tarihini görüyoruz. Daire içerisine alınan tuğrada dikkat çeken tuğranın sağ üst köşesinde güneş ve hilal sembolünün yer almasıdır. Kitabenin alt kısmında kemerli kapı gibi yapı, içerisinde çeşmenin aynası bulunmaktadır. Ayna epeyce hasar almış. Çeşmenin geçmişte restorasyon geçirdiği belli. Yeniden restore olması gerekiyor. Çeşmenin üst tarafta kalan kısa kenarı üzerinde tuğla kemerli yarım pencere bulunmaktadır. Yokuş eğimi gittikçe daha artıyor. Yukarı çıkmak daha bir zorlaşıyor. Çeşmeyi geçtikten sonra sağa Hamam Çıkmazı Sokağına giriyoruz. Sokağın sonuna kadar gittiğimizde sona yakın sol tarafta iki katlı, üst kata çıkan merdivenlerin bulunduğu harabe bir yapıyı görüyoruz. Bu yapının Köşklü Hamam olduğunu öğreniyoruz. Tekrar Mabeyinci Sokağa geri dönerek yukarı çıkışımızı tamamlamaya devam ediyoruz. Tam sokağın keskince sağa döndüğü noktada Yine harabe haline gelmiş tarihi yapı dikkatimizi çekiyor. Yapıyı ilk gördüğümüzde Sıbyan Mektebi (ilkokul) olduğunu tahmin ediyoruz. Sonradan yaptığım araştırmalarda bu yapının Abdullah Paşa Sıbyan Mektebi olabileceği kuvvetle muhtemel. Bu konuda Vakıflar Dergisinin Aralık 2017 – 48. Sayısında, Çiğdem Belgin Dikmen ve Ferruh Toruk tarafından yazılan Sıbyan Mekteplerinin Mimarisi: Abdullah Paşa Sıbyan Mektebi Örneği isimli makaleye rastlıyoruz.
–DALTABAN MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ (Restore Bekliyor) -KATİP SİNAN CAMİİ –KATİP SİNAN CAMİİ HAZİRESİ |
Sağımıza tarihi yapıyı alarak (Abdullah Paşa Sıbyan Mektebini) Katip Sinan Mektebi Sokağında ilerliyoruz. Pazar günü olduğu için dükkanların çoğunluğu kapalı. Sokaklar sakin. Bu haliyle bile sokaklar oldukça dar. Diğer günler kalabalığı düşünemiyorum bile. Biz düz gidiyoruz. Ancak yolumuzu kesen sokaklar yukarı doğru dik yokuş. Dar sokaklarda epeyce yürüdükten sonra sokağın bitiminde tam karşıma bir çeşme çıkıyor. Çeşme, Çoban Çavuş Sokak ile Daltaban Sokak köşesinde bulunuyor. Çeşme binaların altında, yada binalar çeşmenin üzerine yapılmış. Çeşmenin fotoğrafını çekerken Belediye temizlik personeli, biraz önce çektiği çeşmenin fotoğrafını sorumlu kişiye gönderebilir misin dediğinde fotoğrafı gönderdim. Hayırdır dediğimde belediye temizlik şefinin çeşmelerin temizliği ve önüne herhangi bir şey konmaması için talimat verdiğini her gün çeşmenin fotoğrafını gönderiyormuş. Fatih Belediyesini duyarlılığından ötürü tebrik ediyoruz. Araştırmalarımızda çeşmenin isminin Daltaban Mustafa Paşa Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Çeşme II. Mustafa zamanında bir ara sadrazamlık yapmış olan Daltaban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. (Daltaban Mustafa Paşa Kimdir diye merak edenler için Diyanet İslam Ansiklopedisinin DALTABAN MUSTAFA PAŞA maddesine bakılabilir. E.T:3.6.2022) Çeşmenin kitabesi bulunmamaktadır. Aynasının yarısından çoğu olmayan çeşmenin, teknesi de kaldırıma katılmış. Çeşmeyi sağımıza alarak Çoban Çavuş Sokağından devam ediyoruz. Karşımıza sağ tarafta kalan Katip Sinan Camiini görüyoruz. Caminin bulunduğu yer yamaçta. Caminin katip sokağı cephesinde hazire bulunmaktadır. avlu duvarında asılı fotoblok tabelada: “İstanbul’un fethinden sonra yapılan ilk camilerden biri olan Katip Sinan Camii, 1496 yılında Sultan II. Bayezid devrinde mutfak katipliği yapan Katip Sinan tarafından inşaa ettirilmiştir. Katip Sinan caminin haziresinde medfundur” Caminin avlu kapısı dahi kapalı olduğundan -saat 15:15- sadece caminin dört bir yanından fotoğraf çekmekle iktifa ettik. Caminin dışında camiye ait herhangi bilgilendirici tabela göremedik. Belki iç kısımlarda tabela vardı. Cami tek kubbeli, döneminin klasik camii yapısındadır. Camiye Daltaban Mescidi de denilmektedir. Camiyi fotoğraflarken dikkatimi ana kubbenin hemen altında bulunan çatının üzerinde sandukaya benzeyen bir çıkıntı çekmişti. Araştırmalarımızda caminin çatısında tabut bulunduğunu öğreniyoruz. Tabut caminin banisi Katip Sinan’a ait olduğu anlatılmaktadır. Sadece bu camiye özel durumun hikayesi bazı sitelerde yer alıyor. (Katip Sokak ile İkbal Sokağının köşesi). İkbal Sokaktan bakıldığında caminin haziresine üstten bakılıyor.
