CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİNDE OSMANLI İZLERİ: CAMİ VE ÇEŞMELER
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yerleşkesinde, ikisi iç kısımlarda, üçü caddeye doğrudan bağlantılı olmak üzere toplam beş tarihi cami bulunuyor. Esekapı Mescidi’ni de dahil edersek sayı altıya ulaşıyor. Tarihi çeşme sayısı ise yedi adet. Yazıda çeşmelere yalnızca isim olarak değinip, ayrıntılı bilgi için ilgili bağlantıları paylaşacağım.
| CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ GEZİ GÜZERGAHI 1-Kasap İlyas Camii 2-Çavuşzade Camii A-Muhasip Besim Ağa Çeşmesi 3-Haydar Kethüda Camii 4-Esekapı Mescidi B-Esekapı Çeşmesi Ahmed Ağa Çeşmesi 5-Şah Sultan Camii C-Şah Sultan Çeşmesi D-Dilsiz Süleyman Ağa Çeşmesi 6-Beyazıd-ı Cedid Camii E-Dayı Ömer ve Nafia Hanım Çeşmesi F-Kademi Şerif Çeşmesi Elhac Yakup Efendi Çeşmesi G-Nefise Hanım Çeşmesi |
Tam olarak hangi alandan bahsettiğimizi merak edenler için çevreleyen cadde ve sokakları şöyle sıralayalım: Org. Abdurrahman Nafiz Gürman Caddesi, Yokuş Çeşmesi Sokak, Koca Mustafa Paşa Caddesi ve Etyemez Tekkesi Sokak. Bu alan içinde ayrıca eski adıyla Samatya, yeni adıyla İstanbul Üniversitesi İstanbul Hastanesi ile Fatih Belediyesi Cerrahpaşa Kütüphanesi yer alıyor. Tıp Fakültesi Yerleşkesinde eski binalar peyderpey yıkılıp yenileri inşa ediliyor.
Adım Adım Tarihi Yarımada gezilerimizde bu bölgedeki cami ve çeşmeleri görme fırsatımız oldu. Farklı güzergâhlarda paylaştığımız bu yapıları bu kez bütüncül bir şekilde ele almak istedim.
Kasap İlyas Camii ile başlıyoruz. Org. Abdurrahman Nafiz Gürman Caddesi üzerinde, Yokuş Çeşmesi Sokak köşesine yakın konumda. Cadde ve hastane içinden iki girişi var. XV. yüzyıl sonunda Ni’me’l-Ceyş’ten Kasap İlyas tarafından yaptırılmış. Haziresinde çok sayıda kabir bulunuyor; banisi de burada medfundur.
Camiden çıkıp ismiyle müsemma Yokuş Çeşmesi Sokağına giriyoruz. Yokuş yukarı ağır ağır ilerliyoruz. 200 metre kadar ilerledikten sonra halen inşaatı devam eden şantiye alanına geliyoruz. Fakülte bahçesinden giriş yaptığımızda uzaktan Çavuşzade Camii görünüyor. Sağ yanımda şantiye alanı. Caminin çevresi çitle çevrili ama geçiş için bir yol bırakılmış. Bahçesinde restore edilmeyi bekleyen kemerli Muhasip Besim Ağa Çeşmesi dikkat çekiyor. Cami duvarındaki mermer tabelaya göre mimarı Mimar Sinan, banisi Mustafa Çavuş. H.979 / M.1540-41’de inşa edilmiş.
Öğle namazını camide kılıp çeşmeyi fotoğrafladıktan sonra geldiğim yoldan geri dönerek kalan yokuşu da son bir nefesle çıkarak Koca Mustafa Paşa Caddesi’ne ulaşıyoruz. Sola dönerek caddede ilerliyoruz. Sol tarafımda neredeyse yol boyunca inşaat alanı yer alıyor. 300-400 metre kadar ilerledikten sonra fakülte sınırları içerisindeki bir başka cami olan Haydar Kethüda Camii’ne ulaşıyoruz. Caminin karşısında Davutpaşa Anadolu Lisesi binası gözüküyor. Lisenin hemen arkasında Davutpaşa Külliyesi yer alıyor. Cami, Kanuni devrinde kethüda beyi olan Haydar Ağa tarafından 16. yüzyılda yaptırılmış.
