CAMİ

BALAT AYVANSARAY SINIRINDA MUHTEŞEM BİR CAMİ: FERRUH KETHÜDA CAMİİ

Bugünkü rotamız Balat Bölgesi. Balat denilince 3-4 katlı, bitişik nizam, pencere kısmı dışarı çıkıntılı, demir balkonlu, sıra sıra dizilmiş renkli apartmanlar, renkli merdivenler, daracık sokaklar, şato surları gibi kiremit renkli ihtişamlı Özel Rum Okulu –ki Fener Rum Patriği zannedilir çoğu zaman- çoğu zaman önünden geçtiğimiz Musevi vatandaşlarımız tarafından işletilen Özel Balat Hastanesi ve “demir yığını” Bulgar Kilisesi akla gelen diğer yapılar.

Patrikhane dendiğinde ihtişamlı bir yapı tahayyül edilir. Hatta yukarı da bahsettiğim gibi Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi binası çoğu zaman patrikhane ile karıştırılır. Patrikhane Dr. Sadık Ahmet Caddesi üzerinde bulunuyor. Dr. Sadık Ahmet Batı Trakya Müslüman-Türk liderlerinden… Dıştan görünüşü oldukça sade. Koyu kahverengi ahşap kaplama (?) ile yapısal olarak ayrılıyor. Aya Yorgi kilisesine üstten bakan herhangi bir orijinal tasarımı olmayan bir bina görünümü veriyor. Bu kompleks içerisinde ziyarete açık kısım Aya Yorgi Kilisesi…

Sabah çok erken olmamasına rağmen burada hayat öğleden sonra başlıyor. Gezdiğimiz saatlerde dükkânlar açılmış, kafeler, masa ve sandalyelerini dizmiş tek tük olan müşterisini ağırlıyordu. Sokaklarda adım başı küçücük mekânlarda masa ve sandalyesini kaldırıma çıkarmış çok sayıda kafe vardı. Kafeler yanında, hediyelik satan dükkânlar, tarihi yaşatmaya çalışan dükkânlar, antikacılar… Renkli binalar, renkli simalar…

Sokaklar öğleden önce sakindi, yürümekte zorlanmadık. Ancak öğleden sonra kalabalık artmaya başladı. Hele bir de araç geçtiğinde yürümekte zorlanıyorsunuz.

Öncelikle girdiğimiz sokağı sonuna kadar bitirelim, sonra diğer sokağa geçeriz diye düşündük. Ancak gezi seyri içerisinde her zaman mümkün olmuyor.   Tabi ki gezerken gezinin akışına bırakmak, farklı sokaklara girerek yeni şeyler görmek daha gizemli ve daha güzel oluyor…

Pastırmacı sokağı yukarı doğru uzayan merdivenli bir sokak. Sokağın başında tabelayı gördüğümüzde ismiyle müsemma olmuş, “pastırmamız çıkacak” diye söylendik. Merdivenleri çıkarken sol tarafta camii vardı. İçeriye yine giremedik kapalı olduğundan. Merdivenler yukarı doğru daralarak kıvrıla kıvrıla uzuyordu. Yukarı çıksak mı yoksa geri mi dönsek diye düşündük. İlerleyip sonra çıkmaz sokak diye geri dönmekte vardı. Buraya kadar gelmişken geri dönmeyelim ilerleyelim dedik. Yukarı doğru çıkarken merdivenler sağa doğru dönüyor ilerisi görünmüyordu. Çıkmaya devam ettik merdiven küçük şirin iki katlı bir apartmanın önüne sola doğru ilerliyordu. Merdivenin sağına baktık otların her yeri sardığı tarihi kalıntılar tabi ki çöp ve bira şişeleri. Belli ki burası bazı saatlerde birilerinin mekânı… Geri mi dönelim yoksa tarihi kalıntıların üzerine çıkarak ilerisini göremediğimiz yola mı girelim diye konuşurken, kalıntıların olduğu tepeye çıkmaya ve ilerlemeye karar verdik. Tepeye çıkıp biraz ilerlediğimizde önümüz açıldı ve Haliç manzarası ortaya çıktı. Tepe de patika yolda ilerledik önümüzde bambaşka bir mahalle ve daha bakımlı bir ortam… Aşağı doğru bakıldığında güzel bakımlı bir park hemen yanında yeni onarıldığı belli tarihi bir cami yer alıyordu. Aşağıya doğru adı İmam Hatiplerin açılmasında öncü rol oynamış ismi birçok okulda yaşatılan Mahmut Celalettin Ökten Parkına doğru inmeye başladık. Park bu kadar yoğun bina arasında ortama ferahlık katmış. Aşağı inerken parkın hemen sağında sıvaları kazınmış restore edilen yapı gördük. Burasının afişlerdeki ifadelerden yola çıkarak Fatih Belediyesince Semt Konağı yapılacağını anladık.

Yapılacak semt konağını tarafından cami avlusuna girmek için kapı vardı. Ancak kapalıydı. Diğer kapıları baktık. Açık olan kapıdan avluya girdik. Bu cami yeni restorasyonu bitmiş Mimar Sinan tarafından yapılan Ferruh Kethüda Camii idi. Avludan camiye doğru yöneldik. Hem iç kısmı görelim hem de 2 rekât tahiyyatül Mescid namazı kılalım diye. Kapısı kapalıydı. Ancak avluda bekleyen görevli bizi fark etti. Camiyi görmek istersek açabileceğini söyledi. Öğle namazından önce kapıyı kapalı tuttuklarını çocukların girip ses sistemiyle oynadıklarını söyledi. Teşekkür ettik. Böylece caminin içerisine girdik. Cami tavanı ahşaptan ortada ters kâse gibi kubbe vardı. Cami dışından bakıldığında normal çatılı bir yapı gözüküyor. Bugün gördüğümüz en bakımlı cami olduğunu söyleyebilirim. Ferruh Kethüda Camii, Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Semiz Ali Paşa’nın kethüdası Ferruh Ağa tarafından 1562 – 1563 tarihinde inşa ettirilmiştir. Cami, Osmanlı döneminde Halvetiyye tarikatının Sünbüliye koluna ait bir tekke olarak da kullanıldığı için Balat Tekkesi adıyla da bilinmektedir. Cami, Ayvansaray mahallesinde Balata sınırına yakındır. Cami avlusunda camiye ismini veren Ferruh Kethüdanın mezarı ve birkaç mezar daha bulunmaktadır. Cami çıkışında cami avlusu duvarına bitişik bir çeşmenin onarılması ve suyun akar hale getirilmesi bizi ziyadesiyle sevindirdi.

Namazımızı kılıp çıktıktan sonra Mahmut Celalettin Ökten Parkında Fatih Belediyesince kiraya verilen bir kafede çayımızı yudumladıktan sonra gezimize son verdik. Gezinin tamamını okumak için 2. DURAK: BALAT – FENER – AYVANSARAY sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

One thought on “BALAT AYVANSARAY SINIRINDA MUHTEŞEM BİR CAMİ: FERRUH KETHÜDA CAMİİ

  • I have been surfing online more than 3 hours today, yet I never found any interesting article like yours. It is pretty worth enough for me. Personally, if all website owners and bloggers made good content as you did, the web will be a lot more useful than ever before.

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir