5. DURAK: VEFA
PROJENİN ADI ADIM ADIM TARİHİ YARIMADA |
5. DURAK VEFA |
YAZAN Tayfun NASUHBEYOĞLU |
TARİH VE SAAT 16 Ekim 2021 Cumartesi |
HANGİ MAHALLELERDEN GEÇTİK? -HACI KADIN, -YAVUZ SİNAN, -DEMİRTAŞ, -HOCA GIYASETTİN, -MOLLA HÜSREV -KALENDERHANE (….- …..) |
GEZİ GÜZERGAHI SAYFANIN EN ALTINDA VERİLMİŞTİR |
Bugünkü Tarihi Yarımada durağımız Vefa. Hani vefalı davranışın azaldığını ifade etmek için derler ya “Vefa bir semtin adı”… Şimdi Vefa’dayız. Bu sabah çıkışımız geç oldu. Zeynep’i Başakşehir Spor Okulu yüzmeye yazdırıp yolumuza devam edelim derken Vefa’ya varışımız, aracımızı park etme de geçirdiğimiz zaman kaybı gezimize başlamak 11 den sonraya kalıyor. Aracımızla Unkapanı Bozdoğan Kemerleri geçtikten hemen sonra sağa Reşat Nuri Tiyatro Sahnesinin bulunduğu caddeye girdik. Aracımızı park yeri aradık, ancak bulamadık. Kağıt toplayıcıların bulunduğu yerlere kadar çıktık yokuş yukarı. Sonunda güvenilir bir yer bulduk. Fatih Belediyesine ait bir otoparka aracımızı park ettik (12 saate kadar 20 TL). Görüntü çok resmi gibi gelmedi, bu sebeple yazısını görmemize rağmen tekrar sorduk burası Fatih Belediyesine mi ait diye? İlgili kişi evet dedikten sonra parasını peşin ödeyerek gezimize başlıyoruz. Ancak bu otopark başta giriş çıkışlar olmak üzere elden geçmesi gerekiyor. (Tabela asılmış. İMÇ Otoparkı 02 olarak hizmet veriyor).
İMÇ OTOPARKI-02 -HIZIR BEY CAMİİ |
Gezimize otoparktan gözüken cami ile başladık. Hacı Kadın Caddesi üzerinde bulunan Hızır Bey Cami küçük bir camii. Cami bahçesine giriş kapısı üzerinde caminin ismi yazıyor. Ancak cami isminin bulunduğu mermerin üzerine “CAMİ GİRİŞİ” yazısı ve ok işareti konulmuş. Bu manzarayı gördüğünüzde ne kadar uyumsuz bir yazı olduğunu görüyorsunuz. Ayrıca böyle bir yazıya neden ihtiyaç duyulmuş anlayamadık. Zaten caminin kapısı belli değil mi? İlla da asacaksanız daha farklı görüntüyü bozmayacak şekilde bir yere asın. İşin ilginç yanı “CAMİ GİRİŞİ” tabelası Caminin giriş kapısında da asılı. Üstelik mevcut yazının üzerini kapatıyor. Bu tabeladan bu caminin İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey (1407-1459) tarafından yaptırıldığını okuyoruz. Cami kapalı olduğundan içeri giremiyoruz. (7.7.2024 pazar günü Hızırbey Camii önündeyiz. Bu kez cami açıktı. Bizde hızlıca camiye girdik. Mimari stili 1800- sonrası
–HACI KADIN ÇEŞMESİ (Restore bekliyor) –ATLAMATAŞI CAMİİ –UNKAPANI DEĞİRMENİ (Harabe) |
Haliç’e doğru yol alıyoruz. Hacı Kadın Caddesi ile Hızır Bey Cami Sokağın kesiştiği noktada restore edilmeyi bekleyen isminin Hacı Kadın Çeşmesi olduğunu öğrendiğimiz çeşme bulunmaktadır. Basit bir musluk takılmış su akıyor. Çeşmenin üstündeki hat yazısı zemini yeşil boyaya bulanmış. Kitabesinde “Vesekahüm Rabbühüm şeraben tahura” (İnsan 21) ayeti kerimesi yazıyor. Solumuzda İMÇ blokları ara ara görünüyor. Atlamataşı caddesinin başlangıcında Atlamataşı Camiini görüyoruz. Avludan içeri giriyoruz. Cami kapalı. Pencereden içerisini fotoğraflıyoruz. Caminin dış kapısına iki büyük saksı konmuş. Bir tane saksıyı tam da camiyi tanıtan kitabenin önüne koymuşlar kimse okumasın diye…Pir türü çam fidanının dallarını aralayarak yazan bilgileri okuyoruz. Yazıda; Caminin Sultan I. Ahmed devri 1603-1617 eserlerinden olduğunu, Geçmişte Halil Attar Mescidi ve Arabacılar Mescidi gibi isimlerle anıldığını öğreniyoruz. Cami ilk defa 1616 senesinde inşaa edilmiştir.
Atlamataşı Caddesinde ilerliyoruz. Onarılmış veya onarılmayı bekleyen yapılar görüyoruz. Bunlardan biri de harabe haline gelmiş geçmişte değirmen olarak kullanılan yapı. Yapının sadece dış duvarları kalmış. Yapı 19. yüzyılın sonlarında yapılmış. Bu bölge Doğu Roma’dan beri (Bizans) tahıl gemilerinin yükünü boşalttığı bölge imiş. Unkapanı isminin de buradaki değirmenden geldiğini öğrenmemiz iyi oldu. (Un + kapan) Lügatim.com sitesine göre, Kapan kelimesinin iki anlamı bulunuyor: “1. Çok büyük tartı âleti, ağır yük tartan kantar. 2. Osmanlı Devleti’nin ilk devrinden beri un, tahıl, yağ, bal vb. malların tartıldığı ve toptan alınıp satıldığı devlet kontrolündeki pazar yeri” Bölge tahıl ticareti ve bir çok değirmenin olduğu bir yer imiş. Sembolik olarak Unkapanı Değirmeni harabe olarak ayakta kalmış. Bu mekan geçmişten günümüze Tahıl’ın serüvenini konu alan yaşayan müzeye dönüştürülebilir. (Geçmişten günümüze tarihi süreç, değirmen tipleri, ziyaretçilerin deneyimleyebileceği atölyeler, ürün ve mamül üretimi, beslenme ve tahıl üzerine kütüphane, sanal ortamlar, küçük çaplı üretim ve satış gibi daha bir çok unsurun olabileceği etkileyici bir çalışma olabilir.) Vefa bölgesini gezerken en çok dikkatimizi çeken şey çok sayıda binanın yıkılmış olduğunu, bir çok binanın harabe halinde olduğunu ve yine bir kısım binanın ise onarıldığını ya da aslına uygun yeniden yapıldığını gördük. Ayrıca Yavuz Sinan Mahallesinde çok sayıda demirci esnafı ve kağıt toplama alanlarının olduğunu da ifade etmeliyim. Fatih ilçesinin en bakımsız ve eski mahallesi olduğunu düşünüyorum. Her bütçeye uygun küçük apartman tarzı oteller, fazla aile yaşamıyor gibi. Dönüşüm için çalışmalar sürüyor. Bir kaç sene sonra bölge daha farklı olacaktır.