Camiden çıkıp Koca Mustafa Paşa Caddesi’nde ilerlemeye devam ediyoruz. Kısa bir mesafe yürüdükten sonra köşede Fatih Belediyesi’ne ait Cerrahpaşa Kütüphanesi’ni, hemen yanında ise Esekapı Mescidi’ni görüyoruz. Artık Koca Mustafa Paşa Caddesi’nden sola doğru ayrılmış, Etyemez Tekkesi Sokağı’na girmiş bulunuyoruz. Bundan sonraki yolumuz yokuş aşağı denize doğru.
Esekapı Mescidi’nin avlu giriş kapısının sağında Esekapı Çeşmesi, diğer adıyla Ahmed Ağa Çeşmesi yer alıyor. Mescid, kiliseden dönme bir yapı. İçeri girdiğimde avlunun çimle kaplı olduğunu, çimlerin üzerinde bazı kalıntıların teşhir edildiğini görüyorum. Bahçenin ortasından taş döşeli yoldan geçerek mescide ulaşıyorum. Son cemaat yeri altı ahşap direk üzerine oturuyor. İç mekân uzunlamasına; yüksek kemerli pencereleri orijinal haliyle korunmuş. Temiz ve sade bir mescid.
Yokuş aşağı inerken solumuzda Esekapı Medresesi yer alıyor. Medreseyi geçtikten sonraki fakülte girişinden değil, bir sonraki girişten içeri girdiğimizde uzaktan minaresi görünen Şah Sultan Camii bizleri karşılıyor. Cami, Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan tarafından H.935 / M.1528’de yaptırılmış. Caminin hemen alt kısmında, yeni restore edilmiş Şah Sultan Çeşmesi yer alıyor. Fotoğraflayıp geldiğimiz yoldan geri dönerek Etyemez Sokağı’na dönüyoruz. Aşağı inmeye devam ediyoruz. İstanbul Hastanesi-Samatya’ya kadar iniyoruz. Acil poliklinikler alanında Dilsiz Süleyman Ağa Çeşmesi’ni görmeden geçmiyoruz.
Ana caddeye, Org. Abdurrahman Nafiz Gürman Caddesi’ne çıkıyoruz. Sağımızda Sirkeci-Kazlıçeşme arası çalışan tren hattı bulunuyor. Biraz ilerledikten sonra solumda Beyazıd-ı Cedid Camii’ni görüyorum. Birkaç merdivenle caminin küçük haziresine çıkıyorum. Hazirede kabirlerin yanı sıra Etyemez lakaplı Mirza Baba’nın kabri de bulunuyor. Cami oldukça küçük. Cami II. Beyazıt döneminde yaptırılmış. Dar bir koridordan hastane bahçesine ulaşıyoruz. Bahçede Dayı Ömer ve Nafia Hanım Çeşmesi’ni fotoğraflayıp aynı dar aralıktan geçerek caddeye tekrar çıkıyoruz. Caminin hemen yanında Kadem-i Şerif Tekkesi, diğer adıyla Etmeyez Tekkesi ve Kadem-i Şerif Çeşmesi (Elhac Yakup Efendi Çeşmesi) yer alıyor. Caddeye henüz çıkmıştık ki günün en zarif çeşmelerinden biri olan Nefise Hanım Çeşmesi ile karşılaşıyoruz. H.1233 / M.1817’de yapılmış. Nihayet başladığımız noktaya, Kasap İlyas Camii’ne dönerek gezimizi tamamlıyoruz.
Not: Yahya Efendi Çeşmesini inşaat alanında kaldığı için göremedik. Bir başka zamana. Ayrıca araştırdığım kadarıyla bu alanda kayıp cami ve çeşmeler mevcut. Şeyhülharem Camii, Hobyar Camii, Bıyıklı Hüsrev Camii ve Mehmet Kethüda Çeşmesi gibi.