–ÇOBAN ÇAVUŞ CAMİİ -KATİP KASIM İLKOKULU –LANGALI TEZVEREN DEDE KABRİ |
Çoban Çavuş Sokak üzerinden yokuş aşağı iniyoruz. Çoban Çavuş Sokağının başladığı, Şehnameci Sokağın bittiği noktada sağda bugünkü son camimiz olan Çoban Çavuş Camiini görüyoruz. İlk bakışta duvarları Katip Sinan Camiini andırsa da Çoban Çavuş Camii kubbeli değil çatılı bir yapıya sahip. Caminin iki girişi var. Biz yol seviyesinin alt kısmındayız. Cami yeni restore edilmiş. Bu sokaktan 3 katlı gözüküyor. Çatı altındaki pencereler kemerli, altındaki pencereler ise dikdörtgen yapı. Alt avlu giriş kapısının üzerinde 5.11.2002 tarihini görüyoruz. Alt giriş kapısı kapalı olduğundan içeri giremedik. Uzaktan gözümüze bir tabela ilişti. Tabelanın fotoğrafını çekerken yakınlaştırsak ta net çıkmadı. Okunduğu kadarıyla: “Çoban Çavuş Camii Banisi Süleyman Ağa. Doğum tarihi bilinmemektedir. 1587’de çavuşbaşı olmuş daha sonra, sol ulufeciler ağalığını atanmıştır. 1589 cebecibaşı, 1592’de tekrar çavuşbaşılığına getirilmiş, 1592’de azledilmiştir. 1594 yılında tekrar çavuşbaşılık görevine atanış ve ölüm tarihi olan 1605 yılına kadar, bu görevde kalmıştır.” Araştırmalarımızda cami ve haziresinin 1959’daki yol çalışmaları sırasında tamamen ortadan kaldırıldığını, 2002’de tekrar ihya edildiğini öğreniyoruz. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Caminin üstten girişi Mesihpaşa Caddesi üzerinden. Camiye ahşaptan son cemaat yeri eklenmiş. Cami bu cepheden daha farklı güzel görünüyor. Caminin son cemaat yeri açıktı. İç kapı kapalıydı. Bu bile bize yetti camiyi görmek için. Açık pencerelerden iç kısmı fotoğrafladık. Ayrıca hanımlar kısmına son cemaat yerinden çıkıldığından, bizde çıkarak üst balkondan fotoğraf çektik. Ahşap tavan, gömme kubbe çok güzel gözüküyor. Hem renk hem de motifler uyumlu. Şu ana kadar 4-5 camide bu tip kubbe gördük (Ferruh Kethüda cami, Ramazan Efendi Cami gibi). Özellikle yeni restore edilen camilerde. Tavanda motifi çevreleyen dairesel ayeti kerime yer alıyor (Besmeleden sonra Sebbeha ma fissemavati Saff Suresi). Üstten gördüğüm kadarıyla birinci kat hizasına kadar çinilerle kaplanmış. Hemen üstünde dört bir yanı dolaşan ayeti kerime ve esmaül hüsna yer alıyor. Güzel bir camii. Aracımıza doğru ilerlerken, bir çok cadde ve sokaktan geçerek Katip Kasım İlkokuluna ulaşıyoruz. (Mesihpaşa Caddesi – Koska Caddesi -..- Azimkar Sokak -..-Kızıltaş Sokak) Kızıltaş Sokağında yolun sokağın ortasında yalnız kalmış bir kabre rastladık. Langalı Tezveren Dede Kabri. Kabrin üzerindeki İstanbul Hazireleri tabelasında şunlar yazıyordu: “Kabir, Şeyh Ramazan-ı Halveti halifesinden Şeyh Mahmud Efendi’ye aittir. 