–YAVUZ ER SİNAN CAMİİ (Sağrıcılar Camii) –HOROZ MEHMED DEDE HAZRETLERİ –YAVUZ ER SİNAN HAZRETLERİ KABRİ |
Yavuz Sinan Camii Sokak sonunda Sokağın ismini aldığı Yavuz Er Sinan Cami’yi görüyoruz. Camii Ragıp Gümüşpala Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Cami kapalı olduğundan içeri giremedik. Camii girişi zamanla çukurda kalmış. Caminin arka tarafına küçük bir park yapılmış. Caminin tam köşesinde prizma tabelada cami hakkında bilgi verilmiş. Yazılanları birlikte okuyoruz: “Sağrıcılar Camii adıyla da bilinen yapı, İstanbul’da ayakta kalabilmiş en eski camilerden birisidir. Vakfiyesi 1484 tarihli olup, Fatih’in alemdarlarından Yavuz Er Sinan tarafından yaptırılmıştır. Yapı 1862, 1905, 1960 yıllarında tamirler geçirmiştir. Caminin Yavuz Sinan Sokağı’ndaki girişi mihrap ekseninden sola kaydırılmıştır. Yol zamanla yükseldiğinden girişe bir kaç basamakla ulaşılmaktadır. Giriş kapısının solunda bir, sağında iki mermer sütunla son cemaat yeri oluşmuştur. Sütunlar birbirlerine küfeki taşından sivri kemerlerle bağlanmıştır. Başlıkları iri Türk üçgenleri ile bezelidir…. ” diye metin devam ediyor. Caminin hemen bitişiğinde Horoz Mehmet Dede Hazretleri ve Yavuz Er Sinan Hazretlerine ait kabirler bulunmaktadır. Horoz Dede kabrinin üzerinde bulunan fotoblok tabeladan öğrendiğimize göre “Horoz Dede aslen Horasanlı olup, asıl adının Mehmet’tir. Ahmet Yesevi Hazretlerinin ileri gelen dervişlerindendir. İstanbul’un kuşatmasına katılmıştır. O sıra da aksakallı piri fani olduğu söylenir. Sabahları çok erken kalkıp askerleri horoz gibi ses çıkararak uyandırır namaza yollarmış. Horoz sesinden sonra Ey gaflet uykusunda uyuyanlar, kalkın… dermiş. İşte bu sebeple askerler kendisine Horoz Dede adını vermişler. Fetih sırasında yararlılıklar göstermiş ve kabrinin bulunduğu bu noktada şehit düşmüş ve aynı yere defnedilmiştir.” Yavuz Sinan Er Hazretleri hakkındaki bilgilendirici fotoblokta “fetih sırasında Sultan Fatih Mehmet Han’ın alemdarlığını yaptığını öğreniyoruz. Evliya Çelebinin büyük dedesi olan Yavuz Sinan Hazretleri fetihten sonra yaptırdığı caminin yanındaki evde yıllarca ailesiyle yaşamış. Bu ev Evliya Çelebi’nin 1611’de doğduğu ve hayatının değiştiren rüyayı gördüğü evdir. Rivayete göre Fatih Mehmed Han, kale kapılarının yatsı ve sabah namazları arasında kapalı tutulması hususunda ferman çıkarır. Sinan Çelebi’nin nöbette olduğu bir vakitte teftişe gelen Fatih Mehmed Han, kalenin açılmasını ister. Sinan Çelebi hükümdara hükümdarım, hem ferman çıkarır, hem de ihlal edersin diye cevap verir. Bu cevap Fatih’in hoşuna gider. “Sen ne yavuz bir er’mişsin” der. Arzusunu sorar. O da adına bir cami yaptırılmasını ve cemaat olsun diye de küçük bir pazar yeri kurulmasını talep eder. Talebi kabul görür. Hem cami hem de bugün küçükpazar olarak anılan pazar yerinin kurulmasına izin verir.”
–ÜÇ MİHRAPLI CAMİİ (Hoca Hayrettin Camii Kazancılar Mescidi) |
Ragıp Gümüşpala Caddesinden tekrar içteki sokaklara girerek gezimize devam ediyoruz. Pazar Çeşmesi Sokaktan ilerlediğimizde karşı da Üç Mihraplı Camiyi görüyoruz. Caminin önünden geçen Yoğurtçu Nuri Sokağı Ragıp Gümüşpala Caddesinde sona eriyor. Aklımıza neden üç mihraplı demişler diye geliyor. Üç tane mihrabı varmış dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bakalım hikayesi nasılmış. Caminin duvarında bulunan kitabede şöyle yazıyor: “Fatih devri (1453-1481) camilerindendir. “Hoca Hayrettin Camii” ve “Kazancılar Mescidi” gibi isimlerle de anılmakta ise de, içerisinde bulunan üç mihrap sebebiyle bugün daha çok “Üç Mihraplı Camii” olarak bilinmektedir. Üç Mihraplı Camii, 1469 yılında Fatih Sultan Mehmed’in hocalarından Hoca Hayrettin Efendi (Ö.1475) tarafından yaptırılmıştır. Cami, önce küçük bir mescid olarak yapılmış, daha sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yandan genişletilerek ikinci bir mihrap ilave ettiği kısma bitişik olan evini bir mihrap ilavesiyle camiye katmış, böylece üç mihraba sahip olan mabed “İç Mihraplı Camii” adıyla anılmaya başlanmıştır. Bani Hoca Hayrettin Efendi ile üçüncü mihrabı ilave eden gelininin kabirleri caminin ön tarafında bulunmaktadır.”
-KATİP ŞEMSETTİN CAMİİ -VEFA CADDESİ -SÜLEYMANİYE İMARETİ SOKAĞI -SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ DARÜŞŞİFASI |
Süleymaniye Külliyesinin alt kısımlarında bulunan Katip Şemsettin Camiine doğru yokuş yukarı yol alıyoruz. Yıkılmış, tamir görmüş eski binaların olduğu dar sokaklardan geçerek camiye ulaşıyoruz. Yıkılmış hafriyatı alınmış boş arsalarda ne ararsanız var. Katip Şemseddin Camii, “Cankurtaran Mescidi olarak ta anılıyormuş. Banisi Katip Şemseddin’dir. II. Bayezid döneminde yapılmış ancak tarihi bilinmemekte imiş. Cami ahşap ve çatılıdır. Uzun süre harabe kalan cami 1982 yılında cemaatin de desteği ile onarılmış ve ibadete açılmış. Minaresi ve Sofası aslına uygun olarak sonradan yapılmıştır.” (Namahrem Sk, Mehmetpaşa Yokuşu Sk, Katip Şemsettin Cami Sk) Cami kapalı idi. Caminin camından iç kısmı fotoğrafladık. Caminin bahçesinde kabirler bulunmaktadır. Mezarlık bakımsız. Caminin etrafının bir kısmı çevrili, onarım devam ediyor herhalde. Camiden ayrılarak Süleymaniye Külliyesinin alt kısmındaki sokaktan Vefa Caddesinden yürüyoruz. Caddenin sağında bir çok yeni bina yapılmış. Yol 100 metre sonra ikiye çatallaşıyor. Vefa Caddesi sağdan devam ediyor. soldan yani Süleymaniye Külliyesinin duvarları boyunca Süleymaniye İmareti Sokağında ilerliyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafında Süleymaniye Külliyesi Darüşşifası restorasyon işine rastlıyoruz. Bittiğinde külliyenin bir parçası daha kazanılmış olacaktır.
–MOLLA GÜRANİ CAMİİ –MOLLA GÜRANİ KABRİSTANI –ATIF EFENDİ KÜTÜPHANESİ –REHABULA KADIN SEBİLİ (Restore Bekliyor) –REHABULA KADIN HAZİRESİ |
Molla Gürani Camiine yıkık dökük sokaklardan geçerek ulaşıyoruz. Restorasyonu bitmek üzere. Çevre düzenlemesi henüz yapılmamış. Caminin bitişiğinde etrafı açık küçük bir hazire bulunmaktadır. Cami giriş kapısının 10 metre ilerisinde Molla Gürani Kabistanı bulunmaktadır. (Süleymaniye İmareti Sokağı – Yoğurtçuoğlu Sk. – Molla Şemsettin Camii Sk – Trendaz Sk) Molla Gürani ve diğer kabirlerdekiler için dua ediyoruz. İstanbul Hazireleri tabelasında yazılanları özetle aktarıyorum: “Sahip olduğu çok sayıda kabir ile Vefa semtinin ikinci büyük kabristanıdır. Kabirde bir çok meslek gurubundan zatlar medfundur. 16. yüzyıldan 20.yüzyılın ilk çeyreği arasında tarihlenen şahideler arasında en eskisi Zeyniyye tarikatına mensup 956 /1549 tarihli şahidedir.”
