SİYAVUŞPAŞA MEDRESESİ – HİLYE-İ ŞERİF TESBİH MÜZESİ

Camiyi geçer geçmez sağa yokuş yukarı Kepenekçi Yokuşu Sokağında ilerliyoruz. Sokağın bitimine yakın sol tarafımızda taş yapılı avlu duvarı yer alıyor. Burası tarihi Siyavuşpaşa Medresesi. Halen Hilye-i Şerif Tesbih Müzesi olarak hizmet veriyor. Medresesinin etrafı ciddi anlamda temizlenmiş, bina açığa çıkarılmış. Halen de bazı bölümlerin etrafı çevrili yıkım sonrası düzenleme devam ediyor. Yokuşu çıkmayı tamamladığımızda sola Kepenekçi Sokağına ulaşıyoruz. Kepenekçi ismi yaygın ve sokak isimlerinde çok sayıda yer almış. (Kepenek ismini merak ediyoruz. Kubbealtı sözlüğünde Kepenek için, “Kebe denen en kalın keçeden dövülerek yapılmış kolsuz çoban üstlüğü” anlamı verilmiş. Bunun imalatını yapan kişi de Kepenekçi olsa gerek. http://lugatim.com). Sokakta birkaç adım düz gittikten sonra sokak aşağı doğru sola Medresenin etrafında kıvrılarak iniyordu. Bizde Medreseyi diğer cephelerden görebilmek için aşağıya doğru indik. Hilye-i Şerif ve Tesbih Müzesinin girişine gelmiş olduk. Müze, İstanbul Sanat ve Medeniyet Vakfı tarafından idare ediliyor. Salı günü hariç her gün 10-17 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Bayram tatili olduğu için kapalıydı. Girişin önünde bulunan prizma tabelada Siyavuşpaşa Medresesi hakkında bilgiye ulaşıyoruz.: “Karşısındaki Hoca Hamza Mescidinden dolayı Hoca Hamza Medresesi olarak ta anılan yapı, III. Murad döneminde sadrazamlık görevinde bulunan Siyavuş Paşa tarafından, 1580’de yaptırılmıştır. Yapım tarihini belirleyen bir kitabesi yoktur… Bugün medresede 14 hücre sayılabilmektedir. Muhtemel Davud Ağa’nın eseri olan yapı, özenli tasarımı, malzemesi ve ayrıntıları ile dikkati çekmektedir. Süleymaniye’den Haliç’e doğru inan Odunkapı Yokuşu’na set çekercesine, dik olarak yerleştirilen medrese, arazinin eğimi nedeniyle batıya doğru yüksekliği artan bir bodrum üzerinde yükselmektedir. Arsanın düzensiz  geometrisi nedeniyle medresenin planı herhangi bir şemaya bağlı değildir; özel bir çözüm sergilemektedir. Dershane doğuda, hücre dizilerinin ucundadır;  hücreler yamuk planlı avlunun üç yönü boyunca dizilmiştir. Dershane giriş  cephesinde ahşap bir saçağı taşıdığını sandığımız kancalar durmaktadır.  Genel yerleşme düzeninde dershane ve ona bitişen 6 hücre kıbleye yöneltilmiş  batıya doğru kıvrılan duvarın bu kesimine medreseye ait 2 hücre  yerleştirilmiştir. Haliç’e inen  yamacın eğimi nedeniyle bu dizideki 5 hücre kısmen zemine  gömülüdür. Dışarıya pencere açılamadığından güney duvarı sağır bırakılmıştır. Avluda şadırvan vb. öğe kalmamıştır.” Müze giriş kapısının hemen karşısında Hoca Hamza Camii ve muhtemel aynı isimli çeşme yer alıyor. Hoca Hamza Camii Çeşmesi, onarılmayı bekliyor.