16. yüzyılda yaşamış olan şeyh, III. Mehmed döneminde sadrazamlık yapmış Ferhad Paşa’nın henüz yeniçeri ağası iken gördüğü rüyayı, “Padişah damadı ve sadrazamı olacaksın” şeklinde yorumlamıştır. Miladi 1595′ te sadrazam olan Ferhad Paşa 1568 /69 senesinde vefat eden Şeyh Mahmud Efendi’nin kabri civarına bir camii ve medrese yaptırmıştır. Günümüze gelemeyen ancak eski haritalarda görülen, “Musalla” adıyla da bilinen mescid ve medrese bu kabir karşısında bulunan Katip Kasım İlkokulu’nun bulunduğu yerde idi.” Tezveren Dede ismi nereden geliyor onu bilmiyoruz. Kabrin köşesinde bir vatandaşımız oturmuş dua ediyordu. Bu sebeple fotoğraf karesinde görünmesin diye dikkat ettim. Böylelikle bugünkü gezimizin de sonuna geldik.
EK: 11 NİSAN 2024 PERŞEMBE (Aksaray Mah – Yalı Mah)
-YENİKAPI BANLİYÖ DURAĞI -İSİMSİZ PARK (Mahramacı Sokak) –BEŞERLER MESCİDİ –YENİKAPI SURP TATEOS PARTOĞOMEOS ERMENİ KİLİSESİ -İSİMSİZ PARK (Yalı Sokak) –FATİH BELEDİYESİ AKSARAY OTOPARKI -THEODOSIOS LİMANI ARKEOLOJİ ALANI |
Ramazan Bayramının 2.günü. Yenikapıda bayramlaşmak için gittiğimiz adresten namaz kılmak için ayrılıyorum en yakın mescide gitmek üzere. Tam olarak yeni açılan Kazlıçeşme-Sirkeci banliyö hattının Yenikapı İstasyonu önündeyim. Sahile doğru Mahramacı Sokakta ilerliyorum. Solumda yeşil alanlar var. Görünürde cami minaresi yok. Bir kişiye mescidi soruyorum. Sağımda sahile gelmeden son sokak olan Yenikapı Kumsalı Sokağına girerek epeyce ilerliyorum, sonunda Beşerler Mescidini buluyorum nihayet. Mescid bir apartman dairesi, ikinci katta. 100-150 metrekare genişliğinde. Namaz vakti olmasına rağmen bir kişiden başka cemaat yoktu. Öğlen namazımı kıldıktan sonra kısa süreliğine de olsa çevreyi gezdim. Daha önceki gezilerimde bu küçük bölgeyi atlamışım. Google Earth’tan baktığımda bölgenin küçük bir ada olduğunu görüyorum (Banliyö hattı-Namık Kemal Caddesi-Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ve Kennedy Caddesi). Mescid çıkışında Alboyacılar Sokağına girdiğimde etrafı yüksek avlu duvarıyla çevreli kilise dikkatimi çekiyor. Yanına geldiğimde kilisenin ermeni kilisesi olduğunu tabelasından okuyoruz. Kilisenin adı “Yenikapı Surp Tateos Partoğomeos Ermeni Kilisesi“. Kilise, 1846 yılında inşa edilmiş. Bu bölge evlerin çoğunluğu harabe halinde. Az da olsa restore edilmiş veya yeniden yapılmış evler bulunuyor. Kilise Alboyacılar Sokak-Katip Çeşmesi Sokak-Çorbacıbaşı Sokak-Yalı Parkı Sokak arasında yer alıyor. Kilisenin bir cephesinde etrafı açıkta olsa oyun guruplarının olduğu park bulunuyor. Adayı adımladıktan sonra Namık Kemal Caddesinde ilerliyorum. Karşı kaldırımda İSKİ’nin Yenikapı Ön arıtma Tesisi bulunuyor. Yenikapı metroya doğru yol alıyorum. Karşıma Fatih Belediyesine ait Aksaray Otoparkı çıkıyor. Otoparkı geçtikten sonra Yenikapı Metro istasyonun Namık Kemal Caddesi çıkışını görüyoruz. Biraz daha ilerleyip İSPARK kenarından Yenikapı’ya doğru ilerliyoruz. İBB tarafından etrafı çevrelenmiş Theodosios Limanı Arkeoloji Alanı dikkatimizi çekiyor. Afişi fotoğrafladıktan sonra bugünkü kısa turumu tamamlıyorum.