Trendaz Sokaktan aşağı doğru iniyoruz. Karşıdan tarihi bir bina gözüküyor. Bu tarihi bina Vefa Caddesi üzerinde bulunan Atıf Efendi Kütüphanesi karşılıyor. kapalı olduğu için içeriye giremedik. Ancak dışarıdan güzel görünüyor. Tabelasında yanlış okumadı isek “Darül Kütüb Atıf 1289” yazısı ve tarihi yer alıyor (1741). Vefa Caddesi ve Sarı Beyazıt Caddesinin kesiştiği köşede Rehabula Kadın Sebili ve Rehabula Kadın Haziresi yer almaktadır. Sebilin banisi Şahkulu Mehmed Efendi’nin hanımı olan Rehabula Kadın’dır (Bala Hatun olarak da bilinir). Kabri sebilin bitişiğindeki hazirede medfundur. Rehabula Kadına ait kabrin taşında Rumi 1147 (1735-36) tarihi kayıtlı olduğundan bu tarihin sebilinin inşa tarihi olarak kabul edilebilir. Sebil sokağın tam köşesinde 3 penceresi dışarı sokağa bakıyor. Pencerelerin üst kısmında büyük ihtimal kitabelerin yer aldığı bölümler bulunuyor. Sebile bitişik olarak olarak sebilin her iki tarafı hazire duvarı olarak devam ediyor. Mezarlık bölümü açık, rahat girilebiliyor. Rehabula Kadın Haziresi penceresinde fotoblok tabelada hazirede medfun zatların isimleri bilgi verilmiş. duvarında duvarları ve iç kısımların mutlaka elden geçmesi gerekmektedir. Duamızı ettikten sonra Vefa Caddesi boyunca yürümeye devam ediyoruz. Bugünkü gezimizi Şehzade Camii ile bitirmek istiyoruz. (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi ATIF EFENDİ maddesi, E.T:16.11.2021)
-ŞEYH EBU’L VEFA KÜLLİYESİ —ŞEYH EBU’L VEFA CAMİİ —EBU’L VEFA HZ. TÜRBESİ —ŞEYH EBU’L VEFA CAMİİ HAZİRESİ |
Vefa Caddesi üzerinde sağ tarafta Şeyh Ebu’l Vefa Camii bulunmaktadır. Caminin duvarında bulunan fotoblok tabelada Ebü’l Vefâ Konevi ismi altında şöyle yazmaktadır. “İstanbul’daki meşhur velilerden. İsmi Mustafa bin Ahmed, lakabı Muslihuddin’dir. Şeyh Vefâ, Ebü’l Vefâ, İbn-ül-Vefa da denir. Konya’da doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. 1490 (H.896) tarihinde İstanbul’da vefat etti…” Caminin dış avlusundan içeri girdiğinizde sağda ve solda mezarlıklar bulunmaktadır. Şeyh Ebu’l Vefa Türbesi burada bulunmaktadır. Türbede Ebü’l Vefa’nın bir yanında kız kardeşi, Şehy Ali Dede Vefayî, diğer yanında Şeyh Davûd-û Vefâyî Rûmî ve Şeyh Abûllatîf Vefayî Rûmî hazretleri yatmaktadır. Ebü’l Vefa İstanbul mutasavvıfları içerisinde önde gelenlerdendir. Üsküdar’da Aziz Mahmut Hüdayi, Beşiktaş’ta Yahya Efendi, Beykoz’da Yahya Efendi önemli değerlerimizdendir. İslam ansiklopedisinden caminin ve hamamın Fâtih Sultan Mehmed tarafından Muslihuddin Mustafa Efendi adına yaptırıldığı bilgisine ulaşıyoruz. Medresenin ise II. Bayezid zamanında inşa edildiği düşünülmektedir. Zamanla cami ve hamam tamamen yıkılmış, betonarme olarak 1990’lı yıllarda yeniden inşa edilmiş… (Ebu’l Vefa hakkında ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi Muslihuddin Mustafa maddesi, ve İslam Ansiklopedisi Şeyh Vefa Külliyesi maddesi,E.T:16.11.2021)
-MOLLA HÜSREV VE HACI KADIN MAHALLE MUHTARLIĞI –MİMAR MEHMET AĞA CAMİİ -VEFA BOZACISI –EKMEKÇİZADE AHMED PAŞA MEDRESESİ –HÜSREV KETHÜDA (Darülkurra) KÜTÜPHANESİ –VEFA LİSESİ |
Şeyh Ebu’l Vefa Camiinden ayrıldıktan sonra Vefa Caddesi üzerindeki yürüyüşümüze devam ediyoruz. Sağda Katip Çelebi Sokağın hemen başında tek katlı yan yana “Molla Hüsrev” ve “Hacı Kadın” Mahalle Muhtarlıkları bulunmaktadır. Vefa Caddesinde sağda Mimar Mehmet Ağa Camii yer alıyor. Küçük bir mahalle mescidi. Tuğladan yapılmış kısa bir minare bulunmaktadır. Cami açıktı. Cami giriş kapısının üzerinde yeşil zemin üzerinde “Bismillahirrahmanirrahim” ile başlayan bir hat yer alıyor. Bir kaç fotoğraf çektikten sonra vefa bozacısına doğru yol alıyoruz.
Hüsrev Kethüda Darülkurrası Kitabesi (2 satır-3 sütun) 1 Bi-fazlillâh çü Hüsrev Kethüdâ ol sâhibü’l-hayrât Yapıp bu dâr-ı kurrâyı bir ev edindi ukbâda Kitabenin devamını okumak için bakınız! |
Vefa Caddesinin başında Vefa Bozacısı bulunmaktadır. Tabelasında Hacı Sadık oğlu İsmail Vefa 1876 ibaresi bulunmaktadır. Bozacının önünde ve karşı kaldırımda ayakta veya oturarak boza yiyen kişileri gördüğümüzde içeri de oturacak yer kalmadı diye düşündük. Ancak dükkana yaklaştığımızda içerisinin oldukça müsait olduğunu gördük ve içeriye oturduk. Küçük bir mekan. Kağıt bardakla içerisinde plastik kaşıkla gelen bozamızı içtik. Öğlen namazı vakti yaklaştığından acele ediyoruz. Şehzade Camiine gidebilmek için… Cemal Yener Tosyalı Caddesi üzerinde sol tarafımızda Ekmekçizade Ahmet Paşa Medresesini görüyoruz. Medrese yol seviyesinden aşağıda kalmış. “Medrese, yanındaki türbe ve sebil ile birlikte 1606-1618 yıllarında Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanmamıştır. Mimarının Sultanahmet Camii’nin mimarı, dönemin mimarbasısı Sedefkâr Mehmet Ağa olduğu tahmin edilmektedir. Ekmekçizoğlu Ahmet Paşa 1606’da başdefterdar (maliye bakanı) olmuş ve 1618 yılında da vefat etmiştir. Kendi yaptırdığı türbesine defnedilmiştir. Türbede yalnız kendi aile efradı bulunmaktadır. Medrese; dikdörtgen planlı bir avluyu çepeçevre saran revakların gerisinde ‘U’ oluşturacak biçimde dizilen hücreler ve ‘U’nun aşık kalan ucuna yerleştirilen dershaneden oluşmaktadır... diye bilgilendirme panosundan okuyoruz. (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi Ekmekçizade Ahmed Paşa Medresesi maddesi, E.T:16.11.2021) Medresenin bitiminde cadde ikiye çatallaşıyor. Çatalın ortasında Molla Hüsrev Camii var. Camiye uğramadan sol tarafa doğru medresenin etrafını hızlıca dolaşıyoruz. Tekrar sol yapmadan tam karşımızda Molla Hüsrev Camiine bitişik tabelasında İlim Yayma Vakfı Hüsrev Kethüda (Darülkurra) Kütüphanesi yazılı tarihi binayı görüyoruz. Medresenin diğer tarafına Müşküle Sokağına giriyoruz. 100 metre kadar ilerliyoruz. Medrese yol seviyesinin altında kaldığından duvarları alçak kalmış, bu sebeple -maalesef- yine etrafı jiletli tellerle çevrilmiş. Medreseyi bitiriyoruz. Sokak sağa doğru kıvrılıyor. Solumuzda medrese duvarının devamı saclarla kapatılmış. Köşede üç katlı kahve kırmızı renkli tuğla ile örülmüş veya kaplanmış tek bir apartman görüyoruz. Apartmana kadar gidip köşesinden ileri doğru dönüyoruz. Apartmanı her yönüyle görüyoruz. İlginç olan apartmanın etrafı birinci katı ile 2.katın arası jiletli tel ile örülmüş. Yukarı çıkamasınlar diye. Hırsızlar kafaya koyduktan sonra merdiven dayayarak çıkarlar diye sesli olarak düşünüyoruz. Tekrar aynı sokaktan geriye doğru gelerek Dede Efendi caddesinden devam ediyoruz. Caddenin sağında geçmişi 1872 tarihine giden Vefa Lisesini fotoğrafladıktan sonra Şehzade Camiine tam zamanında yetişiyoruz. Allah’tan abdestimiz vardı.
