14.DURAK: AKŞEMSETTİN

PROJENİN ADI
ADIM ADIM TARİHİ YARIMADA
14. DURAK
AKŞEMSETTİN
YAZAN
Tayfun NASUHBEYOĞLU
TARİH VE SAAT
28 Aralık 2021 Salı (10:47 – 13:09)
HANGİ MAHALLELERDEN GEÇTİK?
AKŞEMSETTİN, HIRKAİ ŞERİF 
GEZİ GÜZERGAHI
SAYFANIN EN ALTINDA VERİLMİŞTİR
ALİ EMİRİ KÜLTÜR MERKEZİ
(Kütüphane, Nikah Salonu)
ŞEHİT İBRAHİM KÜÇÜK PARKI
MİMAR SİNAN MESCİDİ
MİMAR SİNAN MESCİDİ ÇEŞMESİ 
(Restore bekliyor)

Yıllık iznimin son günü hava güzel. Geziye devam edelim diye karar verdik. Vatan, Fevzipaşa, Akdeniz ve Akşemseddin, Mütercim Asım Caddeleri arasında kalan bölgeyi gezdik. Aracımızı 12.hafta da gezdiğimiz Yamak sokağa bırakıp hedefimize yöneldik. ….. Aksaray yönünde ilerledik. Sağımızda Ali Emiri Kültür Merkezi binası yer alıyor. Merkezde, konferans salonu, kütüphane, Fatih Belediyesi Nikah Salonu bulunuyor. Daha önce birçok kez kültür merkezine gelmiştik. Ali Emiri Kültür Merkezinin bir yüzü Akşemsettin Caddesine dönük. Ali Emiri Kültür Merkezinin tam çapraz karşısında Şehit İbrahim Küçük Parkı yer alıyor. Parkta yeşil alan kısıtlı. Diğer parklarda olduğu gibi piknik masaları, çocuk oyun gurubu yer alıyor. Ancak en önemli özelliği parkın bir kenarında Mimar Sinan tarafından kendi adına yapılmış küçük bir mescid bulunması. Mescid park seviyesinin biraz altında kalmış. Parkın vatan tarafına bakan alt kısmından Koca Sinan Caddesi, bir kenarından Akşemsettin Caddesi (Vatan – Fevzipaşa) geçiyor. Mescidin önündeki prizma tabelada şu bilgiler yer alıyor: “Mescid, Mimar Sinan tarafından 1573’te kendi hayratı olarak yaptırılmış, minberini ise Hakizade Halil Efendi koydurmuştur. Tezkirelerin hepsinde bu mescid Mimar Sinan’ın eseri olarak gösterilmektedir. 1918’de Cibali Fatih yangınında yanmış, duvarları bir süre ayakta kalmışsa da zamanla yıkılarak bozulmuştur. Minaresi 1938 ve 1962 de onarılmıştır. Yapının avlu kapısı mescid ile minare arasına konulmuş olup, mescit bir sıra kesme taş ve iki sıra tuğla ile örülmüş almaşık duvarlara sahiptir. Dikdörtgen planlı ve yapının üstü kırma çatı ile örtülüdür. Mescid eyvan tarzında, önü açık öbürü tamamıyla kapalı yanyana iki bölümden oluşmaktadır. Bunlar yazlık ve kışlık bölümlerdir. Yazlık diye bahsedilen bölüm, içerisinde mihrabı olan ibadet mekanını da kısmen kuşatan “L” şeklindeki yerdir. Günümüzde ise bu kısım biraz fazla geniş tutulmuş bir son cemaat yeridir. Buranın cephesi iki direkle üçe ayrılmıştır. Günümüzde, açık olarak yapılmış duvar camekanla kapatılarak, kapalı mekan haline getirilmiştir. Minberi ve vaaz kürsüsü ahşap olup, yapının içinde kalem işleri görülmektedir. Yapının en ilgi çekici öğesi ise 10 metre yüksekliğindeki minaresidir. Avlu girişinin yanında ve küfeki taşından örülmüş, ufak bir kubbe ile taçlandırılmış olan sekizgen gövdeli köşk türündeki minaresinin her yüzünde bir adet ezan penceresi bulunmaktadır. Minarenin kürsü ve pabuç kısımları yoktur. Gövde iki yatay bilezik ile üçe bölünmüştür. Dış yüzeyleri köşeli olup, sekizgen bir plana sahiptir.” Mermer kitabede yazılanlardan öğrendiğimizi göre vakfiyesinde tespit edilen sıbyan mektebi şu an mevcut değildir. 1976 yılında aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır.