EK: 7 Temmuz 2024 – Pazar EKSİK KALAN CAMİLER
Bugün yine eksik kalan camilerimizi tamamlamak üzere yola çıktık. 7 Temmuz Pazar günü sıcak bir gün. Eksik kalan camilerin yerleri dağınık. Önce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi içerisinde yer alan 2 camiyi görmek üzere her zaman ki klasik güzergahımı kullanıyorum (Vatan – Oğuzhan – Kızılelma Caddeleri). Cerrahpaşa Kütüphanesi önünden Koca Mustafapaşa Caddesine dönüyoruz. Sağımızda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Fakültede inşaat devam ettiğinden içerisindeki camileri görme planını iptal ediyoruz. Ayın caddeden devam ederek Nişanca bölgesindeki Havuzlu Mescid’i bulabilmek üzere hareket ediyoruz. Aracımı park ettikten sonra yürüyerek Türkeli Caddesinde bulunan Nişancı Mehmet Paşa Camiine ulaşıyoruz. Caminin hemen köşesindeki sokaktan Nişanca Yokuşu Sokağına giriyoruz. Sağımızda Cami avlusuna bitişik Nişanca Mehmet Paşa Çeşmesini görüyoruz. Çeşme restore edilmiş. Nişanca Yokuşu Sokağında yokuş yukarı çıkmağa devam ediyoruz. Sağdaki Havuzlu Mescit Sokağına giriyoruz. Önce sokağın başına kadar gidiyorum. Ancak camiyi göremiyoruz. No: 8-10 arasındaki boşlukta durarak etraftakilere burada bir cami varmış diye soruyorum. Arada ilerlediğimizde camiyi görüyoruz. Ancak girişi belli belirsiz olduğundan tekrar sokağa geri dönerek bu kez no 16-18 arasındaki boşlukta mescidin bir kısmını görüyorum. Dikkatli olunmasa ya da birilerine sorulmasa mescidi bulmak cidden zor olacaktı. Aradan girerek Havuzlu Mescide nihayet ulaşıyoruz. Cami duvarındaki mermer tabelada “Havuzlu Mescid banisi Lala Hüseyin paşa 1974” notunu görüyoruz. Cami avlu kapısı dahil kapalıydı. Fotoğraf çekim mesafesi yetersizdi. kırmızı tuğladan minaresi orijinal gibi duruyor. Zaten cami 1974 te yeniden ihya edilmiş. Cami avlusunda Mezar taşı Latinize Türkçe Has Odabaşı Hasan Ağa yazan kabir bulunuyor. Cami iki kat yüksekliğinde çift pencereli bir mescid. Geldiğim yönden hızla dönerek araca ulaşıyoruz. Şimdi rotamız Hoca Gıyaseddin Mahallesindeki iki cami.