Şehzade Camiinde öğlen namazını kıldıktan sonra iç kısımların fotoğrafını çekiyorum. Cami içerisinde Müslüman bir turist kafilesi imamla ayaküstü sohbet ediyordu. Bu sebeple fotoğraf karesinde insan olmasın belirli kısımları sınırlayarak veya kamerayı yukarı doğru tutmak zorunda kaldım. Şehzade Camii 1543-1548 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın genç yaşta vefat eden oğlu Şehzade Mehmet anısına Mimar Sinan tarafından Külliye olarak inşa edilmiştir. “Külliye, camiden başka, imaret, tabhane, medreseler ve mekteplerden oluşmaktadır. Bağlı yapıları bir avlu çevirmekte olup, avluya 5 kapıdan girilmektedir. Camiinin planı kare şeklindedir. Üzerini 18.42 m. çapında bir orta kubbe ve bunu tamamlayıcı mahiyette 4 büyük yarım kubbe örter. Büyük Kubbe 4 fil ayağı üzerine oturmaktadır ve yerden 38 m. yüksekliktedir. Camiye 3 kapıdan girilmektedir. Avlu 12 sütuna dayanan 16 kubbe ile çevrilidir. Avlunun ortasındaki şadırvan, işçiliği ile dikkati çeker. Caminin sağında ve solunda ikişer şerefeli, ustaca işlenmiş 2 minare bulunmaktadır. Cami haziresinde bir çok türbe bulunmaktadır. Şehzade Mehmet, Rüstem Paşa, Şehzade Mahmut, Hatice ve Fatma Sultanlar, Bosnalı İbrahim Paşa türbeleri bunlar arasındadır.” (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi Şehzade Külliyesi maddesi, E.T:16.11.2021)
Şehzadebaşı Camii olarak ta bilinen Şehzade Mehmet Caminin haziresinde birçok türbe, mezarlar bulunmaktadır. Bu camiye daha önce birçok kez geldiğim halde hazire kısmına hiç girmemiştim. Şehzade Mehmet’e ait türbe diğerlerine göre biraz daha geniş. Türbenin girişin sağında ve solunda üst kısmında ayeti kerimeler, hemen altında, göz kamaştıran çini motifleri ve hüsnü hat yazılı çini dikkati çekiyor. Şehzade Mehmet’in türbesinde Kanuni’nin oğlu Şehzade Cihangir ve Şehzade Mehmed’in kızı Hümaşah Sultan’ın kabri bulunmaktadır. Türbelerin iç kısmının duvarları birbirinden güzel çinilerle kaplanmış. Yine iç ile duvarları hüsn-ü hat yazılı çiniler ile türbenin dört bir tarafını çevrelemiş. Hazirenin bir köşesindeki İlhan Varank’a ait kabir taşında “Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Hayır onlar diridirler, velakin siz farkına varmazsınız. (Bakara154) Şehid Prof Dr. İlhan Varank Milletine düşman vatan haini darbeci bir güruh tarafından, şehzadebaşı meydanında şehid edilmiştir. Tarih-i Tevellüdü: 01.0901971 Tarih-i Şehadeti: 16.07.2016” Allah tüm geçmişlerimize rahmet etsin. Şehzade Caminin iç avlusu, avlusundaki şadırvanı görüp fotoğrafladıktan sonra bahçesine çıkıyoruz. Caminin bahçesi çok geniş, Bahçede yüzyıllara tanıklık etmiş çınar ağaçları dikkati çekiyor. İstanbul’un tüm yoğunluğuna ve gürültüsüne rağmen cami avlusu sessiz, dinginlik sağlıyor. Sanki apayrı bir dünyaya girilmiş gibi. Cami dış avlusunda yeşillikler arasında biraz dinledikten sonra -1 saatten fazla- Şehzade Camii Sokağına çıkıyoruz. Tarihi yaya tüneli gibi kemerin altından geçerek tekrar Ekmekçizade Ahmed Paşa Medresesinin olduğu caddeye çıkıyoruz.
6 Nisan 2023 günü bu bölgeden geçerken Şehzadebaşı Su Terazisini, Ayşe Sultan Çeşmesini, Damat İbrahim Paşa Sebil ve Çeşmesini özel olarak fotoğraflıyoruz. Şehzadebaşı Su Terazi, Şehzade Camii avlusunun 50.yıl parkına bakan köşesinde 15 Temmuz Caddesine yakın kısımda bulunuyor. Ayrıca ikinci bir su terazisi daha camii avlusu içerisinde bulunuyor. 14 Ekim 2023 tarihinde yine bölgeden geçerken, daha önce fotoğraflamayı atladığımız Şehzade Camii avlusu 15 Temmuz Caddesi cephesinde yan yana iki küçük çeşmeyi fotoğraflıyoruz. Avlu penceresinin her iki yanında yer alan çeşmeler estetik. Çeşmenin isminin Emine Hanım Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Eni dar çeşmelerin ayna kısmının üzerinde 2 satırlık kısa bir kitabe yer almaktadır. Musluğu bulunmamaktadır. Araştırmalarımızda bu çeşmelerin 1722-1723’te defnedilen Emine Hanım’ın mezarı ile irtibatlı olarak açılan hacet penceresinin iki yanına yapıldığını öğreniyoruz. Bu nedenle Emine Hanım ismi verilmiş. Lale devrine ait bu duvar çeşmeleri devrinin bezeme özelliklerini yansıtmaktadır. Sadece su içmek üzere yerleştirilmiş lülelerinin önünde yüksek bir seviyede küçük su çanakları şeklinde oymalı kurnaları bulunmaktadır.