Caminin hemen yanında etrafı demir korkulukla ve jiletli telle çevrelenmiş restore olmayı bekleyen musluğu olmayan Mimar Sinan Mescidi Çeşmesi bulunmaktadır. Çeşmenin kitabesi ve musluğu bulunmuyor. Mescid kapalı idi. İçerisini merak ettik. Caminin hemen yanında tuvaletlerle ilgilenen görevliye içerisini görebilir miyiz diye rica ettik. O da mescidin öğlen namazında açıldığı söyledi. Bizim gezi programımızdan bahsettim. tekrar dönemeyebileceğimizi ifade ettim. Sağolsun avlunun kapısını açtı. Girişte sağımızda caminin iki tarafını kaplayan eskiden üzeri açık olan, genişçe bir son cemaat yerini görüyoruz. Cuma günleri açık büyük ihtimal. Cami duvarında Türkçe Kitabesi yer almış. Sol tarafta ise abdest için tek sıra musluklar vardı. Caminin içi oldukça küçük. Ve karanlıktı. Fotoğraflar biraz karanlık çıktı. Mescidin minaresi alışılmış bir minare değil. Bu minarenin bir benzerini Derviş Ali Camiinde görmüştüm. Cami biraz da yol seviyesinin altında kaldığı için midir bilinmez caminin etrafını çevreleyen son cemaat yeri jiletli tellerle çevrilmiş. Tekraren ifade ediyorum ki gezilerimizde bizleri en çok inciten bu durum olmuştur. Bir caminin Jiletli tellerle çevrelenmesi ne acı durum. (Mimar Sinan Mescidi ile ilgili ayrıntılı bilgi için Diyanet İslam Ansiklopedisi ilgili maddesi E.T.9.1.2022)

FATİH KÜLTÜR SANAT MERKEZİ
PARMAKKAPI KADIASKER MEHMET EFENDİ CAMİİ
-PARMAKKAPI KADIASKER MEHMET EFENDİ TÜRBE VE HAZİRESİ

Caminin alt sokağından Koca Sinan Sokağından devam ediyoruz. Sağımızda Fatih Belediyesi binası bulunuyor. Sağa Şair Cem Sokağına dönüyoruz. Belediye binasının bir yüzü bu sokağa bakıyor. Belediye Binasına bitişik Fatih Kültür Sanat Merkezini görüyoruz. Sloganı “Burada Sanat Var”. Sanat merkezinin tam karşısında ise Parmakkapı Kadıasker Mehmet Efendi Camii yer alıyor. Avlu kapısından içeri giriyoruz. Caminin restorasyonu 2016 senesinde İBB tarafından yapılmış. Cami avlusu kısmen geniş sayılabilir. Avluda asansör de bulunuyor. Bodrum katta ihtimal abdest alma yerleri ve kazıda çıkan kalıntılar sergileniyormuş. Ayrıca avluda üzeri kapalı abdesthane, ve hazirede bir çok kabir bulunuyor. Caminin banisi Mehmet Efendi Türbesinin üst kısmı kapalı, yanları açık. Avluda Caminin iç kısmı kapalı idi. Maalesef fotoğraf çekemedik. (26.10.2023 tarihinde iç kısmı da fotoğrafladık) Cami duvarındaki tabelada şu bilgiler -özetle- yazıyordu: “1453 yılında İstanbul’un fethine katılan Kadıasker Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Caminin mektebi de varmış ancak 1763 yılındaki zelzelede yıkılmış. Bu tarihte yaşamış olan yeniçeri ağası Mustafa Ağa tarafından mektep ve okul yeniden yaptırılmış, ancak bu kez de 1918 yılında çıkan yangında yanmış ve eski halinden bir iz kalmamıştır. Mustafa ağanın kabri caminin kıble tarafındaki haziresinde medfundur. Caminin banisi Kadıasker Mehmet Efendi’nin türbesi burada bulunmaktadır.”