BAZI SOKAK İSİMLERİ
GEZİ GÜZERGAHI: -REFİA HANIM ÇEŞMESİ (Restore bekliyor), -KÜRKÇÜBAŞI KÜLHANI SOKAK ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) , -ŞAH U GEDÂ CAMİİ, -PERVANE DEDE TÜRBESİ, -HAZİNEDAR USTA ÇEŞMESİ (3’lü), -NAZPERVER KALFA SIBYAN MEKTEBİ, –NAZPERVER KALFA HAZİRESİ, -KASAP İLYAS CAMİİ, –KADEM-İ ŞERİF TEKKESİ, -KADEM-İ ŞERİF TEKKESİ HAZİRESİ, -KADEM-İ ŞERİF TEKKESİ ÇEŞMESİ (Elhac Yakup Efendi Çeşmesi – Et Yemez Tekke Çeşmesi) -BEYAZID-I CEDİD CAMİİ, -MİRZAZADE HAZRETLERİ KABRİ (Beyazıd-ı Cedid Camii Avlusu), -NEFİSE HANIM ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) , -KÜÇÜK LANGA CADDESİ ÇEŞMESİ (Harabe), -AKSARAY MAHALLE MUHTARLIĞI, -SUR KALINTILARI, -BAKLALI KEMALEDDİN CAMİİ, -EBUBEKİR PAŞA KÜLLİYESİ (-a- EBUBEKİR PAŞA SIBYAN MEKTEBİ, -b- EBUBEKİR PAŞA MEKTEBİ HAZİRESİ, -c- EBUBEKİR PAŞA SEBİLİ, -d- EBUBEKİR PAŞA ÇEŞMESİ (Restore bekliyor), -e-EBUBEKİR PAŞA İKİZ ÇEŞMESİ (Restore bekliyor), -f- EBUBEKİR PAŞA SU TERAZİSİ, -MESİHPAŞA MUHTARLIĞI, -LANGA KARAKOLU ÇEŞMESİ (İmrahor Hamamı Sokağı Çeşmesi), -AYA TODORİ RUM KİLİSESİ, -KATİP KASIM CAMİİ, -FATİH BELEDİYESİ NİŞANCA ÇOK AMAÇLI SALONU VE EĞİTİM BİRİMİ, -KALINTILAR, -HALİL ÇEVKAN ÇEŞMESİ (3’lü – Restore bekliyor), –NİŞANCA HAMAMI (Restore bekliyor), –NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ ÇEŞMESİ-1 (Restore bekliyor), -NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ SEBİLİ, –NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ, -NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ HAZİRESİ, –NİŞANCI MEHMET PAŞA CAMİİ ÇEŞMESİ-2 (Restore bekliyor) -BEZCİYAN ERMENİ İLK VE ORTA OKULU, -ERMENİ PATRİKLİĞİ, -KİLİSE KOMPLEKSİ (—SURP ASDVADZADZİN PATRİKLİK KATEDRALİ (MERYEMANA ERMENİ KİLİSESİ), —VORTVOTS VOROTMAN KİLİSESİ (Patrik Mesrob II. Kültür Merkezi), —SURP HREŞDAGABET KİLİSESİ, —ARDAK AKMURAT ÇEŞMESİ (Avlu), —ANTRANİK HALACYAN ÇEŞMESİ (Avlu), -SEVGİ SOKAĞI ÇEŞMESİ, -TARİHİ KALINTI, (FENERLİ ODA – FENER EVLERİ – Alişan Sokak, -NALBANT CAMİİ, -CERRAH İSHAK VELİ KABRİ, –KAZGANİ SADİ SIBYAN MEKTEBİ, –KAZGANİ SADİ MEKTEBİ ÇEŞMESİ (Restore bekliyor), -YENİKAPI BALIKHALİ CAMİİ, -III. SELİMHAN ÇEŞMESİ (Restore bekliyor), -KÖŞKLÜ HAMAM (Harabe), –ABDULLAH PAŞA SIBYAN MEKTEBİ (Harabe), -DALTABAN MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ (Restore Bekliyor), -KATİP SİNAN CAMİİ, –KATİP SİNAN CAMİİ HAZİRESİ, -ÇOBAN ÇAVUŞ CAMİİ, -KATİP KASIM İLKOKULU, -LANGALI TEZVEREN DEDE KABRİ |
EK: 11 NİSAN 2024 PERŞEMBE (Aksaray Mah – Yalı Mah): -YENİKAPI BANLİYÖ DURAĞI, -İSİMSİZ PARK (Yeşil Alanlar), -BEŞERLER MESCİDİ, -YENİKAPI SURP TATEOS PARTOĞOMEOS ERMENİ KİLİSESİ, -İSİMSİZ PARK (Yalı Sokak), -FATİH BELEDİYESİ AKSARAY OTOPARKI, -THEODOSIOS LİMANI ARKEOLOJİ ALANI |
EK: 7 Temmuz 2024 – Pazar EKSİK KALAN CAMİLER: -HAVUZLU MESCİD, -HAS ODABAŞI HASAN AĞA KABRİ |