Emine Hanım Çeşmesi Kitabesi Yapılış Tarihi: H.1146 / M.1733 – 1734 Soldaki Kitabesi; Hak rızâsıyçün içenlerden ricâ Fâtiha ihsân ide ihvana Sağdaki Kitabesi; Habbezâ bu çeşmesâr-ı pür-safâ Âfiyet nûş eyleyen atşâna (Kaynak: https://kulturenvanteri.com/ E.T: 21.10.2023) |
Destari Mustafa Paşa Türbesi Kitabesi (Kapı üzeri) (3 satır-4 sütun=6 beyit) 1Bugün fânî cihândan rihlet etti Mustafa Paşa Hemîşe rahmetin onun ziyâde eylesin Mevlâ 2 Vezâret sadrine vermişdi hakkâ dâd ile revnak Sâfa-yı sâye-i adlinde âsûde olup dünyâ Kitabenin devamını okumak için bakınız! |
12 Kasım 2023 pazar günü Siyonist İsrail’in Gazze’deki soykırımına dikkat çekmek üzere Filistin İnisiyatifi Edirnekapı’dan Beyazıt’a kadar elele insan zinciri oluşturdu Gazze Şeridi. Bizde ailecek Edirnekapıdan başlayarak eleele tutuşarak zincire katıldık. En sonunda İbb tarafında Şehzede Caminin tam karşısında mola verdik. İkindi namazına Şehzade Camiine -türbelerin olduğu avlu kapısından- girdik. Çıkışta sağ yanımızda Destari Mustafa Paşa Türbesi dikkatimizi çekti ve yazımıza ekledik. Türbe diğer türbelerden ayrı bir ortamda. Türbe kapısının üzerinde 3 satır 4 sütun kitabesi bulunuyor. Türbenin köşesinde bulunan panoda ise Destari Mustafa Paşa Türbesi başlığında bilgi verilmiş: “Destari Mustafa Paşa, Sultan I. Ahmed (1603-1617) devri vezirlerinden olup, Enderun’da yetişmiş, imrahorluk, beylerbeyliği, sadaret kaymakamlığı, kubbe vezirliği ve vezirlik yapmıştır... Kesme taştan inşa edilen türbe dikdörtgen planlıdır. Yapı içeriden iki sivri kemerle üç bölüme ayrılmıştır. Orta bölüm sekizgen kasnaklı bir kubbe, yanları ise aynalı tonozla örtülüdür. Türbe içeride iki sıra pencereyle aydınlatılmaktadır. Alt sıradaki pencereler dikdörtgen söveli, üsttekiler ise kaş kemerlidir. Caddeye açılan bir pencerenin üzerinde yirmi satırlık bir kitabe, giriş kapısı üzerinde de on iki satırlık bir kitabe bulunmaktadır. Türbenin içi pencere araları İznik çinileriyle süslenmiştir. Beyaz zemin üzerine mavi, yeşil, kırmızı ve firuze renklerdeki çini panolarda narçiçekleri, palmetler, kıvrık dallar yer almaktadır. Ayrıca kubbenin içerisi, pandantif ve tonozlar kalemişleriyle bezenmiştir. Türbede Destari Mustafa Paşa, eşi Ayşe Sultan, oğlu ve iki kızı medfun bulunmaktadır. Çocuklara ait sandukalar mermerden olup, üzeri süslemelidir.” Türbe kapalıydı. Pencere kısmında oturan bir kimse olduğu için içerisini fotoğraflayamadım. Bir sonraki sefere daha ayrıntılı fotoğraflamak üzere camiden ayrılıyoruz.
–MOLLA HÜSREV CAMİİ –MOLLA HÜSREV CAMİİ ÇEŞMESİ (CEMAL YENER TOSYALI ÇEŞMESİ) –AŞCIBAŞI MEHMET AĞA ÇEŞMESİ |
Öğle namazından önce dıştan gördüğümüz Molla Hüsrev Camisine bu kez giriyoruz. Molla Hüsrev’in İstanbul’da bulunan üç camisinden birisidir. Esas camii bir yangında harap olmuş yerine bugünkü cami inşa edilmiştir. Cami çatısı ahşap olup, minaresi tek şerefeli ve kesme taş ve tuğladan inşa edilmiştir. Molla Hüsrev 1480 (H 885) yılında İstanbul’da vefat etti. Osmanlı Devletinin üçüncü Şeyhülislamıdır. Caminin dış duvarlarında yol seviyesinin aşağısında kalmış Molla Hüsrev Camii Çeşmesi (Cemal Yener Tosyalı Çeşmesi) dikkatimizi çekiyor. Çeşmenin duvarına Cemal Yener Tosyalı Caddesi hakkında Türkçe ve İngilizce olarak kısa bir açıklama içeren tabela asılmış… Molla Hüsrev Camii duvarında bir başka çeşme Aşçıbaşı Mehmet Ağa Çeşmesini görüyoruz. Çeşme yol seviyesinin altında kalmış. Çeşmeye ait kitabe ve musluk bulunmuyor.
Kalender Medresesi Sokağından ilerleyerek “Kalenderhane Camiine” ulaşıyoruz. “Cami, Doğu Roma döneminden kalma bir yapıdır. Bozdoğan Kemerinin en doğu ucunun güneyinde yer alır. 18.yüzyılda Babüssaade (saray) ağası Maktul Beşir Ağa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Plan ve üslup özelliklerine göre 9.veya 10.yüzyıla ait olduğu varsayılır. Yapı Osmanlı döneminde ilk olarak Kalender Tarikatına mensup dervişler tarafından kullanıldığından adı Kalenderhane olmuştur… Cami içerisinde yer alan mermer kaplamalar göz alıcıdır.” (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi Kalenderhane Camii maddesi,E.T:16.11.2021)
Cami içerisindeki süslemeler, mermerler ve halılar hepsi bir uyum içerisinde. Caminin ana bölümüne giriş yasaklanmış, uzaktan görebiliyoruz. Yukarıdan parça düşebilir diye… Cami kubbe motifleri çok güzel bir görünüm katmış. Camiden çıkıp, vezneciler metrosunun yanından ana caddeye çıkıyoruz.
Damat İbrahim Paşa Camii Kitabesi |
Kaşgarlı Mahmut Kütüphanesi Kitabesi |
Vezneciler yönünden Şehzade Camine gelmeden sağda köşede Damat İbrahim Paşa Sebili ve haziresini, sokağın köşesinden döndüğünüzde ise Sebile ait çeşmeyi, aynı isimli camii ve müştemilatını görüyorsunuz (15 Temmuz Cd – Dede Efendi Cd). Klasik çeşmeler tipinde bir sivri kemerli nişten ibaret olmakla beraber iki yanında burmalı sütunçeler üzerinde kabartma süsleme görülür. Çeşmenin iki ayrı kitabesi bulunuyor. Çatının hemen altında 3 satırlık ilk iki satırı 3 sütun, son satırı 4 sütun olmak üzere birinci kitabe yer alıyor. Kitabenin sol altında 1132 tarihi yer alıyor. Aynanın hemen üstünde kemer (niş) içerisinde yer alan kitabe ise 8 satır, 2 sütun olarak yazılmış. Külliyenin iki cadde arasındaki köşesinde beş pencereli, geniş saçaklı sebili yer alır. Kaideden itibaren zengin biçimde kabartmalarla süslenmiş sebilin ayrıca pencerelerinin üstünde bir yazı kuşağı dolaşır. (Çeşme ve Sebile ait kitabelerin metnini sayfa sonunda bulabilirsiniz). Damat İbrahim Paşa Külliyesine girdiğinizde genişçe bir avlu sizleri karşılar. Girişin hemen yanında sağda minareli küçük bir camii, Damat İbrahim Paşa Camii, sol tarafta ise küçük bir Kaşgarlı Mahmut Kütüphanesi ve ilmi çalışmalar salonu bulunmaktadır. Dış kapıdan girişin hemen karşısında ise kapıları avluya açılan odalar bulunmaktadır. Odaların önündeki çınar ağacı avluya renk katmış. Avlunun bir köşesinde ise dıştan gördüğümüz Damat İbrahim Paşa Haziresini görüyoruz. Caminin içerisini fotoğraflamaya girdiğimde Şehzade Camiinde öğlen namazında karşılaştığımız turist kafilesiyle tekrar karşılaşıyoruz. Caminin içerisinde -ki içerisi oldukça küçük- halka olmuş imamla sohbet ediyorlardı. Bu sebeple yukarı kısımları fotoğraflayabildik. Guruptakilerin aklına sanki onları takip ediyormuşuz gibi bir düşünce gelmiş midir bilinmez. Tebessüm ediyoruz. (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi Damat İbrahim Paşa Külliyesi maddesi,E.T:16.11.2021) Damat İbrahim Paşa Külliyesine bitişik Şehzade Cami Külliyesinin bir parçası olan İmarethane yer alıyor. İmarethane halen bir STK tarafından kullanılıyor. 14.10.2023 tarihinde bölgeye tekrar yolumuz düştü. Damat İbrahim Paşa Külliyesinden çıkıp sağımızdaki tek kubbeli Şehzade Mehmet Sıbyan Mektebini görüyoruz. Mektep imarete bitişik. İmarethanenin kapısı açıktı. Avluya açılan güzel bir bahçe bulunuyor. İmaretin avlu duvarında -Dede Efendi Caddesi cephesinde- kitabesi, musluğu olmayan bir çeşme görüyoruz. Çeşmenin isminin Kalenderhane Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Kitabe yerinden anlaşıldığına göre 2 satır, 2 sütun yeri belli. İmaretin bitiminde sağa Cüce Çeşmesi Sokağına dönüyoruz. Sokağın sonuna kadar ilerliyoruz. Tam sol köşede Cüce Çeşmesi Su Terazisi ve Cüce Çeşmesine ulaşıyoruz. Su terazisinin etrafı otopark olarak kullanılıyor. Su terazisinin bir parçası olarak Delikanlı Sokağa bakan Cüce Çeşmesi yer alıyor. Çeşme, yol seviyesinin biraz altında kalmış. Çeşmenin bir özelliği yok. Oldukça sade, kitabesi ve musluğu bulunmamaktadır. Su Terazi ve Çeşmeyi fotoğrafladıktan sonra Delikanlı Sokakta ilerliyoruz. Sokak bitiminde sola, Darül Elhan Sokağına dönüyoruz. Sağ tarafımızda büyükçe bir otopark bulunuyor. Otoparkın içerisinde araçların arasından geçerek Şehzade Camii Külliyesi İmaret yapısını üstten fotoğraflamaya çalışıyorum, ancak net bir görüntü alamıyorum. Tekrar Dede Efendi Caddesine ulaşıyoruz. Sol tarafımızda Vefa Lisesi olduğu halde ilerliyoruz. Daha önce gezdiğim yerlerden tekrar geçiyorum.