ESKİ ADLİYE ÖNÜ YEŞİL ALANLAR
MARANGOZCUBAŞI NECCAR MEHMET EFENDİ KABRİ
HÜSREV PAŞA TÜRBESİ

Caminin avlusunun bir diğer kapısından Safran sokağına çıkıyoruz. Sola Albay Cemil Sakarya sokağına girip, Akdeniz caddesine kadar ilerliyoruz. Caddeden yukarı doğru çıkarken solumuzda dükkanların önünde küçük bir yeşil alan görüyoruz. Eski Adliye önü Yeşil Alanlar. Yeşil alan biter bitmez soldaki ilk sokağa Koca Sinan Caddesine dönüyoruz. Bugün Akşemsettin caddesi ile Akdeniz caddesi arasında mekik dokuduk. Bazen aynı sokaktan birden fazla geçtik. Bu sebeple çok fazla güzergahtaki sokak isimlerinden bahsetmeyeceğim. Bali Paşa Camii doğru yol alırken Fatih Sultan Mehmed Han Hz.’nin Marangozbaşısı Neccar Mehmet Efendi‘nin türbesini görüyoruz. Mekanları cennet olsun. Uzaktan büyükçe bir türbe görüyoruz. Büyük bir merakla yönümüzü değiştirip o yöne doğru gidiyoruz. Serbest gezinin faydaları. Her an her sokakta yeni bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Uzaktan gördüğümüz büyükçe türbe Hüsrev Paşa Türbesi imiş. Türbe bir bahçe içerisinde. Önündeki prizma tabeladan yapıyı Mimar Sinan’ın tasarlamış olduğunu öğreniyoruz. Yazı da devamla: “…bu yapı, vezir türbeleri içinde en süslüsü ve o oranda da en muhteşemidir. 1542 tarihli türbede gömülü olan Hüsrev Paşa (ö. 1544) aslen Bosnalı olup, Sokullu ailesine mensuptur. Sekizgen planlı türbenin duvarlarında altta dikdörtgen söveli, üstte sivri kemerli iki sıra pencere açılmıştır. Giriş cephesinde evvelce mevcut olan dikdörtgen planlı bir revak nedeniyle ikinci kat penceresi bulunmamaktadır….. İki satır üzerine dört mısradan oluşan Türkçe türbe kitabesinin zemini yer yer rumilerle süslüdür. Cepheler içeride de kesme taştandır. İçeride mermer pencere şebekelerinden yalnızca birisi günümüze gelebilmiştir.” Türbenin avlu duvarlarının etrafı jiletli tellerle çevrelenmiş yine. İçeri girilemiyor. Avluda başka kabirlerde bulunmaktadır.

DİBEK CAMİİ
BALİ PAŞA CAMİİ
-BALİ PAŞA ÇEŞMESİ

Hüsrev Paşa Sokaktan ilerlediğimizde sağda karşımıza Dibek Camii çıkıyor. Caminin ana girişi Neyzen İhsan Sokağından… Duvarındaki Türkçe Kitabesinde: “Kanuni devrinde Dividdar Mehmed Efendi tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan inşa edilen mescid kaynaklarda “Aynalıçeşme Mescidi” ismiyle yer almıştır. Banisi yandaki mezarlıkta medfundur. 1915 yangınında harab olan mescidin duvar bakiyeleri ve minare kaidesi mevcut iken arsası gecekondu işgalinden kurtarılarak halkın yardımıyla yeniden yapılmış, 1998 yılında ibadete açılmıştır.” yazmaktadır. Caminin iç kısım kapısı kapalı idi, sadece son cemaat yeri açıktı.  Pencereden içerisini fotoğraflamaya çalıştım. Neyzen İhsan Sokağını bitirdiğinizde Balipaşa Caddesine ulaşıyorsunuz. Bali Paşa Camiinin girişi Hoca Efendi Sokağından yapılıyor. Bölgenin en geniş camisi. bir görüşe göre Mimar Sinan’ın eserleri arasındadır. Cami Hüma hatun tarafından 1505 yılında tamamlanmıştır. Caminin hem İBB tarafından yaptırılan Prizma Tabelası, Fatih Belediyesi tarafından asılan tabela ve duvarda bulunan Türkçe Kitabesi bulunuyor. Pirizma tabelada : “Sultan II. Bayezıd’in vezirlerinden İskender Paşa’nın damadı Bâli Paşa tarafından yapımına başlanmış, vefatı üzerine zevcesi Hüma Hatun tarafından tamamlanmıştır ve minberde koydurulmuştur. Cami, 1633’de yangın geçirmiş, 1894’teki büyük depremde kubbesi ile son cemaat yeri çökmüş, 1918 Cibali Fatih yangınında bir kere daha harap olmuş ve bir müddet yıkıntı halinde kalmıştır…. Taştan yapılmış tek şerefeli minaresinin gövdesini süsleyen çubuklar, ancak Mimar Sinan ile ortaya çıktığından minaresinde Mimar Sinan’ın izlerini sürmek mümkündür.” Türkçe  kitabesinde eserin Mimar Sinan’a  ait olması  hususu daha  çok öne  çıkmıştır. Ayrıca kaynaklarda bildirilen Bali Paşa ve eşi Hüma Hatun’un türbeleri yok olmuştur. Caminin içinden bir kaç kare fotoğraf aldıktan sonra avlusunda dolaşmaya devam ediyoruz. Avluda sonradan yapıldığı belli olan küçük bir şadırvan, avlu duvarı boyunca bir çok kabir bulunmaktadır. Caminin tek giriş kapısından çıkıyoruz. Yukarı doğru caminin köşesine kadar gelerek sağa Battalgazi Sokağına dönüyoruz. Caminin bu sokağa bakan avlu duvarında bir çeşme bulunuyor. Kemerli, Çeşme üstündeki ayna kısmında çiçek motifi yer alıyor. Kitabesi bulunmayan çeşmenin musluğu bulunuyor.