Bir cuma günü yolumuz Şehzade Camiine düştü. Daha önce defalarca geçmemize rağmen Vezneciler yönünde avlu duvarı bitiminde köşede, cami mihrabındakilere benzer mermer bir sütun dikkatimizi çekiyor. Avlu duvarına asılı tabelada İstanbul’un Orta Noktası başlıklı bilgilendirici bir tabela asılmış. Tabeladaki bilgileri okuyoruz: “Şehzade Camisi’nin ana caddeye bakan avlu duvarının Dede Efendi Caddesi tarafındaki köşesinde 38 cm çapında, 128 cm yüksekliğinde yeşil mermerden yapılmış bu taşın İstanbul’un merkezini işaret ettiği rivayet edilir. Tabeladaki bilgiler için bakınız.
Ayşe Sultan Çeşmesi Yapılış Tarihi: H.1012 / M.1603 – 1604 1.Kitabesi; Hazret-i sultân-ı âlî-şân ismet-âşiyân Rûh-ı İbrâhîm Paşa için icrâ kıldı mâ Hükmîyâ söyler dehân-ı lûlesi târîhini İçin İbrahîm Paşa rûhuna eylen duâ 2.Kitabesi; Dürr-i derc-i der-i devlet burc-ı mekremet Hazret-i Sultân-ı iffet gevher-i ismet-meâb Teşneler içip duâ kılsın deyü her subh u şâm Bunda icrâ eyledi bir çeşme-i Kevser-nisâb Rûh-ı İbrahîm Paşa’ya bağışladı onu Âhirette vere Hakk ona sevâb-ı bî-hisâb Hükmî-i dâ’î dedi itmâmının târîhini Oldu İbrahîm Paşa rûhu için sâ’yil-i âb (Kaynak: https://kulturenvanteri.com/ E.T:18.4.2023) (Kaynak: Kitabelerin Kitabı Fatih E.T: 18.4.2023) |
Damat İbrahim Paşa Caminden çıktıktan sonra ismi 15 Temmuz darbe girişiminden sonra değiştirilen 15 Temmuz Caddesinde Saraçhane yönünde ilerliyoruz. (EK 6 Nisan 2023: Şehzade Caminin 15 temmuz Caddesine açılan avlu kapısının önündeki çeşme dikkatimizi çekiyor. Çeşme avlu kapısından girişte sağda avlu duvarına yaslanmış olarak yer alıyor. Öncelikle çeşmenin isminin cami ile aynı olabileceğini düşünmüştüm. Ancak araştırdığım kadarıyla çeşmenin ismi Ayşe Sultan Çeşmesi olduğunu öğreniyoruz. Çeşme restore edilmiş. Çeşmenin iki kitabesi bulunuyor. En üstte bulunan kitabenin üzerinde rozet şeklinde mermer yer alıyor. Muhtemel burada tuğra yer almakta idi. Rozetin hemen altındaki kitabe 2 satır, 4 sütundan, altta ayna kısmının üzerindeki kitabe ise 3 satır, 3 sütundan olarak yazılmış. Çeşme 1012 yılında (M 1603 – 04) yaptırılmış. III. Murat’ın kızı Ayşe Sultan eşi İbrahim Paşa anısına yaptırdı. Bosnalı İbrahim Paşa Türbesi Şehzade Cami haziresindedir). Telefonumun şarjı bitti bitecek. Şehzade Cami dış avlu duvarına komşu parkın içerisinde bulunan Burmalı Mescidine doğru ilerliyoruz. Burmalı Mescidin girişi 50.yıl parkına bakıyor. Yeşil alan bölgede rahatlama sağlıyor. Güzel bir park. Mescidin tabelasından anladığımıza göre, 902 / 1497 tarihinde Mısır’da kadılık yapmış Mevlana Nureddin Osman tarafından inşa edilmiş. Mezarı cami avlusunda medfundur. Cami öğleden sonra olmasına rağmen kapalı idi. Bizde camdan olabildiğince iç kısımları fotoğrafladık. Telefonun şarzı nihayet bitti. Bu sebeple gezinin son camisini fotoğraflayamadık. Böylelikle bugünkü gezimizi tamamladık. Ancak dönüş trafik çok yoğundu. (Ayrıntılı bilgi için İslam Ansiklopedisi Burmalı Mescid maddesi,E.T:16.11.2021)
EK: 10 Aralık 2023:
–KALENDERHANE KÜTÜPHANESİ –VEFA MOLLA GÜRANİ CAMİİ SEBİLİ (Vefa Kilise Camii Sebili) |
10 Aralık 2023 tarihinde bölgeyi gezerken Kalenderhane kütüphanesini gördük. Sonrasında Vefa Molla Gürani Camiine düştü. Restorasyon bitmişti. Ancak Cami kapalı idi. Camiyi dıştan fotoğrafladım. Ancak camiye bitişik sanki sonradan eklenmiş gibi iki penceresi olan üzeri kiremitle örtülü yapı dikkatimi çekti. Sebil olduğunu düşündük. Ancak alışık sebil yapısına benzemediği için araştırdık. Araştırmalarımız sonrasında yapının sebil olduğu adının cami kiliseden döndüğü için Vefa Kilise Camii Sebili olarak da anıldığını gördük. Ancak biz şu an ki ismini Vefa Molla Gürani Camii Sebili ismini tercih ettik.
10 Mart 2024
Recai Efendi Sıbyan Mektebi Sebil ve Çeşmesi Kitabesi H. 1189 / M. 1775 (Sebil 3 adet 1 sütun, 4 satır) 1 Recâî Mehmed nâm eminü’d-devle sâhib-i cûd Ki oldu zâtı câh-ı defteriye mâ-bihi’t-tebhîc Kitabenin tamamını okumak için bakınız! |
Recai Mehmet Efendi Sıbyan Mektebi Kapı üzeri Kitabesi H. 1189 / M. 1775 (2 sütun-3 satır=3 beyt) 1 Etti bu mekteb-i vâlâyı binâ vü ihsân Defter-i câh-ı Recâî-i celîlü’l-unvân Kitabenin tamamını okumak için bakınız! |
10 Mart 2024 tarihinde bölgeyi gezerken daha önce gördüğüm ancak bir türlü fotoğraflayamadığım Recai Efendi Sıbyan Mektebini fotoğraflama imkanı buluyoruz. Cemal Yener Tosyalı Caddesi üzerinde bulunan iki katlı bina mektebe ait estetik görünümlü Recai Efendi Sıbyan Mektebi Sebil ve Çeşmesi göz dolduruyor. Bina zamanla yol seviyesinin altında kalmış. Kitabelerin altında yazan tarihten anladığımıza göre 1189 tarihinde yapılmış (M 1775). Binanın tam ortasında dışa yarım daire şeklinde çıkıntısı ile Sebil yer alıyor. Sebilin solunda bina giriş kapısı ve iki küçük çeşme yer alırken, sağında çeşme ve çeşmenin her iki yanında iki küçük çeşme yer alıyor. Yani sebilin her iki yanındaki çeşmeler simetrik olarak yer alıyor. Sağda yer alan ana çeşme ve iki küçük çeşmenin her birinin üzerinde ayeti kerimelerden parçalar yer alıyor. Ayrıca ana çeşmenin üzerinde de ayeti kerimeden parça yer alıyor (42/ Şura 19–> 2/Bakara 110 –> 76/İnsan 18 –> 21/Enbiya 30). Çeşmelerin musluğu bulunmuyor. Ana çeşmenin teknesi sağlam. Sebilin üzerinde 3 adet, 4’er satırlık kitabe yer almaktadır. Solda mektebin giriş kapısının hemen üzerinde “Ölüm kaderi olduğu halde dünyayı talep edene şaşarım!” manasına gelen bir satırlık kitabe yer alırken onun üzerinde 2 sütun, 3 satır kitabe yer alıyor. Sağdaki çeşmenin üzerinde Maşallah… soldaki küçük çeşmenin üzerinde ise İnsan suresinin 21.ayeti kerimesin son kısmı mealen “…rableri onlara tertemiz bir içecek verir.” yer almaktadır.