-HAFIZ OSMAN AĞA TÜRBESİ
HOCA ÜVEYS CAMİİ

Battalgazi Sokak – Akdeniz Caddesi ve U dönüşü yaparak Şemsettin Sami Sokağa giriyoruz. Uzunca bir süre ilerledikten sonra sağımızda yeşillikler içerisinde tarihi bir mekan görüyoruz. Avlu kapısından içeri giriyoruz. Burası restore edilmiş bir türbe ve Hoca Üveys Camii. Türbenin duvarındaki tabelada medfun olanların isimleri yazılı: “Yavuz Sultan Selim Han’ın Kilercibaşısı, Kanun-i Sultan Süleyman’ın Çeşnigarbaşısı, Hafız Osman Ağa 994 Hicri, 1579 miladi senesinde vefat etmiştir. yanında eşi ve kızı medfun” Ayrıca avluda da açıkta başka kabirlerde bulunmaktadır. Avludan merdivenle yukarı çıkıyoruz. Hoca Üveys Caminin girişi buradan. Türkçe kitabesinde caminin Hoca Üveys Paşa tarafından 16.asırda yaptırıldığını okuyoruz. 1915’te yangında harap olmuş, 1994-1996 yılları arasında Hırka-i Şerif Veysel Karani Vakfı tarafından yaptırılarak ibadete açılmış. Caminin yanında yukarıda ismi geçen Osman Ağa Türbesi mevcuttur. Fatih Belediyesince hazırlanan tabelada vakıf defterlerindeki kayıtlara göre camiyi yaptıranın Hoca Üveys Paşa değil, Hacı Üveys bin Kayser olduğu, Minberi de Bab’üs Saade Ağası Boşnak Ahmet Ağa tarafından koyduruldu yazmaktadır. Cami, dikdörtgen planlı ve kiremit çatılıdır. Minaresi dökme taştan ve tek şerefelidir. Mihrabı ve iç duvarları yarıya kadar Kütahya çinisidir. Caminin altı kültür Merkezi olarak inşaa edilmiştir.” ibaresini okuyoruz. Cami kapalı idi. Camdan içerisini fotoğrafladık. Caminin ana kapısının olduğu sokağa Sarıgüzel Caddesine çıkarak yola revan olduk. (Çöpçatan Sk- Bab Naibi Sk)

KOYUNBABA PARKI
KOYUN BABA KABRİ

Bab Naibi sokağı izleyerek Koyunbaba Parkına ulaştık. Parkın hemen karşısında Hırka-i Şerif gezimiz sırasında bahsettiğimiz halen restorasyonda olan Mesih Ali Paşa Camisi bütün ihtişamıyla gözümüze takılıyor. Parktan Fevzipaşa Caddesine kadar uzanan trafiğe kapalı bir sokak bulunuyor. Park mahalleye nefes aldırmış. Parkın içerisinde Akşemsettin Muhtarlık binası bulunuyor. Yine parkın içerisinde Koyun Baba Kabri bulunuyor. Tabelasında: “Burada İstanbul’un fethine katılan mutlu askerlerden (Ni’me’l-Ceyş) olduğu sanılan Koyun Baba medfundur. Osmanlı devrinde yazılmış, 1935 yılına kadar kabri başında bulunana ancak günümüze gelemeyen şahidesi üzerindeki kitabesinde. “Bende-i Âl-i Abâ Merhum / Koyun Ba Hazretlerinin …yazmakta idi.” 1935 yılındaki kitabeden yola çıkararak burada medfun zatın koyun  baba olduğu kanaati  hasıl olmuştur. Kabrin etrafı çevreli ve ortasında bir ağaç bulunmaktadır.