EK: 7 Temmuz 2024 – Pazar EKSİK KALAN CAMİLERİ TAMAMLIYORUZ
Ali Efendi Çeşmesi Yapılış Tarihi: M.1228 / H.1813 Kitabesi; Hüvelhayyülbaki Sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât Büyük Ruznâmeci Kaleminin sâbıkâ başhalifesi merhûm ve mağfûr Ali Efendi Vakfının hayrâtıdır. Rûh-ı şerifi için Fâtiha Sene Cemaziyelevvel 1228 |
Sarı Beyazıt Kabir Taşı Kitabesi Stanbul Fâtih Sultan Mehmat Han-ı Gâzi’nin Hazinedârı Sarı Bayezid’e Hakk ide rahmet Müsellim kâdî-i şehr-i Stanbul olduğu demde Bu ra’nâ mescidi yaptı livechillah edüp himmet Lebîb-âsâ okurlar mısra’-ı tarih-i ta’mirin Yeniden ola ihyâ kabr-i zibâ-yı Rabbaniyet ruhuna Sene 1160 |
–HOCA GIYASEDDİN CAMİİ -HACI AHMET AKDAĞ HAYRATI -HOCA GIYASEDDİN KABRİ –ALİ EFENDİ ÇEŞMESİ –SARI BEYAZIT CAMİİ –SARI BEYAZIT KABRİ (Sarı Beyazıt Camii Haziresi) |
Bugün yine eksik kalan camilerimizi tamamlamak üzere yola çıktık. Nişanca bölgesindeki Havuzlu Mescid‘den sonra şimdi vefa bölgesinde Süleymaniye Camii Külliyesinin alt kısımlarında, çok sayıda yıkılmış, etrafı sac ile çevrelenmiş arsaların arasında Hoca Gıyaseddin Camii ve Sarı Beyazıt Camii’ni buluyoruz. Aracımızı İMÇ bloklarının arkasında Şebsefa Hatun Camii yakınındaki park yerine bıraktıktan sonra Katip Çelebi Caddesinden yokuş yukarı Hoca Gıyaseddin Mahallesinde ilerliyoruz. Kasnakçılar Sokaktan yukarı doğru ilerlerken uzaktan bir minare görerek oraya doğru ilerliyoruz. Sol tarafımızdaki 2 katlı mavi boyalı, balkonlarındaki çiçekleri ile dikkat çeken ahşap bina dikkat çekiyor. Hoca Gıyaseddin Camii, Kasnakçılar Sokak ile Mehmetpaşa Yokuşu Sokağı köşesinde küçük bir cami. Tam köşede avlu duvarına bitişik tarihi geçmişi olmayan küçük bir çeşme yer alıyor (Hacı Ahmet Akdağ Hayratı). Caminin girişi Mehmetpaşa Yokuşu Sokağından yapılıyor. Cami taştan yapılmış, ancak birileri yeşil renge boyamış. Zamanla boya dökülmüş. Kel bir görüntü ortaya çıkmış. Cami kapalı idi. Avlu dışından girişi fotoğraflamakla yetiniyoruz. Giriş kapısının solunda yer alan mermer tabelada Hoca Gıyaseddin Camii yazısı, altında ise, Bu cami Nizamettin Akdağ tarafından 1994 senesinde restore edilmiştir ibaresini görüyoruz. Caminin avlusunda tek başına kalmış Hoca Gıyaseddin’e ait bir mezar bulunuyor. Camiden ayrılıp, Sarı Beyazıt Camiine doğru yol alıyoruz. Mehmet Paşa Sokağı ile Tavanlı Çeşme Sokak köşesinde 2021 yılında restore edilmiş Ali Efendi Çeşmesi ile karşılaşıyoruz. Çeşme, tek başına, etrafı açık. Tek cephesinde çeşme bulunuyor. Çeşmenin önünü otlar sarmış maalesef. Çeşmenin 3 satırlık kısa bir kitabesi bulunuyor. Kitabenin alt kısmından 1238 tarihini okuyoruz (1813). Ayna kısmında motifler yer alıyor. Çeşmeyi fotoğraflarken fotoğraf karesine Hoca Gıyaseddin Camii de takılıyor. Çeşmenin yanında bulunan Sarı Beyazıt Sokağından yokuş yukarı çıkarak bölgede kalan son camimiz, Sarı Beyazıt Camiine ulaşıyoruz. Cami yeni restore edilmiş gibi. Ön giriş kısmında avlu bulunmuyor. Kapı direk cami içerisine açılıyor. Camiyi bir kaç cephede fotoğraflıyoruz. Cami 1460 tarihinde yapılmış. Bu da fetihten hemen sonrasına işaret ediyor. Banisinin Ni’me’l Ceyş’ten olma ihtimali yüksek. Camiye ait bir bilgilendirici tabela göremiyoruz. Avlusunda kırılmış mermer tabela dikkatimizi çekiyor. Tabelanın her iki tarafı da kırılmış. Okuyabildiğimiz kadarıyla tabelayı okuyoruz. Caminin arka avlusunda Sarı Beyazıt Camii Haziresi bulunuyor. Haziredeki tek kabir Sarı Beyazıta ait. Fatih devri alimlerinden Sarı Bayezit, kendi adına yaptırdığı caminin haziresinde medfundur. Süheyl Ünver, Sarı Bayezit’i Nimelceyş olarak kaydetmiştir. Kabir taşının altında 1160 tarihi verilmiş, tamir tarihi olarak.
–AYIN BİRİ KİLİSESİ (Vefa Kilisesi) –ŞEBSEFA HATUN CAMİİ –KEMER AYNALI ÇEŞME –VEFA MEYDAN ÇEŞMESİ (Şeyh Vefa Çeşmesi Vefa Kır (Saka) Çeşmesi) |
Aracımızı park ettiğimiz noktaya doğru geriye dönüyoruz. Dönüş yolunda Mehmed Ağa Çeşmesini ve daha önce içerisini göremediğim Hızır Bey Camiyi görüyoruz. Hızır Bey Camii açıktı. Mimari olarak 1700’lerin sonuna doğru yaygın olan mimari üsluba göre yapılmış. Açık yeşil tonu ile güzel olmuş. Mihrapta o dönemin mimarisi kalın hatlar resmedilmiş perde resmi yer alıyor. Tavan düz ahşaptan krem renginde. Camiye merdivenle çıkılıyor. Alt kısmında kemerler var. Bu da akla caminin kiliseden dönmüş olabileceğini akla getiriyor. Aracı bıraktığım İMÇ bloklarının hemen yakınında Katip Çelebi Caddesi üzerinde Ayın Biri Kilisesini görüyoruz. Avlu duvarları yüksek bu sebeple ancak çatı kısmına yakın bölümleri fotoğraflayabiliyorum. Araştırmalarımızda kilisenin tarihinin 1080 tarihine kadar uzandığını okuyoruz. Kilise zamanla harab olmuş, Rum aile tarafından satın alınmış, restore edilmiş ve ev olarak kullanılmağa başlanmış. Sonrasında Kilisenin altında -inanışlarına göre- ayazma / şifalı su bulunması sonucu aile tekrar kiliseye dönüştürmüş. Ayın biri ismi kilisenin yılda bir kez ayın birinde açılmasından geldiği rivayet olunur. Kilisenin asıl adı nedir bilemiyoruz. Bu isim sanki halk arasında meşhur olmuş isim gibi. Aracımızın arkasına araç park etmiş. Telefonda bırakmamış. Şoförü İnşallah yakındadır. Yanımızda bulunan daha önce avlu kapısı dahi kapalı olan Şebsefa Hatun Camii bu kez açık. Avlusundan ve iç kısmından bol bol fotoğraf çektim. Avluda hazire bakımlı. Avluya bakan Sibyan Mektebi yeni restore olmuş gibi güzel gözüküyor. Caminin içi özellikle kubbe işlemeleri ve renk tonu oldukça güzel. Mihrap Hızır Bey Camiinde olduğu gibi barok stiline göre resmedilmiş. Şebsefa Hatun camii ile ilgili bilgileri Mercan-Tahtakale- Eminönü güzergahında vermiştik. Avludan karşımızda bulunan Zeyrek Sarnıcını fotoğraflıyoruz. Aracımızla Pirinççi Sinan Camiini görmek üzere hareket ediyoruz. Vefa bölgesi Molla Hüsrev Mahallesinden çıkmadan yan yana iki tarihi çeşme dikkatimizi çekiyor. Hemen aracı durdurup çeşmelerin fotoğrafını çekiyoruz. Çeşmeler 5 yol ağzında (Darul Hadis Sokağı, Katip Çelebi Caddesi, Azap Askeri Sokak, Akif Paşa Sokak). Darul Hadis Sokağında sol yanımızda Kemer Aynalı Çeşme yer alıyor. Çeşmeye bir kaç basamakla çıkılıyor. Aynasının üzerinde Enbiya Suresi 30. ayeti kerimesinin altında 2 satırlık kitabesi bulunuyor. Kitabenin alt kısmında 1428 tarihi not düşülmüş. Kitabedeki tarih yakın tarih. Çeşmenin kemer kısmının sol tarafındaki küçük tabelada M. Sırrı Kalsın tarafından 2017 yılında restore edildiğini okuyoruz. Kemer Aynalı Çeşmenin hemen üst kısmında Fatih Belediyesince yeni restore edilmiş Vefa Meydanı Çeşmesi yer alıyor. Çeşmenin ana cephesi, Katip Çelebi Caddesine bakıyor. Çeşme hemen yakınındaki Ebul Vefa Camiinden dolayı Şeyh Vefa Çeşmesi olarak ta biliniyor. Kod farkından dolayı arka cephesi toprağa gömülü gibi gözüküyor. Çeşmenin cephesi geniş. İki ayrı musluk bulunuyor. Aralarında ve köşelerde eşya vb koymak veya oturmak için mermer parçası konmuş. Çeşmenin her iki köşesinde su terazisine benzer çıkıntılar yer almaktadır. Kitabesi bulunmayan çeşmenin ortasında musluk ayna içerisinde yer alıyor. Solundaki musluğun aynası bulunmamaktadır. Restorasyon sırasındaki etrafının kapatıldığı vinil afişte çeşmenin ismi Vefa Kır (Saka) Çeşmesi olarak isimlendirilmiş. Eski fotoğraflarını gördüğümüz çeşmenin hali içler acısı imiş. Restore edilmiş hali ile oldukça güzel bir görünüme kavuşmuş. Emeği geçenler teşekkürü fazlasıyla hak ediyor.
BAZI SOKAK İSİMLERİ:
GEZİ GÜZERGAHI: -HIZIR BEY CAMİİ, -HACI KADIN ÇEŞMESİ (Restore bekliyor), -ATLAMATAŞI CAMİİ, -UNKAPANI DEĞİRMENİ (Harabe), -YAVUZ ER SİNAN CAMİİ, –HOROZ MEHMED DEDE HAZRETLERİ –YAVUZ ER SİNAN HAZRETLERİ KABRİ, -ÜÇ MİHRAPLI CAMİİ, -KATİP ŞEMSETTİN CAMİİ, -VEFA CADDESİ, -SÜLEYMANİYE İMARETİ SOKAĞI, -SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ DARÜŞŞİFASI, -MOLLA GÜRANİ CAMİİ, -MOLLA GÜRANİ KABRİSTANI, -ATIF EFENDİ KÜTÜPHANESİ, -REHABULA KADIN HAZİRESİ -ŞEYH EBU’L VEFA KÜLLİYESİ (—ŞEYH EBU’L VEFA CAMİİ, —EBU’L VEFA HZ. TÜRBESİ, —ŞEYH EBU’L VEFA CAMİİ HAZİRESİ), -MOLLA HÜSREV VE HACI KADIN MAHALLE MUHTARLIĞI, -MİMAR MEHMET AĞA CAMİİ, -VEFA BOZACISI, -EKMEKÇİZADE AHMED PAŞA MEDRESESİ, -HÜSREV KETHÜDA (DARÜLKURRA) KÜTÜPHANESİ (İLİM YAYMA VAKFI), -VEFA LİSESİ, -ŞEHZADE KÜLLİYESİ (—ŞEHZADE CAMİİ, —BOSNALI İBRAHİM PAŞA TÜRBESİ, —HATİCE SULTAN TÜRBESİ, —RÜSTEM PAŞA TÜRBESİ, —ŞEHZADE MAHMUD TÜRBESİ, —ŞEHZADE MEHMET TÜRBESİ, — ŞEHZADEBAŞI SU TERAZİSİ, —EMİNE HANIM ÇEŞMESİ (2 adet), —DESTARİ MUSTAFA PAŞA TÜRBESİ), -MOLLA HÜSREV CAMİİ, –MOLLA HÜSREV CAMİİ ÇEŞMESİ (CEMAL YENER TOSYALI ÇEŞMESİ), –AŞCIBAŞI MEHMET AĞA ÇEŞMESİ, -KALENDERHANE CAMİİ, -DAMAT İBRAHİM PAŞA KÜLLİYESİ (—DAMAT İBRAHİM PAŞA SEBİL VE ÇEŞMESİ, —KAŞGARLI MAHMUT KÜTÜPHANESİ, —DAMAT İBRAHİM PAŞA CAMİİ, —DAMAT İBRAHİM PAŞA TÜRBE VE HAZİRESİ), –ŞEHZADE CAMİİ KÜLLİYESİ İMARETHANESİ, –ŞEHZADE MEHMET SIBYAN MEKTEBİ, –KALENDERHANE ÇEŞMESİ, –CÜCE ÇEŞMESİ SU TERAZİSİ VE ÇEŞMESİ, –İSTANBULUN ORTA NOKTASI, –AYŞE SULTAN ÇEŞMESİ, -BURMALI MESCİD, 50.YIL PARKI |
EK: 10 Aralık 2023: KALENDERHANE KÜTÜPHANESİ, –VEFA MOLLA GÜRANİ CAMİİ SEBİLİ (Vefa Kilise Camii Sebili) |
EK: 10 Mart 2024: RECAİ MEHMET EFENDİ SIBYAN MEKTEBİ, RECAİ MEHMET EFENDİ SIBYAN MEKTEBİ SEBİL VE ÇEŞMESİ |
EK: 7 Temmuz 2024 Pazar: -HOCA GIYASEDDİN CAMİİ, -HACI AHMET AKDAĞ HAYRATI, -HOCA GIYASEDDİN KABRİ, -ALİ EFENDİ ÇEŞMESİ, -SARI BEYAZIT CAMİİ, -SARI BEYAZIT KABRİ (Sarı Beyazıt Camii Haziresi), -AYIN BİRİ KİLİSESİ (Vefa Kilisesi), -ŞEBSEFA HATUN CAMİİ, -KEMER AYNALI ÇEŞME, -VEFA MEYDANI ÇEŞMESİ, (Şeyh Vefa Çeşmesi, Vefa Kır (Saka) Çeşmesi) |