EMİR AHMED BUHARİ TÜRBESİ
SADRAZAM AHMED CEVAD PAŞA TÜRBESİ

Vatan Caddesinden başlayan Akşemsettin Caddesi Fevzipaşa Caddesine kadar devam etmiyor. Koyun Baba Parkının alt kısmındaki yol ayrımında bitiyor. Mütercim Asım Caddesi başlıyor. Bu caddeden yukarı doğru devam edip sağa Bedrettin Simavi Sokağa dönüyoruz. Sokağın bitiminde Koyunbaba parkı ile bağlantılı trafiğe kapalı sokağa geliyoruz. Bedrettin Simavi sokağın devamı olan Sürreemini Sokağından devam ediyoruz. Bu sokakta ve kesen sokakta bir çok STK tabelası görüyoruz. Sokağın sonuna geldiğimizde sağa Kınalızade Sokağa dönüş yapıyoruz. Kınalızade sokaktan hafif bir yokuş aşağı iniyorsunuz tam karşınızda uzaktan Hüsrev Paşa Türbesi göze çarpıyor. Kınalızade sokağından sola Sarıgüzel Caddesine doğru dönüyoruz. Hemen sonrasında ise yine sol tarafta bulunana Emir Buhari Sokağına giriyoruz. Tekrar Fevzipaşa Caddesine doğru yokuş yukarı ilerliyoruz. Sağımızda “Sadrazam Ahmed Cevad Paşa Türbesi” ve “Şeyh Emir Ahmed-i Buhari Türbesi” tabelalarını okuyoruz. İçeri giriyoruz. Bu türbeler Kültür Bakanlığına ait. Girişte sağda Sadrazam’ın solda ise Şeyhin türbeleri bulunuyor. Türbelerin girişinde her iki zat hakkında bilgilerin yer aldığı pano bulunuyor. Türbenin girişinde bulunan görevli önce Şeyh Emir Buhari hazretlerini ziyaret etmemizi sonra diğer türbeyi ziyaret etmemizi salık verdi. Bizde soldaki türbeye girdik. Türbeye bir kaç basamak merdivenle çıkılıyor. Türbenin penceresinin üzerinde zemini yeşile boyanmış bir kitabe bulunuyor. Kitabe 6 satır ve 7 sütun üzerine yazılmış. Türbenin içi oldukça sade. Tek bir sanduka bulunuyor. Avluda da kabirler bulunuyor. Kültür Bakanlığı panosunda Emir Ahmed Buhari hakkında şunlar yazmaktadır: “1445 yılında Buhara’da doğmuştur. Nakşibendiyye silsilesinin büyük şahsiyetlerinden Mahmûd-ı Fağnevi’nin torunudur…” Özetle, Buhara’dan Semerkant’a, sonra Anadolu’ya Simav’a sonrada İstanbul’un fethi ile birlikte İstanbul’a yerleşmiştir. 1477 ‘de Abdullah İlahi’den halifelik almıştır. 1516 yılında vefat etmiştir. Türbesi kare planlı ve kubbeli sade bir yapıdır. Duamızı ettikten sonra karşısındaki türbeye Ahmed Cevad Paşa türbesine girdik. Bu türbe diğerine göre oldukça süslü. Yüksekçe bir kapısı bulunuyor. Kapının üzerinde 2 satır 4 sütun bir kitabe yer alıyor. İçeride 2 kabir bulunmaktadır. Ahmed Cevad Paşa (d.1851-v.1900) ve kız kardeşi Hacer Sare Hanım (d. ? – v. 1916) Ahmed Cevad Paşa hakkında Kültür Bakanlığı panosunda yazılanları özetleyerek veriyorum: “Ahmed Cevad Paşa II. Abdulhamid dönemi sadrazamlarındandır. Aynı zamanda tarihçi ve yazar kimliği ile de bilinir. 1851 ‘de Şam’da doğmuştur. Afyonkarahisarlı kabaağaçlızade Miralay Mustafa Asım Bey’in oğludur. Küçük yaşta babasını ve annesini kaybetti. Daha sonra Şeyhülislam olacak Atıfzade Hüsameddin Efendi tarafından himaye edildi. Askeriyede çeşitli görevler üstlendi. 93 harbinde yararlılık gösterdi. 1891 de önce Mareşal sonra da Sadrazamlığa getirildi. 1891-1895 yıllarında sadrazamlık yaptı. Türbe Mimar Kemaleddin tarafından yapılmıştır.”

EMİR BUHARİ CAMİİ
HIRKA-İ ŞERİF CAMİ ÇEŞMESİ
FATİH MERKEZ KÜTÜPHANESİ

Türbelerin hemen bitişiğinde Emir Buhari Camii yer almaktadır. Kitabesinde: “II. Bayezıd Han-ı Veli tarafından 16.yüzyıl başlarında Şeyh Ahmed Buhari için yaptırılan tekkenin mescididir. Aslen Buharalı olan v İstanbul’da Nakşibendi tarikatının ilk üç tekkesini tesis etmiştir. Tekke, 1959’da tamir edilen Emir Buhari türbesi dışında yok olmuştur. 1965 yılında cami tekrar yaptırılmıştır.” yazmaktadır. Cami, dar bir sokakta yer aldığından bütüncül bir fotoğraf karesi yakalayamadık. Ancak karşısında bulunan aynalı binaya yansıyan görüntü fotoğraf çekmek için bulunmaz fırsat oldu. Cami açıktı. Ferah güzel bir cami. Bugünkü gezimizin sonuna geldik. Sokağın bitimine kadar ilerledik. Fevzipaşa Caddesine çıktık. Sağa döndük ve bir sonraki sokaktan tekrar sağa Zülali Çeşme Sokağına girdik. Bu sokaktan Emir Buhari Camini tekrar farklı açıdan fotoğrafladık. Aracımıza doğru yol alırken Hırka-i Şerif Caminin alt kısmında köşede bulunan Keçeciler Caddesi ile Kadı Sokak köşesinde bulunan çeşmeyi de fotoğraflama imkanımız oldu. Çeşme ismini camiden almış, yani Hırka-i Şerif Camii Çeşmesi. Bugünkü son fotoğrafımız olan çeşme, mermerden yapılmış, üzerinde tuğra bulunmaktadır. Musluğu bulunmuyor. Ayna kısmında perdeli bir figür bulunmaktadır. Güzel bir çeşme. “Düz iki sütun arasındaki boşluğa yerleştirilen ayna taşının üzerinde perde motifleri, etrafında kabartma desenlerle süslü bir çerçeve, tepesinde ise bir demet yaprak görülmektedir. Sütunların üzerinden geçen bir korniş ile daha yukarısında bulunan ikinci korniş arasındaki boşluğa oval bir madalyon içinde bir tuğra yerleştirilmiştir.” (Kaynak: https://kulturenvanteri.com E.T:9.1.2022)

EK: Fatih Belediye Başkanlığı Binasının Vatan Caddesine bakan cephesinde Fatih Merkez Kütüphane hizmet veriyor. 8.4.2022 tarihinde eksik kalan bu kısmı ekliyoruz.

BAZI SOKAK İSİMLERİ

GEZİ GÜZERGAHI: -ALİ EMİRİ KÜLTÜR MERKEZİ (Kütüphane, Nikah Salonu), -ŞEHİT İBRAHİM KÜÇÜK PARKI, -MİMAR SİNAN MESCİDİ, -MİMAR SİNAN MESCİDİ ÇEŞMESİ (Restore bekliyor), -FATİH BELEDİYESİ, -FATİH KÜLTÜR SANAT MERKEZİ, -PARMAKKAPI KADIASKER MEHMET EFENDİ CAMİİ, -PARMAKKAPI KADIASKER MEHMET EFENDİ TÜRBE VE HAZİRESİ, -ESKİ ADLİYE ÖNÜ YEŞİL ALANLAR, -MARANGOZCUBAŞI NECCAR  MEHMET EFENDİ KABRİ, -HÜSREV PAŞA TÜRBESİ, -DİBEK CAMİİ, -BALİ PAŞA CAMİİ, -BALİ PAŞA ÇEŞMESİ, -HAFIZ OSMAN AĞA TÜRBESİ, -HOCA ÜVEYS CAMİİ, -KOYUNBABA PARKI, -KOYUN BABA KABRİ, -EMİR AHMED BUHARİ  TÜRBESİ, -SADRAZAM AHMED CEVAD PAŞA  TÜRBESİ,  -EMİR  BUHARİ CAMİİ, -HIRKA-İ ŞERİF CAMİ ÇEŞMESİ EK: FATİH BELEDİYESİ MERKEZ KÜTÜPHANESİ